Dijital bankacılıkta güçlenen bir trend: selfie!
Teknoloji tek bir saniye bile beklemeden gelişmeye ve hayatımızın daha da merkezinde konumlanmaya devam ediyor. Bundan on yıl önce, selfie ile bir banka hesabı açma fikri çoğu kişi için anlaşılmaz olurdu. Ancak “hashtag”in bile “bir şey” haline geldiği bu çağda, şirketler gelişmekte olan teknolojiyi oldukça iyi takip etti ve özçekimlerini kimlik doğrulama aracı olarak kullanmaya başladı. Kullanıcılar için oldukça kolaylık sağlayan bu uygulama elbette dijital bankacılık alanında da bir karşılık bularak dünyada yaygınlaştı. Peki bankalar neden böyle bir dijitalleşmeye ihtiyaç duydu ve bu “ihtiyacın” yolculuğu nasıl gerçekleşti?
Aslında bankaların neden böyle bir uygulamaya ihtiyaç duyduğunu rakamlarla açıklamak gayet mümkün. Deloitte, müşteri kaybetmekten kaçınmak için bankaların kusursuz ve kişiselleştirilmiş deneyimler sunması gerektiğinin altını çizen kurumlardan ve yaptığı araştırmalar da bu görüşü destekliyor. Müşterilerin yüzde 38’i, dijital bir banka seçerken en önemli faktörün kullanıcı deneyimi olduğunu belirtiyor ve yüzde 26’sı en çok değer verdikleri şeyin kolay kayıt ve oturum açma olduğunu ifade ediyor. Hali hazırda sahip olduğunuz ve potansiyel müşterilerinizin dörtte birinin bu beklentilerine karşılık vermemek haliyle kabul edilemez…
Gelelim yolculuğa… Atom Bank, müşterilerin yalnızca akıllı telefonlarını kullanarak ipotek uygulamalarını tamamlamalarına izin veren ilk İngiltere bankası. Monzo, kimlik tespiti için müşterinin pasaportunun veya ehliyetinin fotoğrafını isteyip ve bu görseli bir video özçekimiyle eşleştiriyor. Çağa meydan okumayı seven Alman bankaları N26 ve Fidor, görüntülü sohbetle kimlik doğrulama sürecini kolaylaştırdı. Royal Bank of Scotland Group üyesi NatWest, daha kolay, daha güvenli ve daha hızlı hesap açma için yapay zeka destekli kimlik doğrulama süreci başlattı . Müşterilerin yapması gereken tek şey bir selfie ve fotoğraflı bir kimlik yüklemek ve HooYu’nun gerçek zamanlı biyometrik kontrollerinin geri kalanını dört dakika gibi kısa bir sürede halletmesine izin vermek! Türkiye’de ise bu hizmeti ilk olarak hayata geçiren Akbank olmuştu. 2018 yılından bu yana dileyen Akbank müşterileri yüz tanıma teknolojisiyle Akbank Direkt’e giriş sağlayabiliyor.
Yine 2018 yılında Bank of America, 25 milyon mobil müşterisine yapay zeka odaklı sanal asistanı Erica‘yı tanıttı. Erica bir yıl içinde 50 milyondan fazla müşteri talebini karşıladı ve hayran kitlesi 7 milyon kullanıcıya ulaştı! Ancak bu bir yolculuk ve asla varış noktası yok. O günlerde BoA’nın Gelişmiş Çözümler ve Dijital Bankacılık Başkanı David Tyrie, “Yüksek teknolojili, yüksek temaslı stratejimizle tutarlı olarak, müşterilere alakalı, zamanında rehberlik sağlamak ve mali durumlarını daha kolay yönetmelerine yardımcı olmak için Erica da dahil olmak üzere sınıfının en iyisi dijital bankacılık yeteneklerimizi geliştirmeye devam edeceğiz” demişti…
Bildiğimiz bir gerçek var; bugün kendisi ve tüketicileri için uygun teknolojileri geliştirenler varlığını güçlendirerek sürdürmeye devam edecek. Ancak unutmamamız gereken bir şey varsa o da dijitalleşme söz konusu olduğunda önemli olan tek şeyin teknoloji olmadığıdır. Bir teknoloji etkileyici bir geçmişe sahip olsa bile, finans kuruluşlarının yine de entegrasyon fizibilitesini ve yerel düzenlemeleri tartması gerekiyor. İşin özü müşteriler her yeni deneyime hızla alışıyor, hemen bir yenisini talep ediyor ve çağın ötesini görüp olası beklentilere hızlı karşılık verenler kendilerini zamanın ötesine taşıyor.