“Siyasi iletişim(sizlik)” yarışında partiler nerede?
Politik tavrı ne olursa olsun seçmeninden siyasetçisine kimsenin dilinden düşmüyor “tarihin en kritik seçimi…” Yalnızca sayılı günler kalan bu tarihi seçime tüm ittifaklar ve siyasi partiler var gücüyle hazırlandı ve iletişimin dozunu günden güne artırdı… Peki siyaset en temelinde bir ikna sanatıysa, hangi partinin iletişim çalışmaları bu sanatı daha iyi sergiliyor? Seçmenin siyasilerden en çok duymak istediği mesajlar neler? Seçim iletişiminde en güçlü mecra hangisi? Hepsi ve daha fazlasının yanıtları Marketing Türkiye adına Kuantum Araştırma’nın gerçekleştirdiği “Seçim Kampanyaları Araştırması”nda…
Türkiye’nin ikinci yüzyılını şekillendirecek seçime yalnızca sayılı günler kaldı. Billboardlardan televizyona, sosyal medyadan radyolara dek her yerde karşımıza çıkan siyasi iletişim çalışmalarının seçim gününe dek hız kesmeden devam edeceğindense şüphe yok… Kuantum Araştırma’nın Marketing Türkiye adına gerçekleştirdiği kapsamlı “Seçim Kampanyaları Araştırması” ise birbirinden çarpıcı verileri önümüze koyuyor…
Sonda söylenecek olanı baştan söyleyelim: Seçimi kim kazanırsa kazansın “siyasi iletişim”in bir kazananı yok… Zira “neuro marketing”e dayalı araştırma verileri gösteriyor ki hiçbir partinin reklam kampanyası hafızada kalma ve anlaşılır olma konusunda sıradan bir marka iletişiminin yakınından dahi geçemiyor… İşin özü siyasi mesajların pek çoğu seçmen kitlesine ulaşma yolunda göz ve zihin arasında kaybolurken geriye de koca bir “siyasi iletişimsizlik” kalıyor…
Katılımcılar tarafından en çok beğeniyi alan iletişim çalışmasının altında CHP imzası bulunurken, onun en yakın takipçisi ise TİP oluyor. Tam da bu noktada TİP’in iletişim çalışmalarıyla en büyük fark yaratan parti olduğunun altını çiziyor araştırma verileri. Öyle ki TİP’in seçim kampanyasını beğendiğini ifade eden katılımcıların yüzde 24,4’ü AK Parti, yüzde 48’i ise CHP seçmeni olduğunu söylüyor…
Bir dipnot da kadın seçmenlerden geliyor araştırmada… Erkek seçmenler ideolojik olarak uzak oldukları siyasi partilerin seçim kampanyalarına ilişkin olarak nispeten pozitif ifadelerde bulunsalar da bu oran kadın seçmenlerde yalnızca yüzde 3,6 ile sınırlı kalıyor… Öyleyse gelin araştırmanın detayları ışığında siyasi partilerin iletişim karnelerine daha yakından bakalım…
Her 10 kişiden 3’ü seçim kampanyalarını görmedi!
Saha süreci 17-18 Nisan tarihinde gerçekleştirilen “Seçim Kampanyaları Araştırması”nda açıkça görülüyor ki seçime bir aydan daha az bir süre kala siyasi partilerin henüz seçim kampanyalarını ulaştıramadığı yüzde 29,9’luk bir kesim bulunuyor… Tüm siyasetçilerin tek bir oyun dahi önemine vurgu yaptığı bu dönemde her 10 kişiden 3’üne ulaşılamamış olması başlı başına bir siyasi iletişimsizlik krizi olarak adlandırılabilir…
Ekonomik refah ve adalet istiyoruz
Onlarca yıla yayılan “Memleket olarak birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde…” klişesinin seçmende öncelikli bir karşılığı olmadığı araştırma verilerine yansıyor. Zira her 4 katılımcıdan 3’ü “ekonomik refah”ın 10 katılımcıdan 7’si ise “adalet” kavramının seçim kampanyalarında etkili olacağını düşünüyor…
Katılımcılara seçim kampanyası için etkili buldukları mecralar sorulduğundaysa televizyon yine liderliği kaptırmazken onu internet ve sosyal medya platformları takip ediyor. Açıkhava kampanyaları, radyo ve gazetede yürütülen seçim kampanyalarının toplam etki alanı ise televizyondan düşük kalıyor…
Erişim gücü televizyonda…
Katılımcıların yüzde 73,9’la seçim kampanyalarına en çok rastladıkları iki parti AK Parti ve CHP olurken onların en yakın takipçisi yüzde 41,7 ile İYİ Parti oluyor. MHP her 5 kişiden birine seçim kampanyasını ulaştırmayı başarırken onu yüzde 12,2 ile TİP ve yüzde 8,7 ile Yeşil Sol Parti (HDP) takip ediyor. Kitlelere erişim gücü en yüksek mecra olarak yüzde 83,5’le televizyon açık ara liderliği elinde bulundururken internet yüzde 53,9’la ikinci mecra olarak araştırma verilerine yansıyor.
Açıkhava kampanyaları aracılığıyla seçmen kitlesine ulaşım oranı yüzde 46,1 olurken bu oran sosyal medya platformları söz konusu olduğunda yüzde 35,7’ye düşüyor. En eski kitle iletişim araçları olan gazete (yüzde 23,5) ve radyo (yüzde 18,3) ise listenin sonunda kendine yer buluyor…
Her 10 kişiden 4’ü oyunu kampanyalara bakıp veriyor
Katılımcıların yüzde 37,8’i seçim dönemi kampanyalarının siyasi görüşlerini etkilediğini belirtiyor. Bu oran istatistiki olarak anlamlı bir şekilde erkeklerde yüzde 50,2’ye çıkarken, kadınlarda yüzde 22,6’ya düşüyor… Seçim kampanyalarından etkilendiklerini ifade eden katılımcılara oy tercihleri sorulduğunda ise yüzde 41’inin CHP’ye, yüzde 31,1’inin AK Parti’ye, yüzde 13,1’inin MHP’ye ve yüzde 9,8’inin Yeşil Sol Parti’ye oy vereceği araştırma verilerine yansıyor…
Karşı mahallenin kampanyaları beğeniliyor mu?
Türkiye’nin ne denli kutuplaşmış olduğu sokaktan sosyal medyaya dek hayatın her alanına yansıyor. Söz konusu politik olarak “karşı mahallenin” seçim kampanyaları olduğundaysa toplumun tahmin edildiği kadar kendini kapatmamış olduğu görülüyor.
Zira her 10 katılımcıdan 4’ü politik olarak kendisine yakın olmayan görüşteki partinin kampanyasını da beğenebileceğini söylüyor. Bu beğeniyi en çok etkileyen unsur ise yüzde 32,4 ile sunduğu vaatler, projeler ve fikirler olarak kaydediliyor.
Verileri cinsiyet kırılımında mercek altına aldığımızdaysa çarpıcı bir gerçeklik çıkıyor karşımıza.
Öyle ki, erkek seçmenler farklı bir görüşü beğenmede daha esnek davranırken (yüzde 70,1), kadın seçmenlerde bu oran istatistiki olarak anlamlı bir şekilde yüzde 3,6’ya düşüyor. Beğenilen unsurlarda da cinsiyet kırılımında radikal farklılıklar dikkat çekiyor.
“Ekonomi ile ilgili söylemler” erkek seçmenlerde yüzde 20,1 karşılık bulurken, kadın seçmenlerde yüzde 6,5 olarak sonuçlara yansıyor. Adalet ve eşitlik söylemleri ise kadın seçmenlerde erkek seçmenlere kıyasla yaklaşık iki kat beğeniyle karşılanıyor…
“Ünlü” adaylar seçmeni nasıl etkiliyor?
Bu seçim süresince ilk kez bir siyasi partiden aday olan ünlü isimler de oldukça gündemdeydi… Katılımcıların yüzde 53,7’si bu duruma sıcak bakmadığını söylese de yüzde 46,3’ü olumlu karşılıyor. Özellikle 18-25 ve 46-55 yaş gruplarında pozitif değerlendirme oranı daha yüksek (yüzde 60).
Adaylığı en çok heyecanlandıran ünlülerin başında TİP’in Muğla 1. sıra adayı, oyuncu Mehmet Aslantuğ yüzde 39,7 ile ilk sıraya yerleşirken onu İYİ Parti’nin Hatay 2. sıra adayı milli futbolcu Gökhan Zan (yüzde 10,3) ve TİP’in İzmir 2. bölgeden adayı gazeteci İrfan Değirmenci (yüzde 9,3) takip ediyor.
“Sevdiğiniz bir ünlünün politik düşünce olarak size uzak olan bir siyasi partiden millet vekili adayı olması oyunuzu değiştirir mi?” sorusu yöneltildiğinde her 10 kişiden 3’ü evet yanıtını veriyor. Yüzde 30,5 olan değiştirme yaklaşımı kadınlarda yüzde 18,6’ya düşerken erkeklerde yüzde 40,2’ye çıkıyor. Verilere göre kadın seçmenlerin erkek seçmenlere nazaran kararlarında daha net olduğunu söylemek mümkün…
“Neuro analiz”in kazananı TİP!
“Seçim Kampanyaları Araştırması”nın final bölümünde ise kampanyaların neuro analizleri yer alıyor… TİP dışındaki tüm partilere bulundukları ittifak toplamı kadar kampanya beğenisi gelirken, TİP’in seçim kampanyasının her iki ittifak tarafından da beğeni almayı başardığı rapora yansıyor…
Reklamlar neuro marketing yöntemiyle değerlendirildiğinde, Cognitive Demand* (bilişsel talep) skoru en fazla yüzde 15 seviyesinde olması gerekirken, değerlendirilen seçim kampanyalarının bu seviyeden hayli uzak olduğu gözlemleniyor. Focus skoru** ise videonun anlaşılırlık seviyesini gösterirken en az yüzde 80 seviyesinde olması bekleniyor. Ancak seçim kampanyalarının analizinde bu skorun da oldukça düşük olduğu görülüyor. Bu sonuçlar bize siyasi iletişim çalışmalarının bilimsel teknikler baz alınmadan hazırlandığını açıkça gösteriyor.
(*) Cognitive Demand (Bilişsel talep) değeri videonun ne derece karmaşık olduğunu ve beynin ne kadar efor harcadığını gösterir. Bu değer ne kadar düşük olursa video o derece az karmaşıktır.
(**) Focus değeri videonun ne kadar anlaşılır olduğunu gösterir. Bu değer ne kadar yüksek olursa video o kadar anlaşılır demektir.
“Sana söz yine baharlar gelecek” ve “Karşıyım” beğenildi
Katılımcılara en beğendikleri seçim kampanyası sorulduğunda CHP pozitif değerler toplamında 59,8’lik puanla zirveye yerleşirken TİP 49,4’le ikinci sırada karşımıza çıkıyor… Katılımcıların oy verecekleri partileri reklam beğenisi tablosuna eklediğimizde ise ortaya dikkate değer sonuçlar çıkıyor…
Kampanyayı beğenmek ayrı oy vermek ayrı!
✓ CHP ve AK Parti kampanyalarınıbeğenenlerin yarısı, reklamını beğendikleri partiye oy vereceklerini belirtiyor.
✓ CHP kampanyasını beğenenlerin yüzde 16,1’i AK Parti’ye,
✓ TİP kampanyasını beğenenlerin yüzde 24,4’ü AK Parti’ye, yüzde 48,7’si CHP’ye,
✓ AK Parti kampanyasını beğenenlerin yüzde 17,1’i MHP’ye, yüzde 10’u YSP’ye,
✓ İYİ Parti kampanyasını beğenenlerin yüzde 46,4’ü CHP’ye, yüzde 18,2’si AK Parti’ye,
✓ Memleket Partisi kampanyasını beğenenlerin yüzde 36,6’sı CHP’ye, yüzde 32,9’u AK Parti’ye
✓ YSP kampanyasını beğenenlerinse yüzde 45,9’u CHP’ye, yüzde 21,4’ü AK Parti’ye oy vereceklerini belirtiyor…
Eski beyni tavlayan kazanır
Her kampanyanın başlangıcında eski beynimiz tamamen uyanık ve savunmada olup yeni şeyleri tarıyor. Bu moddayken en yüksek dikkat seviyesiyle içeriğin yüzde 70 ile yüzde 100’ü arasında bir miktarın zihinde tutulduğunu söylemek mümkün. Reklam devam ettikçe eski beyin, can alıcı bir şey olmadığını fark edip “yavaş çalışma moduna” geçer. Bu noktada dikkatimiz ve zihinde tutma özelliğimiz yüzde 20 seviyesine iner. Aynı durum bitiş için de geçerli. Neuro marketing yöntemiyle incelendiğinde TİP’in seçim kampanyasının oy kitlesi haricinde de beğenilmesinin bir nedeni de kampanyanın bilimsel olarak eski beyne hitap etmesi olarak rapora yansıyor…
Araştırmanın metodolojisi
Marketing Türkiye adına Kuantum Araştırma‘nın 17 – 18 Nisan 2023 tarihlerinde Kantitatif Veri Toplama Tekniği CAWI (Bilgisayar Destekli WEB Anketi) yöntemiyle gerçekleştirdiği “Seçim Kampanyaları Araştırması”na İstanbul, Ankara ve İzmir’de ikamet eden 492 seçmen katıldı.