MSA Kurucusu Mehmet Kemal Aksel: “Mesleki eğitimin reçetesi de ilacı da bizde!”
Mehmet Kemal Aksel’in liderliğinde kurulan Mutfak Sanatları Akademisi 20 yılı deviren bir başarı hikayesine sahip… Akademinin başarılarını ve konumlandığı yeri uzun uzun anlatmaya gerek yok zira tabaklar da bu eğitimden geçen ustalar ve imza attıkları başarılar da ortada… Ancak şimdilerde yeni bir hayalin peşinde Mehmet Kemal Aksel… Future Bright Group ile gerçekleştirdikleri “Mesleki Eğitim Algı Araştırması”nın ardından “Gördük ki ülkemizin sadece yiyecek içecek sektöründe değil, tüm sektörlerde mesleki eğitime ihtiyacı var ve bu işin reçetesi de ilacı da bizde“ diyor Aksel. Film Yapımcılığı okulundan Bebek, Çocuk ve Yetişkin Bakımı okuluna, Eğlence Sektörü ve Yaratıcı Sanatlar okulundan Konservecilik ve Katma Değer Üretimi okuluna dek projeleri ardı ardına sıralanıyor… “Geçmişin ‘Köy Enstitüsü’ sisteminin gelişmiş bir versiyonu olarak tanımlayabileceğim mükemmel okullar açabiliriz” diyen Mehmet Kemal Aksel’le ufuk açıcı bir sohbete dalıyoruz…
Öncelikle Mutfak Sanatları Akademisi’nden ve hikayesinden başlayalım. Nasıl kuruldu MSA? Dahası bugün geldiğimiz noktada siz MSA’yı nasıl tanımlıyor ve konumlandırıyorsunuz?
Öncesinde birkaç restoran sahibi olan biri olarak ve onları işlettiğim dönemde yaşadığım problemleri, sıkıntıları ve en önemlisi de eğitimsiz çalışanları (diplomalı beceri eksikliğini) gördüğümde, Türkiye’nin esas ihtiyacının artan restoran sayısı değil, artan eğitimli, bilgili ve mesleği konusunda özgüvenli personel eksiği olduğunu düşünerek MSA’yı kurdum. Bugün MSA belki dünyadaki en gösterişli aşçılık okulu değildir ama, dünyada eğitim içeriği ve eğitim sistemi bakımından en iyi aşçılık okullarından biridir diyebilirim.
Mesleki Eğitim Algı Araştırması için sizi harekete geçiren içgörü neydi?
Bu araştırmayı, Türkiye’deki mesleki eğitim algısını ve beklentilerini daha iyi ve daha güncel anlayabilmek için yaptık diyebilirim. Biraz açayım müsaadenizle. 20 yıldır bu sektördeyim ve yaptığımız işin (mesleki eğitim) çok önemli olduğuna inanıyorum. Seneler içinde gerek sektörel gerekse kişisel ihtiyaçlara yönelik eğitimlerimizi sürekli olarak güncelledik, durmadan güncellemeye de devam ediyoruz.
“MSA’nın özellikle şu iki konuda çok başarılı olduğunu düşünüyorum.
– Birincisi verdiği eğitimlerin kalitesi.
– İkincisi ise eğitim sistemi.“
Bunları kurarken hep girişimci ve mükemmeliyetçi bir anlayışla yaklaştım işe. Ekibim de işi aynı şekilde ele alınca, geçen yıllar içinde biz bu ruhu MSA’nın DNA’sı olarak tanımlar olduk. Yirmi senenin ardından bilgi ve birikimimiz öyle bir hale geldi ki, artık elimizde sadece MSA ile sınırlı kalmaması gereken bir “mesleki eğitim sistemi” olduğunu gördük ve kolları sıvadık diyebilirim. Bugüne kadar hep kendi doğruları ile hareket eden bizler, 20 yıldır geliştirerek tecrübe ettiğimiz bu başarılı sistemi, nasıl olur da farklı sektörlerde daha geniş bir kitle ile buluşturabiliriz diye düşünmeye ve çalışmaya başladık. Bu yolda artık yeni bir bakış açısı gerekiyordu ve bizi bu araştırmayı yapmaya iten de işte bu oldu.
Dedim ya, bugüne kadar hep kendi doğruları peşinde koşan MSA, eğer sistemini farklı meslek dallarında daha geniş bir kitlenin kullanımına sunacaksa, o zaman Türkiye toplumunun da mesleki eğitim hakkında ne düşündüğünü ne hissettiğini, algısını, beklentilerini ve hatta hayal kırıklıklarını; yani onların güncel gerçeklerini öğrenmesi gerekiyordu. Bence bu araştırma, halkımızın mesleki eğitim hakkındaki düşüncelerini, duygularını ve ihtiyaçlarını daha iyi anlamak için çok önemli bir adım oldu ilgilenen herkes için.Anlayan ya da anlamak isteyen herkese bir ders çıktı bu çalışmadan.
Sizce mesleki eğitimin önündeki en büyük bariyerler neler?
İlk olarak şunu söylemek isterim ki “meslek edindirme” söylemi “zorla yaptırılan”, ya da “iyilik olsun diye bahşedilen” bir şey gibi algılanıyor. Bu söylemi değiştirmek ve bu algıyı kırmak lazım öncelikle. Sonra mesleki eğitimin “hayat becerileri” olduğu anlayışından yola çıkarak, topluma meslek okullarının sadece “torna tesviye” işi olmadığını anlatmak lazım.
Bir başka ihtiyaç, kamuoyunun bilinçlendirilmesi amacıyla, süreklilikle, tüm paydaşların bir araya geldiği “Ulusal Meslek Okulları Günü/Günleri” benzeri büyük ve faydalı organizasyonlar düzenlenmesi. Ünlü meslek elçileri ve rol modeller oluşturmak da çok önemli bu yolda. Bir de tabii, Çalışma Bakanlığı ya da farklı paydaşların (aynı yurt dışındaki örneklerdeki gibi) öğrenci adaylarına, alacakları eğitimin bedelini mezun olduktan sonra ödeyebilecekleri bazı imkanlar yaratmaları ve sunmaları. İşte o zaman görün bakın o zaman iş nerelere gider.
Araştırmanızın öne çıkan bulguları ve saptamaları neler oldu?
Tüm paydaşları kendi perspektiflerinden anlamak ve sonunda da elde ettiğimiz bilginin tamamına göre bütünsel bir davranış geliştirebilmek, en önemli hedefti bizim için. Bu nedenle Akan Abdula ve FutureBright ekibi ile, hangi doğru paydaşlara, hangi doğru sorular ile erişeceğimizi çalıştık, çok uzun bir süre. İyi ki de bu şekilde yapmışız diyorum bugün. Paydaşların düşüncelerini birbirlerinden ayırarak, kısaca özetlemek isterim…
Öğrenci adaylarının aklında,
- Acaba bir üniversiteye girebilecek miyim?
- Üniversiteden mezun olursam iş bulabilecek miyim?
- Kısa sürede para kazanabilecek miyim?
- Meraklı olduğum konuda modüler eğitimler alabileceğim bir sistem olsa keşke gibi sorular ve fikirler uçuşuyor.
Öğrenciler özetle,
- Okulum beni sonraki seviyeye hazırlıyor mu?
- Okulumun imkanları ne yazık ki çok yetersiz.
- Okulum staj imkânı sağlıyoruz dese de sağlasa da, yazık ki çok niteliksiz, diyor.
Mezunlar,
- İçi boş okulların, içi boş iş garantileri ile karşı karşıya kaldık, çok üzgünüz.
- İş bulmak için başka ne öğrenebilirim, acaba hangi sertifikaları almalıyım?
- Ailemizden alamadığımız görgüyü, okulumuzdan da alamadık ve “iş hayatı görgümüz” eksik mezun olduk, düşünceleri içinde kıvranıyor.
Mesleki Eğitimi desteklemeyen aileler, Çocuklarının becerileri, mutlulukları ya da gelecekleri ile değil, etiketleri, yani diplomaları ile ilgileniyor. Onlara göre çocuklarının “değerli” olması için üniversite diploması şart.
Mesleki eğitimi destekleyen aileler ise genelde mesleki eğitim bilgi ve deneyimi olan aileler, ama onlar bile iki farklı şekilde düşünüyorlar. Bazıları, “boş kalıp it-kopuk olacağına, doğru düzgün bir mesleği olsun” diyor. Bazıları da “mesleğini severse işini iyi yapar, işini iyi yaparsa da hem para kazanır, hem de mutlu olur zaten” diyor.
İşverene baktığımızda ise bin pişman olduklarını görüyorz. Özellikle uzmanlık eğitimlerini hiç yeterli ve nitelikli bulmuyor ve işe alınanlara tekrar tekrar “işbaşı eğitimi” vermeleri gerektiğini söylüyor.
Bu bulgular üzerine nasıl bir aksiyon almaya karar verdiniz?
MSA olarak zaten bir aksiyon planımız vardı. Ama bu araştırma sayesinde biraz topluma yaklaşımımızı sorguladık ve biraz da çeşitlendirdik diyebilirim. Kendi doğrularımızı kendi beğendiğimiz anlatımımızla değil, toplumun olaya bakışına göre anlatmamız gerektiğini anladık. Elde ettiğimiz önemli bir sonuç da senelerdir aklımızı kurcalayan konuların haklılığının kendi kendimize ispatlanması oldu.
Gördük ki ülkemizin sadece yiyecek içecek sektöründe değil, tüm sektörlerde mesleki eğitime ihtiyacı var ve eğer söyleme şeklimi mazur görürseniz lütfen, 20 yıldır oluşturduğumuz bilgi, birikim, içerik ve eğitim sistemi ile, hiç çekinmeden, “bu işin reçetesi de ilacı da bizde” diyebilirim.
MSA’nın açacağı yeni ve farklı mesleklerin okullarının kapsamlarını ve hangi alanlarda eğitimler vereceğinizi sizden dinleyebilir miyiz?
Öncelikle, MSA’nın sistem modelini kullanarak açılacak olan farklı mesleklerin okullarının, analog ve dijital eğitimleri sadece gerekli olan ölçülerde harmanlayacağının altını önemle çizerek belirtmek isterim.
Film Yapımcılığı ile ilgili bir okul var aklımızda, içeriği tamamen hazır diyebilirim.
Bebek, Çocuk ve Yetişkin Bakımı ile ilgili bir okul daha var üzerinde çalıştığımız, onun içeriği tamamen hazır; “hadi” desek açarız.
Eğlence Sektörü ve Yaratıcı Sanatlar konularında da bir okul çalışmamız var; inanın bunun “sadece adresi eksik” desem yalan olmaz.
Konservecilik ve Katma Değer Üretimi ile ilgili harika bir okul içeriği üzerinde çalışıyoruz, çok da iyi yol aldık diyebilirim.
İnşaat sektörü, Servis vermek ve Bakım yapmak ya da Analog Kullanım Becerileri gibi konular da var masamızda.
20 yıllık geçmişiyle MSA çok itibarlı bir konumda. Açacağınız yeni meslek okullarında bu itibarı korumak ve algınızı pekiştirmek için nasıl bir yol haritanız var? Kimlerle iş birliği yapacaksınız?
Güzel düşünceniz için teşekkür ederim. Bu durum birdenbire olmadı tabii ki. Mükemmeliyetçi bir zihniyet, kuruluşundan itibaren kuvvetlenerek büyüyen bir beyin takımı, önemli uluslararası akreditörler, ödünsüz disiplin ve tabii ki hiç ama hiç eksilmeyen bir heyecan fırtınası. Artık tek ihtiyacımız seneler içinde kurduğumuz ve koruduğumuz sistemimizi kullanmak isteyecek akıllı, vizyoner ve dürüst kişiler, yatırımcılar, ortaklar, ya da sıfatı her ne ise…
Önümüzdeki süreç için bir takvim oluşturdunuz mu? Yeni okullarınızı hangi alanlara yönelik ve hangi bölgelerde açmayı düşünüyorsunuz?
Bu konuda iki koldan çalışıyoruz. Birincisi elimizdeki mükemmel işleyen MSA’yı başka (ihtiyaç hissedilen) ülkelerde kopyalamak. Bunun için Lizbon, Moskova, Kahire’de yatırım yapmak isteyenler oldu, onlara oralarda anahtar teslimi MSA’lar inşa ediyoruz. Bu bahsettiklerimden hariç ülkelerin şehirlerinde, eğer ağırlama sektöründe eğitimli personele ihtiyaç duyulduğunu düşünen başka yatırımcılar varsa da onlarla da görüşmeye ve onları da dinlemeye her zaman hazırım. Elimizde su geçirmez bir sistem var. Başka bir ülkede yatırım yapmak (hatta lafımda daha da ileri gideyim, oralarda yaşamak ve yeni bir hayata geçiş yapmak) isteyenler için harika, gurur duyulacak ve bir o kadar da eğlenceli bir fırsat olduğunu düşünüyorum.
İkincisi ise yine MSA’da kurduğumuz ve geliştirdiğimiz sistemi ülkemizde başka mesleki eğitim başlıklarına uyarlamak. Hemen aklınıza geleceğini düşündüğüm birinci soruyu cevaplayayım, Türkiye’de başka bir MSA daha açmayı düşünmüyorum, düşünmüyoruz.
Ülkemizin değişik branşlarda çok ihtiyaç duyduğu meslek eğitimleri var. MSA’daki kurduğumuz sistemin birbirinden farklı alanlara da uyarlanması ve bir nevi (tabirimi hoş görürseniz lütfen) geçmişin “Köy Enstitüsü” sisteminin gelişmiş bir versiyonu olarak tanımlayabileceğim mükemmel okullar açabiliriz. Biz bu bilgi birikime sahibiz. Zaten bu algı çalışmasının da bu sohbetin de, bu gayretimizin de ana fikri bu.
Türkiye’de konusu akıllı düşünülmüş, saat gibi işleyen, farklı başlıklarda harika meslek okulları kurmak ya da dünyanın bazı (ihtiyaç hissedilen) şehirlerinde, İstanbul’da başardığımız şekilde saat gibi işleyecek olan başka MSA’lar kurmak ve işletmek isteyen tüm insanlara ulaşmak istiyorum. Elimizde tüm içeriği hazırlanmış ve bitmiş 4-5 farklı mesleğin okulu var. Bunlar gerekirse çoğaltılabilir de. Sadece doğru insanlara ulaşmak ve okulların adreslerine karar vermek yeterli olacak artık.