Siemens’ten Türk operasına destek: 200’den fazla sanatçıya uluslararası kapı açan yarışma
Siemens Türkiye’nin 26 yıllık geleneği haline gelen Siemens Türkiye Opera Yarışması, Türkiye’de opera sanatına destek sağlayan en önemli platformlardan biri olarak dikkat çekiyor. Siemens Türkiye İletişim ve Kamu İlişkileri Direktörü Özlem Özkaya, yarışmanın hem Türk opera sanatına katkılarını hem de genç sanatçılar için sunduğu kariyer fırsatlarını Marketing Türkiye için detaylarıyla anlatıyor…
Siemens Türkiye Opera Yarışması’nın amacı nedir ve bu yarışma Türk opera sanatına nasıl katkı sağlamayı hedefliyor?
Global merkezimiz Siemens AG’nin 1987 yılında şirketimizin sanat ve kültür projeleri için yaratıcı bir platform sağlamak amacıyla, şu anda ismi “Siemens Arts Program” olan “Siemens Kulturprogramm”ı kurmasının ardından biz de Türkiye’de ilk kez 1993 yılında “Siemens Sanat Ödülleri” adıyla resim, müzik, heykel ve kısa metraj film dallarında ödüller vermeye başladık. 1998’de ise sadece operaya odaklanıp Türkiye’de bir ilke imza atarak ulusal bir opera yarışması düzenlendik. O günden bu yana da yarışmamızı ülkemizde desteklenmeye çok fazla ihtiyacı olan opera alanında yürütüyoruz.
Bugüne kadar 200’den fazla genç sanatçımızın dünya sahnelerinde yer bulmasına ve eğitim almasına aracılık ederek, Türkiye’nin sesini sanatın gücüyle dünyaya duyurduk. Bu değerli yarışma ile hem ülkemizin kültür-sanat alanında dünyada adından söz ettirmesini hem de çok daha fazla gencimizin sanat kariyerlerindeki keşif yolculuklarına katkı sağlamayı hedefliyoruz.
Yarışmanın jüri üyeleri arasında yer alan isimler ve görev aldıkları kurumlar hakkında ne gibi bilgiler verilebilir?
Yarışmamızın jüri başkanı Siemens Arts Program Direktörü Prof. Dr. Stephan Frucht olmakla birlikte jüri üyelerimizin her biri her yıl yeniden değerlendiriliyor. Genç yeteneklerimizin uluslararası opera alanında kariyer yolunun açılması en büyük önceliklerimizden, bu nedenle jürimizde mutlaka uluslararası arenadaki önemli isimlere yer veriyoruz. Buna ek olarak yarışmacılarımızın ülkemizdeki opera alanında da bir yer edinmeleri, meslek olarak yeteneklerini icra edebilmeleri de çok değerli. Bu anlamda 2024 yılı Kasım ayında gerçekleştirdiğimiz son yarışmamızda İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürü Caner Akgün de jürimize katıldı. Bu sene jürimizdeki diğer isimler; 1998 Siemens Türkiye Opera Yarışması birincisi, Opera Sanatçısı Burak Bilgili, Komische Opera Berlin’den Eva Pons, Dutch National Opera Studio Sanat Direktörü Rosemary Joshua ve Andante Klasik Müzik Dergisi Genel Yayın Yönetmeni, Klasik Müzik Araştırmacısı ve Bariton Ses Sanatçısı Serhan Bali idi.
Yarışmaya katılan genç sanatçılara hangi kariyer fırsatları sunuluyor? Genç sanatçılar için bu yarışmanın kariyer açısından önemi nedir?
Yarışmada dereceye giren genç sanatçılarımız dünyanın en prestijli müzik okullarında eğitim alma fırsatına sahip oluyor; ünlü opera sanatçılarıyla çalışma ve dünya çapında Türkiye’yi temsil etme şansı yakalıyorlar. Siemens Türkiye Opera Yarışması, aynı zamanda yerel klasik müzik ekosisteminde de çok önemli bir rol oynuyor, genç yeteneklere hem ufuklarını genişletme hem de başarılı bir uluslararası kariyere olabilecek en iyi başlangıcı yapma fırsatı sunuyor.
Örneğin bu yılki yarışmamızın kazananları dünyaca ünlü Komische Oper Berlin ve Dutch National Opera’da odisyonlar; İstanbul Devlet Opera ve Balesi sezonunda roller kazandılar.
Siemens Türkiye’nin sanata verdiği destek ve bu tür yarışmaların şirketin kurumsal sosyal sorumluluk projeleriyle ilişkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Şirketimizin sürdürülebilirlik odağının önemli örneklerinden biri olan Siemens Türkiye Opera Yarışması, bu yıl 26. yılını geride bıraktı.
Topluma karşı sorumlu marka misyonumuzla ele aldığımız kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarımızın odağında, eğitim ve kadın ile birlikte ülkemizin kültürel hayatına katkı da önemli başlıklardan birini teşkil ediyor. Sanatı desteklemenin aynı zamanda toplumumuza ve kültürümüze, gençlerin yetişmesine katkıda bulunma amacından hareketle gücünü ve önemini biliyor, bu nedenle 26 yıldır kesintisiz olarak bu alanı destekliyoruz.
Ülkemizde opera sanatına olan ilginin artması bizi son derece mutlu ederken, gençlerimizin sanat kariyerlerindeki keşif yolculuklarına destek olmanın gururunu yaşıyoruz. Siemens Türkiye olarak, sanata ve genç yeteneklere olan desteğimizi ilk günkü heyecanımızla sürdürmeye, toplumsal kalkınmanın ekonomik ve çevresel boyutlarının yanı sıra kültürel boyutunu da güçlendirmeye kararlıyız.
Siemens Türkiye Opera Yarışması, dijital teknolojilerin sanata entegrasyonunu nasıl gerçekleştirmiştir?
Teknoloji sözcüğü sanat ve zanaat anlamına gelen Yunanca “techne” kelimesi ile kelime ve konuşma anlamına gelen “logos” kelimelerinden oluşuyor. Bu etimoloji, teknolojinin yalnızca bilimsel ilerlemeyi değil, aynı zamanda yaratıcılığı ve insan yeteneklerini harmanlama gücünü de temsil ettiğini ortaya koyuyor. Biz de öncü bir teknoloji şirketi olarak, farklı alanlardaki yeteneklerin ve yaratıcılığın her zaman desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. Sanata, sanatçıya ve gençlerimize desteğimizi ilk günkü heyecanımızla sürdürürken dijitalizasyon ve teknolojiyi sanata da entegre ediyoruz.
Bu bağlamda yarışmamızı 2022 yılında hibrit ortama taşıyarak Türkiye’nin ilk hibrit opera yarışmasını gerçekleştirdik. Yarışmamız bu yıl da 3. kez aynı yöntem ile sanatın günümüz teknolojisinin imkanlarıyla hibrit olarak yapıldı. Başvuru ve ön eleme bölümlerinin çevrimiçi, yarı final ve finallerin yüz yüze yapıldığı bu yöntemle başvuru sayılarında son 3 senedir üst üste rekorlar kırılıyor. Bu yöntem, İstanbul dışındaki sanata gönül vermiş genç yeteneklerimizin başvuruları konusunda ciddi artış sağladı. Ülkemizde opera sanatına olan ilginin artması bizi son derece mutlu ediyor.