“Öteki bizim dışımızdadır ama öteki aynı zamanda bizim içimizde”
BAREM Marketing Research and Consultancy ile Hellenic Research House sosyolojik açıdan tarihe not düşecek bir araştırmaya imza attı. ESOMAR’ın Atina’daki yıllık toplantısında sunulan ve “Öteki Aslında Biziz” adıyla hazırlanan araştırmada yerel toplumun mikrokozmosunda kalan kişisel hikayeleri, makrokozmosda sosyolojik bir bakış açısıyla duygularla birlikte incelemek ve sergilemek amaçlanırken Bulgular, Pierre Bourdieu’nün habitus ve sosyal sermaye kavramları kullanılarak komşuluk ilişkileri çerçevesinde öteki kavramı üzerinden sosyolojik olarak açıklanıyor. Araştırmanın çıktıları adının da hakkını vererek gösteriyor: “Öteki aslında biziz“…
Bu kapsamlı araştırmanın çıktılarını 3 ayrı bölümde marketingturkiye.com.tr’da yer alacak. Hazırsanız ilk bölümle başlayalım…
Öteki, hem dilbilim hem de sosyal bilimlerde kimlik, dışlanma ve kültürel etkileşimlerin karmaşık dinamiklerini kapsayan önemli bir kavram. Kimlik, bireylerin doğdukları andan itibaren aile ve toplumsal yapılarında karşılaştıkları etkileşimin bir ürünü… Bireyden aileye, aileden topluma uzanan süreçte gruplar ve kimlikler biz ve öteki ikilemi üzerinden şekillenir. Böylece biz daha tanıdık ve normatif olarak doğru iken, diğer grubun üyesi bu özelliklerden uzaktır. Başka bir deyişle, sosyal bilimler alanında, egemen kültürün kabul gören değerlerinden uzak olan ve bu değerleri benimsememiş olanları tanımlayan bir kavramdır.
Psikoloji literatüründe öteki kavramı, bireyin kendisi dışındaki kişi ve nesnelerle olan ilişkilerini tanımlamak için kullanılır. Bu kavram, bireyin kimliğinin ve benlik algısının oluşmasında önemli bir rol oynar. Bu kavramların Türkçe ve Yunanca anlamlarına baktığımızda her iki dilde de, İngilizcede olduğu gibi, “other” zamir ve sıfat olarak ayrı ayrı tanımlanır.
- Zamir: Bilinenin ve konuşulanın dışında olan; öteki, diğer, yani dışarıda olan.
- Sıfat: İki benzer nesne veya kişiden önem veya konum açısından uzak; diğer.
Sosyal bilimlerde öteki, “Mevcut kültürün kabul gören değerlerinin dışında kalan kişi”, psikoloji açısından ise “benim dışımdaki her şey”dir.
Bu ikilem, öteki olarak gördüğümüz toplumlarla uzun yıllara dayanan dostluk hikayelerinin neden unutulduğunu ya da unutturulduğunu açıklıyor. Feminist yazar Sara Ahmed, Duyguların Kültürel Politikası adlı kitabında ulus-devletlerin aslında sevgiden değil korkudan beslendiğini belirtiyor: Ötekinin gelip sizin olanı alacağı tehdidi. Ve hatta aşk bile ötekinin gelip sevdiklerimizi elimizden alacağı korkusunu taşıyabilir. Bu bağlamda uzun soluklu dostluk öyküleri, kitle iletişim araçlarıyla yayılan, birlik ve uyumdan ziyade çatışma ve ayrışmaya meyleden katı yargıların gölgesinde gücünü yitiriyor.
Komşu ve Mahalle
Komşuluk, fiziksel olarak yakın veya bitişik evlerde yaşayan insanların birbirlerine göre durumunu ifade ederken, komşuluk bu bireyler arasındaki ilişkileri ve bu ilişkilerin niteliğini tanımlar. Komşuluk, toplumsal dinamiklerin önemli bir unsuru, bireyler ve haneler arasında iş birliği ve dayanışmayı teşvik eden bir sosyal yapıdır. Türk ve Yunan kültürlerinde komşuluk ilişkileri çoğunlukla gayriresmidir ve manevi bir bağa ve güvene dayanır. Öyle ki Türk kültüründe “ev alma komşu al” tavsiyesinde bulunulur.
Habitus ve Sosyal Kapital
Habitus, kişinin içinde yaşadığı çevreye göre değişir. Çevre ve sosyal deneyimler kişinin davranışları, geleceğe bakış açısı, kararları gibi hayatını şekillendirecek birçok şeyi etkiler. Eğer bir kişi çevresini değiştirirse, habitusunu da değiştirecektir. Öte yandan kişi çevresini değiştirse bile geçmişte edindiği alışkanlıkları sürdürmeye devam edecektir. Bu bağlamda habitus kavramı aynı zamanda sınıfsal farklılık ve alışkanlıkların sürekliliği anlamına da gelmektedir. Habitus, bireylerin seçimlerini belirler.
Araştırmanın Metodolojisi
Bu çalışma, yüz yüze derinlemesine mülakatlar, mini grup görüşmeleri ve etnografik gözlemlerden oluşan nitel bir çalışmadır. Türkiye’den BAREM Pazarlama Araştırma ve Danışmanlık ile Yunanistan’dan Helenic Research House tarafından ortaklaşa yürütülmüştür. İncelenen ana hususlar şunlardır;
- Geçmiş komşuluk ilişkileri ve ebeveynlerin ve büyükanne ve büyükbabaların aile
- hikayeleri/anıları,
- Çağdaş komşuluk ilişkileri ve komşuluk algıları
- Etnografik gözlemler, özellikle mevcut ilişkiler bağlamında ve ayrıca bireysel anıları ve aile hikayelerini değerlendirirken projektif teknikler, hafıza sandığı kullanılmıştır.
Çıktıları analiz etmek için tematik analiz teknikleri kullanılmıştır. Tematik ve söylem analizi temelinde ilerlenirken yapay zeka, CHATGPT 4o’dan da destek alınmıştır.
Katılımcılar
Araştırma başlangıçta güçlü bir etnografik unsurla tasarlandı, ancak katılımcıların çoğu ev görüşmelerinden çekindiği için etnografik gözlemler çoğunlukla kültürel faaliyetler ve etkinliklerle sınırlı kaldı. Bunun yerine görüşmelerin çoğu, katılımcıların kendi mahallelerinde aşina oldukları sosyal alanlarda gerçekleştirilmiştir. İlgili olduğunda, katılımcılar görüşmeler sırasında sembolik anlamı/değeri olan fotoğraflar ve/veya getirmiştir.
Araştırmanın çıktılarının yer aldığı 2. ve 3. bölümleri önümüzdeki günlerde marketingturkiye.com.tr’den okuyabilirsiniz…