Türk halkının “hayalindeki belediye başkanı” Marketing Türkiye Şubat sayısında!
İkinci yüzyılına merhaba diyen Türkiye yine, yeniden büyük bir seçimin şafağında… Atmosferin giderek ısınacağı bu süreçte Marketing Türkiye de Aksoy Araştırma ile birlikte gerçekleştirdiği ve Şubat sayısının kapağına taşıdığı “Haylimdeki Belediye” araştırmayla Türk insanının “hayalindeki belediye ve belediye başkanını” siyasi yaklaşımlardan uzak, hayli derinlikli bir çalışmayla ortaya koyuyor…
“Tüketicisini Şımartan Markalar”dan Türkiye’nin ilişki durumuna, influencer’ların takıldığı “güven” bariyerinden, dizilerdeki “kızıl” kutuplaşmaya dek ilham veren içerikleri ve gündem yaratan dosyalarıyla Şubat sayısında; Turkcell’in efsane CEO’su Süreyya Ciliv ve mizahın tedavi eden gücünü en iyi kullanan isimlerden biri olan İbrahim Selim röportajları okurları bekliyor!
Marketing Türkiye’nin yeni sayısına D&R’lardan ulaşabilir, Dijital Abonelik ile Marketing Türkiye web sitesi üzerinden ve Türk Telekom e-Dergi uygulaması aracılığıyla okuyabilirsiniz.
Keyifli okumalar…
Ali Saydam yazdı: “Old school” dedikleri…
20 yıldan fazla süredir faaliyet gösteren güçlü ajansların müşterilerine gidip “Bunlar old school’dur!” diye tezviratta bulunarak iş kapmaya çalışan genç irisi bazı arkadaşların heyecanlarını anlamak mümkün ama mesleki adap ile nezaket, nezahet ve zarafet dışına çıkmalarını, hele ki karşısındaki müşteriyi aptal yerine koymaya çalışmalarını anlamak imkansız…
Hayatı ancak “dayanışma” normale döndürebilir!
Geçtiğimiz yıl 6 Şubat sabahında ülkemiz, tarihinin en acı sabahlarından birine uyandı. Önce Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde, ardından da Elbistan’da meydana gelen şiddetli depremlerle Türkiye yasa boğuldu… Fiziksel olarak 11 ilimizi etkileyen deprem felaketinin tarifi mümkün olmayan acısı 81 ilde derinden hissedildi. Aradan geçen bir yıla karşın gerçek şu ki bugün çoğumuz için hayat normale dönse de bölgede yaşayanlar için durum hiç de öyle değil. Bölgenin ayağa kalkması için depremin ilk günlerinde oluşan birlik ve beraberlik ruhuyla yapılması gereken daha çok şey var…
REPİD’te amaç: “Sorumlu reklamcılık ekosistemi”
Reklam ve Pazarlama İletişimi Derneği (REPİD) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Pura derneğin kuruluşunu “Sektörümüzdeki birlik ve beraberliğin gücü adına en önemli gelişme” olarak tanımlıyor. Başkan haksız da değil. Zira RVD, RD, IAB, MMA, ARVAK ve URYAD’dan uluşan 6 derneğin güç birliğiyle kurulan yapı, pazarlama ve iletişim sektöründe de bir ilk… “Sorumlu Reklamcılık Ekosistemi” yaratmak hedefliyle çalışmalarına başlayan derneğin masasında da “devrimsel” projeler var… İşte o masanın kurucusu Ahmet Pura ve masanın etrafındaki paydaşlarla REPİD’in hedeflerini ve devrimsel projelerini konuştuk…
Brandverse Awards’da başvuru süreci başladı
Reklam, pazarlama ve pazarlama iletişimi alanlarında üretilen en başarılı işlerin yarıştığı Brandverse Awards’da başvurular başladı. Marketing Türkiye & BoomSonar iş birliğiyle hayata geçirilen, tüm değerlendirme süreçlerine Deloitte Türkiye’nin uzmanlığıyla katkı sağladığı Brandverse Awards’da başvurular 22 Mart tarihine kadar devam edecek. Eski ve yeni nesil tüm pazarlama, iletişim ve reklam çalışmalarının adil bir süreç ve şeffaf kriterlerle değerlendirildiği Brandverse Awards’da erken başvuru fırsatlarından yararlanmak için geç kalmayın…
Peki biz şimdi neyiz?
Aşk, insanlık tarihinde tanımı en zor duygulardan biri olarak değerlendirilir. Schopenhauer aşkı bir tuzak, Goethe zaman kaybı, Platon ise akıl hastalığı olarak tanımlar. Bununla birlikte Sofokles’e göre aşk, hayatın ağırlığını ve acısını unutturan tek şey… Schopenhauer’in “gaslighting” sonucu bu yorumu yapmadığını, Sofokles’in “love bombing” tarifi vermediğini, Platon’un aradığı aşkı bulduktan sonra fikrinin değişmediğini ya da Goethe’nin “toksik” bir ilişkiden sonra bu sözleri sarf etmediğini nereden bilebiliriz ki! Zira yüz binlerce kişi tarafından farklı yorumlanan ve farklı his yoğunluğuyla yaşanan aşk, bir o kadar yıldır da merak unsuru olmaya devam ediyor. Ve bu süreçte ilişkilerin tanımı da günden güne değişiyor… Tam da bu noktada Marketing Türkiye için VeriNays’ın gerçekleştirdiği “Günümüzde İlişkiler Nasıl Şekilleniyor?” araştırması günümüz ilişkilerinin dinamiklerini tüm detaylarıyla ortaya koyuyor…
Kıvılcımdan ateşe: Süreyya Ciliv
Kimi liderler sektöre yön verip oyunu değiştirmesiyle, kimileri topluma değer katmasıyla, kimileri ise şirketine büyük bir sıçrama yaşatmasıyla iş dünyasına adını altın harflerle yazdırmayı başarır. Eğer bir lider tüm bunların hepsini başarırsa işte o zaman “efsane” olur… Tıpkı “Turkcell’in efsane CEO’su” Süreyya Ciliv gibi… Bir kıvılcım olarak gittiği Amerika’dan, önce Microsoft Türkiye’ye alev olarak geri döndü, ardından Turkcell’de dümene geçerek yarattığı teknolojik devrimle şirket değerini neredeyse 5 kat artırdı…. “İşin özünde, pazarlama her zaman en önemli faktördü benim kariyerimde” diyen Süreyya Ciliv’in hikayesini, başarılarının ardındaki sırları, onu sıra dışı yapan özelliklerini ve Fırat Demirel’in kaleminden çıkan otobiyografisi “Süreyya Ciliv: Global İş Dünyasında Sıra Dışı Bir Lider” kitabını kendisinden dinledik…
Dizilerde kızıl kutuplaşma!
Eli kalem tutan herkes bilir ki güçlü hikaye için gerçek bir “çatışma” gerekir. Yeşilçam döneminden hatırladığımız zengin kız-fakir oğlan, Baba serisinden bu yana tüm dünyada iyi mafya-kötü mafya, dürüstler-düzenbazlar ve daha niceleri… Oysa buna karşın ülkenin en gerçek çatışmalarından biri yılardır “halının altında” duruyordu: Muhafazakarlar ve Sekülerler…
Pandora’nın Kutusu 2020’de “Bir Başkadır” ile açıldı! Ardından birkaç yıl sonra Kızılcık Şerbeti reytinglerde zirveye ambargo koydu. Görünen o ki bu çatışma ve “tanışma” bir süre daha ekranlarda ve gündemde yer edecek. Peki dizi sektöründe yaşanan bu dönüşüm bizlere ne anlatıyor? Tüm bu hikayeler toplumun bunca kutuplaştığı günlerde birleştirici bir rol mü üstleniyor yoksa kutuplar daha mı kalabalıklaşıyor? Hepsi ve daha fazlasının yanıtlarını uzman isimlerden dinledik…
E-ticaret güven bariyerini aştı!
Kitaptan oyuncağa, spor ürünlerinden modaya dek tüm alışverişlerde ellerimiz telefonlara ya da bilgisayarlara gidiyor, araştırmalar başlıyor ve sipariş veriliyor… Hayatımızın bu yeni normalinde, e-ticaret platformları arasında en büyük fark yaratan parametrelerden birisiyse güven… Peki, tüketiciler online alışverişlerde kendisini ne kadar güvende hissediyor? Daha çok hangi kategorilerde alışverişlerini gönül rahatlığıyla yapıyor? Dahası platformlar arası rekabette kimler yarattığı güvenle bir adım öne geçiyor? Hepsi ve daha fazlasının yanıtları Marketing Türkiye adına Aksoy Araştırma’nın gerçekleştirdiği “E-ticaret Sektörüne Güven Araştırması”ndan geliyor…
Etki gücü tamam, peki ya güven!
Tüm global araştırmalar tüketicinin influencer’lara olan güveninin ne kadar yüksek olduğundan ve influencer marketing’in markalar için nasıl muazzam çıktılar sağladığından bahsediyor. Türkiye de yakın zaman öncesine kadar böyle bir rüyadaydı… Ta ki ardı ardına patlak veren skandallara kadar… Dilan Polat’ın kara para aklama iddialarının hemen ardından gözaltına alınan pek çok influencer’la birlikte şimdi pazarlamacıların önünde yanıtlanması gereken önemli sorular var: Influencer’lar yeterince güvenilir mi? Markalar ve ajanslar olası olumsuz senaryolardan kendilerini nasıl korumalı? Çalışılan influencer’ın güvenilirliğinden emin olmanın yolu ne?
Şımartan markalar
Kim beklenmedik bir anda karşısına çıkan bir hediye paketinin yüzünü güldürmeyeceğini söyleyebilir ki? Ya da zorlu geçen bir günün sonunda biraz olsun şımarmayı hak ettiğinizi düşünüp kendinize bir güzellik yapmaz mısınız? İhtiyaçlar hiyerarşisinde ilk basamakta yer almasa da “şımarma”nın mutlulukla ve hayata ufak bir mola vermekle ilişkisi olduğu aşikar…
Peki, Türk toplumu için kendini ve sevdiklerini şımartmak hangi anlamları taşıyor? Ne sıklıkla sevdiklerimizi şımartıyoruz? Ekonomik koşullar birini ya da kendimizi şımartmamıza engel oluyor mu? Dahası birini şımartacaksak ayaklarımız bizi hangi mağazalara götürüyor, hangi markalar öne çıkıyor? Hepsi ve daha fazlasının yanıtları Marketing Türkiye için DORinsight’ın gerçekleştirdiği “Tüketiciyi Şımartan Markalar Araştırması”ndan geliyor.
Bir ihtiyaç ve tedavi olarak mizah…
Görüş birliklerinin ve ayrılıklarının, tüketim yapılan alanların, içeriklerin ve teknolojinin yetkinliklerinin artmasıyla birlikte hem Türkiye’de hem de dünyanın geri kalanında mizah anlayışı dönüşüyor. Linç kültürünün kol gezdiği, bugün canımız olanın yarın kapı dışarı edildiği ekranlarda ise başarılı olarak tanımlanmak çok ince bir dengeyi gerektiriyor. Bu nedenle, tüm bu değişimlerle birlikte ait hissettiği sosyoekonomik, politik ve daha nice grup fark etmeksizin herkesin ilgisini ve sevgisini toplayan bir sanatçıyla bir araya gelmek bizim adımıza iyice önemli hale gelmişti, sohbet sonrası da zevk oldu… Kuşakların mizah anlayışından mizahın tedavi edici yönüne, talk show türünün Türkiye’deki yolculuğundan politik doğruculuğa birçok konu hakkında konuşmak üzere oyuncu, sunucu ve seslendirme sanatçısı İbrahim Selim’le bir araya geldik.
Sayısız uyaranın tedirginlik yarattığı günümüzde ötekileştirmeyen, suçlamayan ve dolayısıyla içselleştirilmeye imkan tanıyan bir yaklaşımın bu sonuçları almalarını sağladığını belirten Selim ile mizaha, dile ve geleceğe dair sohbet ettik.
Yılın itibarlıları…
Marketing Türkiye ve Akademetre Research and Strategic Planning iş birliğiyle gerçekleştirilen “The ONE Awards Bütünleşik Pazarlama Ödülleri” bu yıl 10. kez “Yılın İtibarlıları”nı ödüllendirdi… 26 Ocak’ta Hilton İstanbul Bomonti Hotel&Conference Center’da düzenlenen törenle 70’in üstünde kategoride öne çıkan marka “Yılın İtibarlısı” olarak ödüllerine kavuştu. Yıl içinde itibarını en çok artıran markaların halk oyuyla belirlendiği yarışmada bu başarıya katkı sağlayan ajanslar da ödüllendirildi. 10 yıl içinde The ONE Awards’da beşinci defa “Yılın İtibarlısı” ödülünü almayı başaran MediaMarkt Türkiye ve Lobby PR ise bu yıl “The ONE Awards Büyük Ödülü”nün sahibi oldu.
İyi yaşam anlayışımız değişiyor
Marketing Türkiye için Sia Insight tarafından gerçekleştirilen “İyi Yaşam Araştırması”na göre tüketicilerin yüzde 76’sı “Sağlıklı ve iyi hissettirecek markalar için daha fazla ödeme yapmaya değer” diyor… Peki, Türk halkı iyi yaşamı nasıl tanımlıyor? Bu alanda markalardan neler bekliyor? Zorlaşan ekonomik koşullar “iyi yaşam” anlayışını nasıl etkiliyor? Daha da önemlisi hangi markaları “iyi yaşam markası” olarak görüyor?
Halka arz iletişiminin “doğruları”
Artan yatırımcı ilgisi ve global çapta yaşanan ekonomik açmazlar sonucu şirketler bir bir kabuğundan çıkıp borsaya açılıyor. Bu sürecin yönetimindeki en kritik hamlelerden biri ise şüphesiz iyi bir iletişim stratejisi belirlemek… Peki, halka arzıyla ses getiren markaların iletişim stratejilerinin ardında hangi içgörüler var? İletişim sürecine nereden başlamalı, nasıl bitirmeli? Nasıl bir iletişim tonu benimsemeli? Gelin soruların yanıtı için hem yakın zaman önce şirketinin halka arz sürecini yöneten liderlere hem de iletişim sektörünün profesyonellerine kulak verelim…
İletişim sektörüne yeni bir soluk: GRU!
Pazarlama ve iletişim evreninde Beymen, Ericsson, Uber, TikTok, Zip Co gibi dünya devi şirketlerde global sorumlulukları üstlenen Gülten Ramazanoğlu, şimdi 20 yılı aşkın tecrübesiyle kurucusu olduğu GRU ile yepyeni bir yolculuğa çıkıyor. GRU’yu iletişim ajansından öte bir danışmanlık şirketi olarak tanımlayan Ramazanoğlu; “GRU çatısı altında güç birliği yapabileceğimiz bir komünite oluşturuyoruz” diyor. Kendi deyimiyle artık masanın diğer tarafına geçen ve “Stratejik İletişim Danışmanlığı” yapacak olan Ramazanoğlu ile kendisini bu yolculuğa çıkaran motivasyonları, GRU’nun farklılaşma noktalarını ve iletişim sektörüne dair öngörülerini konuştuk…