Pegasus krizini Ali Saydam yorumladı
27 Nisan gecesi bir Pegasus çalışanının paylaştığı “rakılı” fotoğraf sonrası Pegasus, Twitter’da Trend Topic oldu. Tepkiler hızla büyürken fotoğrafta Pegasus ile ilgili hiçbir detay bulunmasa da kimi kullanıcılar Pegasus’a karşı boykot çağrısında bulundu. Buna gerekçe olarak ise paylaşımı yapan kişiyle birlikte masada oturan iki kişinin daha Pegasus çalışanı olması gösterildi.
Gelen tepkiler üzerine Pegasus bir açıklama yaparak “gerekli aksiyonların ivedilikle alacaklarını” bildirdi. Çalışanın kovulmasıyla ilgili haberler yayılırken Marka Danışmanı ve Marketing Türkiye Köşe Yazarı Ali Saydam krizle ilgili Pegasus CEO’su Mehmet Nane ile görüştü.
İşte Saydam’ın görüşme sonrasındaki izlenimleri:
“Türkiye’de çok önemli hava taşımacılığı hizmetleri veren Pegasus Hava Yolları Genel Müdürü Mehmet Tevfik Nane’yi kariyerinin ilk yıllarından itibaren yakından tanıma ve dostluğumuzu pekiştirme fırsatı buldum. Hem ilişki hem de iletişimi (ki bu iki kavram arasındaki farkı kuramsal düzeyde bilen çok azdır) mükemmel derecede yönetme kabiliyetiyle her zaman temayüz etmiştir.
Son Pegasus krizinde de verdikleri reaksiyon, nihai çözüm içermese de yerindedir. Belki bir adım daha ileri gidip, kararı Kurum’un “Etik-Ahlak Kurulu”ndan anında çıkartıp ilan etseler daha etkili bir kriz iletişimi çalışması ortaya koymuş olurlardı.
Masa oturan 8 kişiden 3’ü Pegasus çalışanıymış; fotoğrafı post eden ve provokatif yorumu yazan da o en öndeki kişiymiş… Pegasus’un tüm çalışanlarına deklare ettiği etik kuralları arasındaki iki madde şöyleymiş: “Üçüncü kişiler nezdinde şirketi etkileyecek tutum ve davranışlarda bulunmamalısınız… Din, dil, ırk konusunda rencide edici tavırlara itibar etmemelisiniz…”
Yani, bu arkadaş davranışının ne sonuçlar doğuracağını biliyormuş. Nitekim, o sonuçlar da doğmuş…
Şimdi de bazıları bu kaçınılmaz sonuca itiraz ediyorlarmış. Tut kelin perçeminden…
Bilindiği gibi bu işlerde “Ama, ancak, fakat, oysa, keşke…” gibi ifadeler kabul edilemez.
“Delikanlıdır; Delidir ne yapsa yeridir; Özel hayatıyla ilgili bir durumdur; Evrensel, küresel insan hakları” gibi ifadeler de kurtarmaz… Kişiler kurumlarını temsil ederler. Attıkları her adım sadece kendilerini değil, kurumlarını, yani binlerce insanı da bağlar. O nedenle de affedilemez.”