Pandemi sonrası akıl sağlığı önem kazandı
Pandemiyle yaşamaya artık alıştık. Hatta aşı uygulamalarının yaygınlaşması güzel günlere dair umutları artırıyor. Peki fiziksel sağlığımıza verdiğimiz önemi zihinsel sağlığımıza da veriyor muyuz? Pandemiden en çok kimler etkilendi? Bu dönemin zorluklarıyla en iyi kimler başa çıktı? Emeklilik dönemi için neler planlanıyor? Tüm yanıtlar Cigna Global’in “360 İyi Yaşam Araştırması”nda…
Cigna Global, bireylerin aile, finansal durum, fiziksel durum, sosyal yaşam ve iş hayatı konularındaki algılarını ölçen “360 İyi Yaşam Araştırması”nın 2021 raporunu yayınladı. Türkiye’den 1.000 kişinin katılım gösterdiği araştırma Avustralya, Çin, Almanya, Hong Kong, Hindistan, Suudi Arabistan, Singapur, İspanya, Hollanda, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, İngiltere ve ABD’nin de dahil olduğu 21 ülkede 18 bin katılımcı ile gerçekleştirildi.
Covid-19 aşı uygulamaları geleceğe dair umutları artırıyor
Aile, finansal durum, fiziksel durum, sosyal yaşam ve iş hayatı olmak üzere 5 ana endeksten oluşan 360 İyi Yaşam Skoru, haziran ayı itibarıyla global ölçekte 100 üzerinden 61.3 iken Türkiye için bu skor 58 olarak gerçekleşti.
Bununla birlikte, tüm dünyada artan aşılanma oranları kişilerin iyi yaşam algılarına ve iyi yaşam skorlarına da etki ediyor. Haziran 2021 itibarıyla Birleşik Arap Emirlikleri, İngiltere ve Amerika yetişkin popülasyonunun çoğunluğunu aşılayarak aşılanma konusundaki ana kilometre taşını geçerken Türkiye’nin aralarında bulunduğu pek çok ülke aşı çalışmalarına hızla devam ediyor. Araştırmanın sonuçlarına göre başarılı aşılama programları yürüten ülkelerdeki katılımcıların çoğu, geleceğe dair daha umutla bakmaya eğilimli. Aşılamanın düşük olduğu ülkelerde ortalama iyi yaşam skoru 60,3 iken aşılamanın yaygın olduğu ülkelerde bu rakam 63’lere çıkıyor.
Araştırmaya Türkiye’den katılanların yüzde 87’si pandeminin zihinsel sağlığa verilen önemi artırdığını düşünüyor
Araştırma, zihinsel sağlığın genel sağlık üzerindeki etkisine dair bireylerde artan bir farkındalık olduğunu gösteriyor. Dünya çapında katılımcıların yüzde 72’si, Türkiye’de ise yüzde 87’si zihinsel sağlığın fiziksel sağlık ve iyi yaşam üzerinde en önemli etken olduğunu düşünüyor.
Dünya genelinde zihinsel sağlık ile ilgili profesyonel destek almak konusunda önyargı devam etse de pandemi ile birlikte bu algının kırılmaya başladığı görülüyor. Pandeminin başlangıcından bugüne dünya çapında online terapi ve danışmanlık hizmetlerinin kullanımı yüzde 89 arttı. Araştırmaya Türkiye’den katılanların yüzde 74’ü online terapi hizmetine sıcak bakarken, globalde bu oran yüzde 66’da kaldı.
Katılımcıların online terapi hizmetlerini tercih etmelerindeki ana motivasyonları arasında; rahat hissettikleri yerde ve tam ihtiyaçları olan zamanda 7/24 erişim olanağı, erken teşhis imkânı ve sorunları hakkında daha açık konuşabilmeleri yer alıyor.
Katılımcıların yalnızca yüzde 11’i emeklilik dönemi için yeterli birikim yapabileceğini düşünüyor
Pandemi döneminde tüm dünyada genel mali durumunun düşüşe geçmesi nedeniyle bireylerin kredi ödemeleri ve çocuk eğitimi gibi uzun vadeli giderleri karşılayabilme konusundaki endişeleri arttı. Global katılımcıların yüzde 28’i, Türkiye’den katılanların ise yüzde 17’si mevcut hayat standartlarını koruyabileceğini düşünüyor.
Bu durum gelecek döneme yönelik yatırım alışkanlığının da etkilenmesine neden oluyor. Global katılımcıların yüzde 19’u, Türkiye’den katılanların ise sadece yüzde 11’i emeklilik dönemleri için yeterince birikim yapabileceğine inanıyor. Uzun dönemli birikim yapmaya en az sıcak bakan yaş grubu ise 18-24 yaş arasındakiler.
Pandemide en çok etkilenenler kadınlar oldu
Kadınlar pandemi döneminde finansal konularda en çok etkilenen grup olarak öne çıkarken, sağlık ve iyi yaşam konularına da genel olarak erkeklerden daha olumsuz bakıyorlar. Kadınların yüzde 85’i stres altında olduklarını belirtirken, bu oran erkeklerde yüzde 80. Uyku bozukluğu, depresyon ve daha duygusal olma gibi stres belirtileri kadınlarda artış gösteriyor.
Bu dönemde kadınlar, aileleriyle birlikte geçirdikleri zamanın uzunluğu ve kalitesinden erkeklere göre daha memnunlar ve çocuklarının eğitimlerini destekleme yetenekleri konusuna erkeklerden daha iyimser yaklaşıyorlar.
Çalışan ebeveynler pandemi döneminde en dayanıklı grup oldu
18 yaş ve 18 yaş altı çocukları olan çalışan ebeveynler, uzaktan eğitim veya çocuk bakımı gibi evde ek sorumluluklar üstlenmelerine rağmen pandemi koşullarına en dayanıklı grup oldular.
Çocuğu olmayan çalışanlar için ise durum daha farklı. Bu kişilerin neredeyse üçte biri aileleriyle birlikte geçirebilecekleri zaman uzunluklarından endişe duyuyor ve yüzde 30’u duygusal anlamda birbirine destek olan ve birbirine kenetlenmiş bir aileye sahip olmadığını ifade ediyor. Türkiye’de ise bu oran sadece yüzde 15.
Çoğu ebeveyn için karantina ve kısıtlamalar çocuklarıyla daha fazla zaman geçirme ve daha fazla iletişim kurma fırsatı sağlayarak olumlu bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. Bu dönemde araştırmaya Türkiye’den katılan ebeveynler çocuklarının zihinsel ve fiziksel sağlıklarıyla ilgilenebildiklerini ve çocuklarının eğitimini destekleme konusunda kendilerinden emin olduklarını belirtiyor.
Aile bağlarının daha olumlu bir bakış açısı edinme ve stres düzeyini düşürme üzerindeki etkisi göz önüne alındığında, çalışanlar için esnek çalışma düzenine daha fazla izin verilmesi, pandeminin bir kısım olumsuz etkilerinin hafifletilmesine yardımcı oluyor. Araştırmaya Türkiye’den katılanların yüzde 28’i evden çalışma düzeninin aileleri ve arkadaşlarıyla daha fazla zaman geçirmelerine olanak sağladığını belirtiyor.
Sağlık sigortası artık olmazsa olmazların arasına giriyor
2020’nin başından bu yana iş dünyasında çok şey değişti ve pandemi süreci çalışanlara iş yerinde neyin önemli olduğunu tekrar değerlendirme fırsatı sundu. Bugün artık çalışan beklentileri büyük ölçüde değişti. İşverenler, pandeminin ilk dönemlerinde çalışanlarına hem çalışma lokasyonu hem de çalışma saatleri açısından daha fazla esneklik sağlayarak yeni döneme hızlı bir şekilde uyum sağladılar. Ancak bunlar artık tek başlarına yeterli değil.
Araştırmaya göre şirketlerin yeteneklerini elde tutabilmeleri ve yeni yetenekleri şirketlerine çekebilmeleri için, sosyal yardım paketlerini çalışan beklentilerine uygun hale getirmeleri, finansal tavsiyeye, sağlık ve iyi yaşam desteğine kadar uzun vadeli çözümler üretmeleri gerekiyor. Çalışanlar sağlık sigortalarını artık “güzel bir şey” olarak değil “olması gerekli bir şey olarak” görüyor. Bu uygulamanın iş tercihlerinde bile etkili olduğu sonuçlarda göze çarpıyor.
Evden çalışma döneminde Türkiye’den araştırmaya katılan çalışanların yüzde 49’u iş yükü ve çalışma saatlerinin makul seviyelerde olduğunu, yüzde 51’i de iş ve özel hayat dengesini sağlayabildiklerini belirtiyorlar. Yeni normale dönülen bugünlerde ise Türkiye’deki çalışanların sadece yüzde 28’inin full time olarak ofiste çalışmak istemeleri de şirketlerin göz önüne alması gereken bir konu olarak öne çıkıyor.
“360 İyi Yaşam Araştırması”nın tamamını incelemek için tıklayın.