Michael Jordan’dan Shudu Gram’a yolculuk: Influencer olmak
Michael Jordan! Tarihe adını altın harflerle yazdırmış bir basketbol efsanesi. Saha içerisinde yeteneklerinin sınırı olmayan efsanenin başarısı yalnızca oyunuyla sınırlı da değil. Kendisi belki de tarihin ilk influencer’ı. Üstelik Jordan bir markaya dönüştüğünde ortalıkta ne Facebook ne Twitter ne Instagram ne de YouTube vardı. Nike’ın kurucu ortağı Phil Knight Jordan ile yaptığı anlaşmadan sık sık; “Hayatımda aldığım en iyi karardı” diye bahsediyor. Nike Michael Jordan’ın sayesinde yerel bilinirlikten küresel bir deve dönüştü… Peki bağ kurabildiğimiz, ilham alabildiğimiz ve belki de en önemlisi, kalbi atan influencer’lardan; varlığı dijital dünyayla sınırlı olan influencerları takibe ne zaman başladık?
Dünya’nın ilk dijital süper modeli unvanına sahip olan Shudu Gram, Instagram’da 210 bin takipçiye sahip bir sanal karakter. Nisan 2017’de fotoğrafçı Cameron James Wilson tarafından 3D modelleme kullanarak yaratılan Shudu, Rihanna’nın sahip olduğu kozmetik markası Fenty Beauty markası için modellik yaparak çıkış yaptı. Balmain markası için iki sanal model ile birlikte kamera karşısına geçti…
Bundan sadece 30 sene önce influencer olmak için Michael Jordan olmanız gerekiyordu. Bugünse hepinizin bildiği üzere işler değişti…
Daha önce bir kafede oturup en yakın beş arkadaşınıza yeni satın aldığınız araba hakkındaki görüşlerinizi anlatıyordunuz; hatta o arkadaşlarınız sizin bakış açınızdan etkilenerek görüşlerinizi birkaç farklı kişiye daha anlatıyorlardı. Hele ki bir de geçmişte diğer arabalara yönelik isabetli tavsiyelerde de bulunduysanız görüşleriniz, sizi tanıyanlar için tüm poster ve televizyon reklamlarından çok daha fazla ikna gücüne sahipti. İşte bu metot kulaktan kulağa etkileşimin harika bir örneği…
Ama sonra sosyal medya geldi …
Tıpkı televizyonun ortaya çıktığı zamandaki gibi, sosyal medya popülerlik kazandığında medya dünyasında devrim yarattı. Medya kaynaklarının seçkin birkaç kişi tarafından sahiplenilmesi ve yönetilmesi, bu kişilerin gündemlerinin hepimiz için suni öncelikler ve arzular olarak lanse edilmesi amacıyla filtrelerden geçirilen bilgiler yerine, medya artık halkın elindeydi.
Birdenbire herkes bir web sitesi veya profil oluşturabilir; görüşlerini, fikirlerini ve deneyimlerini dünyayla paylaşmaya başlayabilir ve bu platformlarda en son araba satın alımlarıyla ilgili fikirlerini paylaşabilir hale geldi. Hatta Shudu bile…
Bir kafede beş arkadaşa ulaşmak yerine, tek bir tuşa basarak binlerce kişiye ulaşabilmeyi başaranlarsa influencer oldular.
Peki influencerlar pazarlama dünyası için ne ifade ediyor?
Tarihin ilk influencer’ı olarak Michael Jordan’ı düşünürsek, Nike’a kattıklarıyla bir influencer’ın nasıl bir değer yaratabileceği tartışması son bulacaktır.
Bugünün şartlarıyla yeniden düşündüğümüzde de pekala televizyona, reklam panosuna, e-mail kutularına markanızı taşıyabilir, hatta yüksek bütçelerle adınızı hemen herkesin duymasını sağlayabilirsiniz. Bu elbette geçerli bir yöntem ve karşılığı da hatrı sayılır türde. Peki markanızı hedef kitlenize onların güvenebileceği biri aracılığıyla sunabilseydiniz? İçeriğinizi sadece konuma göre değil; ilgi, yaş, cinsiyet ve diğer demografik özelliklere göre hedefleyebilseydiniz? İşte influencerlar tam olarak bu soru işaretlerini ortadan kaldırıyorlar…
Unutmamak lazım ki influencerlar markanızı kitlelerine sadece göstermekle kalmıyorlar. Sizden bağımsız bir biçimde, kendi öznel fikirleriyle dürüstçe değerlendirerek online aileleri haline gelmiş takipçilerine markanızı anlatıyorlar. Geleneksel pazarlama stratejileri elbette kendini güncelleyerek varlığını korumaya devam edecek ancak o stratejilerin içerisinde mutlaka influencerlar da yerlerini sağlama alacak.