“Sağlık zihinle başlar, bedenle devam eder”
Tam anlamıyla sağlıklı olmanın yolu akıl ve beden sağlığından, yani esenlikten geçer. Koruyucu sağlık uygulamalarının başına psikolojik desteği koymak, bütünsel sağlığa ulaşmayı kolaylaştırır.
Sağlıklı olmak denince çoğumuzun aklına fiziksel iyilik geliyor. Oysa pek çok fiziksel hastalığın altında, hayatın getirdiği zorluklarla başa çıkamama ve bunun tetiklediği psikolojik sorunlar yatıyor. Nitekim stres, kaygı, depresyon gibi psikolojik sorunların bağışıklık sistemini zayıflattığı, bunun da kişiyi hastalıklara daha açık hale getirdiği hatta diyabetten kalp hastalıklarına sindirim sistemi sorunlarından kansere pek çok hastalığın altında yatan neden olduğu tıbbi olarak kanıtlanmış durumda. Kısacası, psikolojik sağlık diyabetten kalp hastalıklarına, kanserden sindirim sistemi sorunlarına, yeme bozukluklarından tedaviye uyum sağlayamamaya, iş performansından sosyal ilişkilere kadar hemen her alanda yaşadığımız sorunlarla yakından ilişkili.
Hayattan verim almadan kaybolan yıllar
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, akıl sağlığına bağlı olarak yaşamdan verim alınmadan geçen yıllar, kanser hastalıkları ile aynı, nörolojik hastalıkların ise iki katı düzeyinde.* Tam da bu noktada diyebiliriz ki koruyucu sağlık uygulamalarının ilk adımı psikolojik destektir. Bu uygulamaların toplumsal düzeyde farkındalık sağlaması ve daha fazla erişilebilir hale gelmesi hem kurumlar hem bireyler için bir sosyal sorumluluk niteliği taşıyor.
Zira iyi hissetme hali günümüzde küresel boyutta bir ihtiyaç haline geldi. Ancak burada da “psikolojik destek” hizmetlerinin toplumun geneli için yüksek bütçeli, genellikle zaman ve mekana bağlı bir hizmet olması erişilebilirlik anlamında en büyük bariyer olarak önümüze çıkıyor. Oysa bu hizmetlerin tabana yayılması, sağlık harcamalarının da ciddi oranda azalmasını sağlayacak
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), 2022 yılında çalışan nüfusun ruh sağlığı sorunlarını ele almak için somut eylem çağrısı yaptı. DSÖ, depresyon ve anksiyete nedeniyle yılda tahmini olarak 12 milyar iş günü kaybedildiğini ve küresel ekonomiye 1 trilyon dolara mal olduğunu açıklandı. Sağlık Bakanlığı’nın Ruh ve Eylem Raporuna göre ise Türkiye’de her üç kişiden biri psikolojik desteğe ihtiyaç duyuyor.
Çalışan mutluluğuna yatırım yapanlar kazanıyor!
Ruh sağlığı sadece bireyleri değil çalışma hayatını da yakından ilgilendiriyor. Kendini iyi hisseden bireyler, kurumsal hayatı da sürdürülebilir kılıyor. Yapılan araştırmalarda, çalışan mutluluğuna yatırım yapan şirketlerde çalışan bağlılığının yüzde 63 daha yüksek, stres yönetiminin yüzde 74 daha başarılı ve üretkenlik artışının yüzde 53 daha fazla olduğu gözlenmenmiş.
Ancak şu da bir gerçek ki, çalışma ortamında ruh sağlığını tartışmak veya açıklamak dünya genelinde hala bir tabu olmaya devam ediyor. HiDoctor CEO’su Ahmet Bal, “Bireylerin yanı sıra kurumlara özel olarak verdiğimiz bütüncül sağlık hizmetleriyle, iş hayatına insan odaklı bir perspektif kazandırıyor, çalışanların mutluluğunu destekliyoruz” diyor. Sektörlerin ve kurumların ihtiyacına yönelik terzi işi kurumsal esenlik paketlerini, en büyük çekince olan mahremiyet unsurunu da bertaraf eden bir teknolojik altyapıyla sunduklarını kaydeden Bal, çalışan mutluluğuyla büyüyen şirketler için insana dokunan uygulamaların farkındalığını artırmak, birlikte tasarlamak ve hayata geçirmek için de kurumlara çağrı yapıyor.
Kaynak
*The Global Burden of Diseases, Injuries, and Risk Factors Study 2017 (GBD 2017)
*Conference Board Araştırması
** MetLife’s 20th Annual U.S. Employee Benefit Trends Çalışması 2022