Markalar olimpiyatlarda madalya peşinde!
Atina’da yanan Olimpiyat ateşi tam 100 yıl aradan sonra yeniden Paris yolunda… 2024 Paris Yaz Olimpiyatları heyecanı tüm dünyayı sarmışken Won Ajans Başkan Yardımcısı Neyire Katipoğlu liderliğinde biz de meşaleyi bir ucundan tuttuk ve onun ışığıyla olimpiyat ruhundan pazarlama dünyasına keyifli bir yolculuğa çıktık…
Nasıl ki Paris 100 yıldır Olimpiyatlara hasretse, seyirciler ve sporcular da bir arada oldukları Olimpiyatlara tam 8 yıldır hasret… Öyle ki pandemi nedeniyle 1 yıl geç düzenlenen 2020 Tokyo Olimpiyatları’nda seyirciler ağırlanamamıştı. Bu yıl ise bu özlem bir de Paris’in cazibesiyle birleşince pek çok sporsever şimdiden şehirde ve otellerde yerlerini ayırttı. Öyle ki Paris Turizm Ofisi’nin verilerine göre organizasyon boyunca yaklaşık 15 milyon turistin şehri ziyaret etmesi bekleniyor…
Olimpiyat heyecanı her geçen gün artarken, markalar da bu önemli organizasyonun bir parçası olmak için canhıraş çalışmalarını hızlandırıyor, olimpiyat değerlerini marka değerlerine eklerken etkili bir hedefli kitle iletişimi için geceleri gündüzlere bağlıyor. Pazarlama evreninin her bir paydaşı için oldukça önemli olan bu organizasyona gelin önce Olimpiyat Kültürü üzerinden daha yakından bakalım, ardından 2024’ün öne çıkanlarını inceleyelim ve marka iletişimindeki başarının anahtarı nerede gizli birlikte bulalım…
Olimpiyat kültürü ve “olimpizm”
Paris Olimpiyatlarının başlamasına günler kala, sponsor markaların yaptıkları ve yapacakları iletişimleri konuşmaya başlamadan önce olimpiyat kültürünü ve olimpizmi tanımlamakta fayda var. Zira böylece olimpiyatların markalar evreninde ayrıştığı özellikleri de daha iyi anlamış olacağız. Modern Olimpiyat oyunlarının mimarı olan Baron Pierre de Coubertin sporu şöyle tanımlıyordu: “İsteyerek, arzu ederek, kurallara uyarak, muhtemel bazı riskleri de göze alarak ve daima daha ileri gitmek üzere yapılan çalışmalardır. Bu çalışmalar; cesareti, iradeyi, sebatı, soğukkanlılığı, dayanıklılığı, aynı zamanda ahlakı geliştirmektir.”
Olimpiyatlara katılan tüm ülkelerin içselleştirmesi gereken olimpiyat yemini de şöyledir; “Olimpiyat Oyunları’nda ülkemizin şerefi ve sporun zaferi için kurallara uyarak dürüst yarışacağımıza ve gerçek sportmenlik ruhu içinde mücadele edeceğimize and içeriz.”
Olimpiyat Bayrağı, beyaz zemin üzeri iç içe geçmiş beş ayrı renkteki beş halkadan oluşur. Halkalar dünyanın 5 kıtasını ve her birinin birbiriyle dostluk, barış içerisinde olduğunu simgelerler.
Olimpiyatların sloganı olarak kabul edilen “Citius, Altius, Fortius” ise yine Baron Pierre de Coubertin tarafından söylenmiştir. Latince’de “daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü” anlamına gelen motto Olimpiyatların antik zamanlardaki rekabetçi ve “kazanmanın değil yapabildiğinin en iyisi” felsefesine uyduğu için seçilmiştir. Bu motto katılan atletlerin de temel ilkesi olarak kabul edilir.
Modern olimpiyat oyunları, insanoğlunun idealleri ve yaşaması gereken gerçekler arasındaki mücadeleyi simgeler. Olimpizm bir yaşam felsefesidir. Bedene, iradeye ve zihne özgü nitelikleri yücelterek dengeli bir biçimde bütünleşmeyi esas alır. Olimpizm; “dostluk”, “mükemmellik”, “saygı”, “dayanışma”; kısaca fair play değerleri çerçevesinde sporu kültür ve eğitimle kaynaştırarak evrensel ahlak ilkelerine saygılı bir yaşam biçimi yaratmayı amaçlar.
Gelelim 2024 Paris Olimpiyatları’na…
26 Temmuz – 11 Ağustos 2024 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan “Yaz Olimpiyat Oyunları”na 100 yıl sonra Paris’in tekrar ev sahipliği yapacak olması da özel bir anlam taşıyor. 16 Nisan’da Atina’da yakılan “Olimpiyat Ateşi” Yunanistan’ın Pire Limanı’ndan ayrılarak Fransa’ya doğru yolculuğuna başladı.
Olimpiyatlarda 206 ülke ve yaklaşık 10 bin 500 sporcu 329 farklı müsabakada yarışacak. Türkiye’ninse Haziran sonu verilerince 16 branşta 82 sporcuyla arenalarda yarışması bekleniyor…
Olimpiyat ve sürdürülebilirlik odağı
Toplumsal cinsiyet eşitliği halen üzerinde çok çaba sarf etmemiz gereken bir alan ne yazık ki… Bu anlamda küresel organizasyonlarda meselenin daha görünür olması ise hayli kritik. Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin tam da bu noktada üzerine düşen hassasiyeti sergilediğini söylemek mümkün. Zira 2024 Paris Olimpiyatları’nda sporcu eşitliği ön plana çıkıyor. Bu yıl Olimpiyatlarda yer alacak olan 32 spor branşının 28’inde kadın-erkek sporcu sayısının eşitlenmiş olması tarihi açıdan da büyük bir önem taşıyor.
Paris Olimpiyatları’nın diğer öne çıkan bir özelliği de “çevresel sürdürülebilirlik” vurgusu. Olimpiyat Oyunları’nda spor tesislerinin birçoğu geçici olarak inşa edilecek ve oyunlardan sonra sökülecek. Ayrıca, karbon nötr bir Olimpiyat düzenlemek için de yoğun çaba sarf ediliyor.
Bu madalyalarda Eyfel var!
Sporcular için elbette hayatları boyunca unutamayacakları ödüller Olimpiyat madalyaları… Ancak bu yıl başka! 2024 Paris Olimpiyat Oyunları’nda verilecek madalyalarda Eyfel Kulesi’nden parçalar yer alacak. Madalyalar, 18 gramlık altıgen şeklindeki jetonlarla süslenecek. Bu jetonlar, Eyfel Kulesi’nin yenileme çalışmaları sırasında çıkan hurda metalden dövülmüş olacak. Bu sayede sporcular, Paris’ten bir parçayı da madalyalarıyla birlikte evlerine götürmüş olacaklar.
“Devrimci” maskot: Olimpik Phryge
Küresel spor organizasyonları en çok da maskotlarıyla akıllarımızda kalıyor. Bu olimpiyatların maskotu ise ilhamını Fransız devrimcilerin şapkası Frig’den alıyor… Sporun hayatları değiştirebileceğini göstermek misyonuyla seçilen maskotun spor aracılığıyla bir devrime öncülük ederek önemli bir rol oynayacağı düşünülüyor. Fransa bayrağının mavi, beyaz ve kırmızı renkleriyle süslenen maskotun göğsünde altın renkli Paris 2024 logosu dikkat çekiyor.
Olimpiyat ve markalar
Olimpiyatlarda madalya peşinde ter dökenler yalnızca sporcular değil. Markalar da madalya uğruna efor sarf ediyor. Öyle ki pazarlama dünyası “en çok madalya kazanacak markaları” merak ediyor şimdiden… Madalya hedefiyle sponsor olan ve iletişime başlayan markaların yaptıkları yatırımın boyutu da oldukça iddialı. Şu ana kadar sponsorluklardan elde edilen gelirin 1.24 milyar euroya ulaştığı söyleniyor. Türkiye Milli Olimpiyat komitesi sponsorları arasında da 20’den fazla ulusal ve uluslararası marka var.
Bu sponsorlardan bazıları aynı zamanda IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) sponsoru. Bu markaların yaptıkları ve yapacakları iletişimleri de bu dönemde oldukça sık şekilde görüyor olacağız. Bazı markalar organizasyona özel koleksiyonlar çıkaracak, bazı markalar tüketicilerinin kalbine dokunacak reklam filmleriyle iletişim yapacak.
Aslında sponsor olan markalar, sponsor oldukları platformların temsil ettikleri değerleri de sahiplenmiş oluyor. Bu kapsamda hangi markaların gerçek anlamda sponsor olduklarını da “olimpizm felsefesi” içinde sahiplendikleri ve yaşattıkları değerlerle anlayacağız.
Elbette, bir tarafta da sponsor olmayan ama bu okazyondan fayda sağlamak isteyen ve iletişim yapan markaları görüyor olacağız. Organizasyon bittiğinde, bu karmaşadan kendisini sıyıracak markalar hepimizin aklında “sporun destekçisi” olarak yer etmeyi başaracak.
Markalar önce kendi içinde “olimpizm” felsefesini benimsemeli
✓ “Olimpizm” ve içinde barındırdığı değerler, bize göre ülkeleri çağdaş medeniyet seviyesine taşıyacak en önemli yaşam felsefesi. Bu çerçevede ulusal ve yerel yönetimlere büyük sorumluluk düşüyor.
✓ Olimpizmin küçük yaşlarda bir yaşam felsefesi olarak sahiplenilmesi için eğitim müfredatlarına girmesinden, belediyelerin senelik programlarına kadar geniş yelpazede birbiriyle uyumlu stratejik planlamalar gerekiyor.
✓ Olimpiyatları, sadece her dört senede yapılan bir organizasyon ve bir pazarlama iletişimi aracı olarak görmememiz gerekir.
✓ İçinde faaliyet gösterdiği toplumun gelişimini desteklediğini, önemsediğini ifade eden her markanın öncelikle kendi içinde “olimpizm” felsefesini benimsemesi ve uygulaması asli görevi. Olimpiyatlara veya olimpiyat paydaşlarına sponsor olan her marka 365 gün, 24 saat olimpizm felsefesini yaşatmak ve uygulamak zorunda.
✓ Bu günlük yaşamın içine sirayet etmesi gereken derinlikte bir anlayış. Bunu becerebilen bir marka ancak gerçek “olimpiyat ve olimpizm” destekçisi olabilir ve bu sayede içinde bulunduğu topluma gerçek anlamda değer katabilir.
✓ İşte bunu gerçekleştirebilen ve bu yaklaşımında samimi olan markalar “Olimpik marka” sıfatını hak edenler olacak ve toplum nezdinde kalıcı sosyal kabul görmeleri mümkün olacak.
✓ Her ne kadar kısa hafızalarla yaşanan bir yaşam döngüsü içinde gözüksek de toplum gelişimine katkı sunan markaları arşivimizde özel bir yere koyduğumuz da başka bir gerçekliğimiz bizim. Umarım, Paris Olimpiyatları etrafında iletişim yapan markalar, arşivimizde özel bir yere koyacağımız değerlerde işler yaparlar.
✓ Olimpizm felsefesi içinde, keyifle takip edeceğiniz bir organizasyon olmasını diliyorum…