Nefes Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz: “Kimseye pabuç bırakmayız…”
2024’ün son ayında yayın hayatına başlayan Nefes gazetesi, basın dünyasında yeni bir sayfa açma iddiasıyla okuyucuların karşısına çıktı. Bu heyecan verici yolculuğun baş aktörlerinden olan Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz ile gazetenin misyonu, vizyonu ve geleceğe dair hedefleri hakkında konuştuk. “Nefes” ismiyle hem yeni bir başlangıç yapma umudunu hem de basında eksikliği hissedilen tarafsız ve cesur sesi temsil etmeyi amaçladıklarını dile getiren Yılmaz, “Arkamızda kimse yok. Hem yandaş hem muhalif medya bizi rakip gördüğü için algı operasyonlarıyla yıpratmaya çalışıyorlar. Ama kimseye pabuç bırakmayız” diyor…
Uzun yıllar Sözcü’yü yönettikten sonra Nefes gazetesini kurmaya karar verdiniz. Bu kararın arkasındaki nedenler neler oldu?
Sizin de bildiğiniz gibi 27 Haziran 2007’de Sözcü gazetesini kurdum. Kurucu yayın yönetmeni olarak 17 yıl boyunca ekibimle beraber pek çok başarıya imza attık, tarihe tanıklık eden yüzlerce manşet yaptık. Bu süreçte, iktidara yakın medyanın tiraj kaybettiği dönemlerde, habercilik yapan gazetelerin tiraj yapabileceğini kanıtladık. Ancak 17 yıl sonra sihir bozuldu. TV yayın hayatına başladıktan sonra Sözcü yayın grubu büyümeye, büyüdükçe de sorunlar yaşanmaya başlandı. Bu süreç bende manevi kopuşu getirdi. Zaten 2-3 yıldır gazete ve televizyon kurma teklifleri geliyordu. 2024’ün ikinci yarısından itibaren teklifleri değerlendirmeye başladım. İçlerinden birinde karar kıldım, o da adını “Nefes” koyduğumuz gazete oldu.
Nefes gazetesi hangi amaçla ve nasıl bir süreçle kuruldu?
Amacımız; halka doğru, tarafsız ve gerçek haberleri ulaştırmak. Daha önce de bunu yapmış ve başarmıştık. Ancak son 5 yılda yaşanan ekonomik facia, halkın isyanını yükseltti. Bu isyanı daha gür duyurmak ve muhalefet boşluğunu doldurmak için Nefes’te kolları sıvadım. Sözcü’de kalan ekibim de kendilerini değersiz hissetmelerinden dolayı, bir de üstüne mobbinge uğrayıp alacakları mesaiyi bile alamamış olmalarından dolayı birer ikişer oradan koptu. Onları dışarıda bırakamazdım. Her birine teklifte bulundum, sağ olsunlar kabul ettiler. Burada yeni bir başarı hikayesi yazmak için bir araya geldik.
Gazetenin yayın çizgisini ve misyonunu nasıl tanımlıyorsunuz?
Nefes’in ilk sayısında “Söz veriyoruz, ant içiyoruz” diye bir manifesto yayınlamıştık. Halkın, haklının yanında duracağımıza, onların sesi olacağımıza, Atatürk’ün yolundan milim şaşmayacağımıza söz verdik. Üstlendiğimiz bu ağır görevin bilinciyle yayın yapıyoruz. Her partiye eşit mesafedeyiz.
Yazar kadronuzda yer alan isimleri belirlerken hangi kriterleri göz önünde bulundurdunuz?
Yazar seçiminde tek kriterimiz halkta karşılığı olması, yazdıklarının kamuoyunda ses getirmesiydi… Nitekim hepsi ortada. Bugüne kadar yazdıklarıyla halkın sorunlarını dile getirip çözüm yarattılar, siyasetin ve ekonominin nabzını tuttular, olayların perde arkasına ulaştılar ve farklı bakış açılarıyla gündeme damga vurdular.
Türkiye’deki mevcut medya ortamında Nefes gazetesinin nasıl bir boşluğu dolduracağını düşünüyorsunuz?
Nefes gazetesi, muhalif medyaya yeni bir soluk getirdi. Zengin içeriği ve Türkiye’de olmayan tasarımıyla kısa sürede farkını ortaya koydu. Herkesin bildiği gibi ülkenin bir numaralı gündemi ekonomi. 1-2 milyonun haricinde büyük çoğunluk geçim sıkıntısı içinde ve mutsuz. Ancak mevcut medya düzeni bu sorunu ve halkın isyanını yeterince gündeme getirmiyor, getiremiyor. İşte Nefes yapay gündemlerle halkın gözünden kaçırılan, başta ekonomi olmak üzere eğitimde, sağlıkta ve yargıda yaşanan sorunlara dikkat çekiyor; yandaş basında yer almayan konuları gündemde tutup yetkilileri uyarıyor.
Türk basın sektöründe basılı yayınların tirajlarının düştüğü bir dönemde yeni bir gazete çıkarmaya nasıl karar verdiniz? Bu dönemde gazete çıkarmanın zorlukları neler?
“Dijital medya çıktı, yazılı basının sonu geldi. Artık gazeteler satmaz” deniliyor. Siz gazeteciliğinizi düzgün yaparsanız, hangi mecrada olursa olsun halk ilgi gösterir, sahip çıkar, başarı yakalanır. Bu gerçekle yola çıktık.
Bir de halkın ekonomik zorluklar nedeniyle günlük gazeteye 15-20 lira gibi bir para ayıramadığını gördük. İyi bir içerik ve düşük fiyat politikasını tercih ettik. 10 lira gibi düşük bir fiyatla halkın karşısına çıktık ve halk gazete okumaya başladı.
Gazetenizin finansmanı ve sürdürülebilirliği konusunda nasıl bir strateji izliyorsunuz? Söz konusu bir gazete olunca hep “arkasında birileri var” denir. Biz de soralım: “Sizin arkanızda kim var?”
Arkamızda kimse yok. Hem yandaş hem muhalif medya bizi rakip gördüğü için algı operasyonlarıyla yıpratmaya çalışıyorlar. Ama kimseye pabuç bırakmayız. Halkın hakkını da kendi hakkımızı da gerçek gazeteciliğimizle koruruz. Gazetemizin künyesinde şirketin isminden yönetim kuruluna kadar tüm bilgiler şeffaf şekilde yer alıyor. Yaptığımız yayın da ortada, söylenecek başka söz yok. Patronu merak eden, künyeye baksın.
Okuyucularınızdan nasıl tepkiler aldınız ve bu geri bildirimler doğrultusunda gelecekte ne gibi adımlar atmayı planlıyorsunuz?
En iyi gazete, her sabah otobüste, metroda, vapurda, sokakta, kahvede halkın elinde görülür. Nitekim bizim hedefimiz de bu. Dışarıyı iyi gözleyin, her yerde Nefes’e rastlarsınız. Bize ulaşan okurlarımızın Nefes’i beğendiklerini, beklentilerine cevap verdiğimizi söylemeleri de doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Gazetecilik nasıl yapılır herkes görecek. Bizi izlemeye devam edin…