Sektöre yeni yetenekler kazandırmamız gerekiyor
2023, iletişimin tüm disiplinlerinde zorlayıcı bir yıl olarak kayıtlara geçti. Küresel ve yerel ölçekte jeopolitik ve ekonomik sorunların belirsizliğiyle boğuştuğumuz 2023’te yaşanan tüm gelişmeler, iletişim kavramının önemini defalarca kez ortaya koydu.
Bunu, 6 Şubat’ta ülkemiz tarihinin en büyük doğal afetlerinden biri olan deprem felaketinde de tecrübe ettik. İletişimciler olarak kolektif hafızamızda derin izler bırakan yas döneminde önemli bir rol üstlendik. İhtiyaçların belirlenmesinden, sivil toplum kuruluşlarıyla markaların bir araya gelmesi ve çözüm odaklı çalışmalara öncülük edilmesine kadar birçok alanda tekil çabaların disipline olmasına önemli katkı sağladık.
Yaşanan tüm zorlu sürece rağmen geçen yıl sürdürülebilirlik, iklim kriziyle mücadele konusunda toplumsal farkındalık ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakma odağında yükselen tüm çalışmalar iletişim profesyonellerinin en önemli gündem maddeleri arasında yer aldı.
2023 yılının sektörümüz açısından en unutulmaz ve gurur verici süreci ise elbette Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlamaları kapsamında hayata geçirilen iletişim projeleriydi. İletişim profesyonellerinin yenilikçi fikirleriyle hayata geçirdiği birçok proje, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün mirası olan Cumhuriyet kazanımlarını ve değerlerini gelecek nesillere aktarmak açısından kalıcı eserler oldu. Bu dönem gerçekleştirilen tüm çalışmaların sektörümüz açısından çok kıymetli olduğu bir gerçek.
Yapay zekanın ahlaklısı!
Ve elbette iletişim mecralarımız. Geleneksel mecralar itibar iletişiminde halen yerini büyük ölçüde korumayı sürdürdü. Ancak yeni medyanın hızlı bir şekilde bilgiyi kamuoyuyla paylaşma konusundaki refleksi ve özel içeriklerle kişiselleştirilmiş bir alan sunması geçtiğimiz yıl iletişimcilerin odaklandığı unsur oldu.
Yine heyecan verici AI (Yapay Zeka) çalışmaları geçen yılın gündeminde yer buldu. Her gün yeni bir öğrenmeyi beraberinde getiren yapay zeka özellikle marka, ürün iletişimi alanında dikkat çekici birçok çalışmayla iletişim sektörünün önemli konuları arasındaydı.
Şimdi önümüzde tam 365 gün var. 2024 yılında geçen yıl olduğu gibi küresel ekonomik gelişmelerin ve belirsizliklerin devam edeceği endişesinin gölgesinde olacağız. Bu endişe, her ne kadar yenilikçi yatırımlara mesafeli bir duruşu beraberinde getirecek gibi görünse de iletişimde AI gibi teknolojik gelişmeler göz ardı edilmeyecek.
Diğer taraftan, bu gelişmeler iletişim çalışmalarında yapay zeka kullanımının etik ve hukuksal olarak çeşitli tartışmalar ile büyük bir ikilemi de beraberinde getiriyor. “Risk mi, fayda mı?” sorusunu sıkça soracağımız ve tartışacağımız bir yıl geçireceğimizi düşünüyorum. Yıl bitmeden Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve üye ülkeler, dünyadaki ilk “Yapay Zeka Yasası” konusunda anlaşmaya vardı ve düzenlemeler için ilk adımı attı bile. Bu noktada, etik ilkelerin sadece sektörümüzde değil tüm sektörlerde her zaman olduğundan çok daha önem kazanacağına inandığımı da ayrıca belirtmek istiyorum.
Liderlerin de “amacı” olmalı…
Tüketici kesiminin ise artık sosyal meseleler üzerine aksiyon alan, yalnızca çevresel değil sosyal sürdürülebilir politikaları da benimseyen markaların yanında bu markaların liderlerinden de aynı yaklaşımı beklediğini sizlerin de gözlemlediğini düşünüyorum. Lider iletişiminde bu senkronizasyon daha da önem kazanacak. Çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim (ESG) yaklaşımları kapsamında amaç odaklı iletişim çalışmaları sektörümüzün birincil gündem konusu olmayı sürdürecek. Tüketici taleplerinin de bu yöne evrildiği bir dünyada atılan her adımda; net, şeffaf ve hesap verebilir olmanın giderek daha da önem kazanacağını biliyoruz. Fayda odaklı çalışmalar kurumların itibarı açısından takip edilen en önemli konu başlığı olmaya devam edecek.
Gelişmeler hangi yönde olursa olsun 2024 yılında da içerik yine her mecranın zirvesinde yer alacak. Bununla birlikte, dijital iletişimin giderek öne çıktığı, yapay zeka ve olası etik tartışmaların yapıldığı ya da yapılacağı dünyamızda bilgiyi hızlı bir şekilde kamuoyuna ulaştırma konusunda en önemli mecra olan yeni medyada dezenformasyon sorununun yine en çok mücadele vereceğimiz konular arasında olacağını da biliyoruz.
“Dilimizin sınırları, dünyamızın sınırlarıdır”
Tüm bunların yanında sektörümüzün yetenek sıkıntısı da çözüm bekleyen en önemli sorunlardan biri olarak ajandamızda yerini alacak. Mevcut yeteneklerin geliştirilmesi ve aidiyet kültürünün artırılması konusunda çalışmaları önceliklendirmemiz, yeni yeteneklerin sektöre kazandırılması konusunda ise 2024 yılında önemli adımlar atmamız gerekiyor. Geçtiğimiz yıllar bize gösterdi ki tüm kurumların birleşerek yarattıkları katma değerin sonuçları da sorunları gerçek çözümlere taşıyor. Bu bilinçle sektördeki tüm paydaşları bir araya getirerek önümüze ödev olarak aldığımız her konuyu beraberce çözmenin liderliğini üstleneceğiz.
Sözlerimi, iletişimin önemini en iyi anlattığına inandığım 20. yüzyılın önde gelen düşünürlerinden Ludwig Wittgenstein’ın cümlesiyle bitirmek isterim: “Dilimizin sınırları, dünyamızın sınırlarıdır.”