Sosyal medyada ses devrimi: Clubhouse
Ses temelli yeni sosyal ağ platformu Clubhouse, bu zamana kadar kullanmaya alıştığımız sosyal medya platformlarından biraz farklı. Yazılı veya görüntülü iletişim kurmak mümkün değil fakat kişiler istediği yerden konuşarak hikayeler anlatabilir, arkadaşlar edinebilir veya ilgi alanlarına dair sohbet odalarına katılabilir. Uygulama şuan sadece Ios kullanıcıları için aktif fakat davetiyesi olmayan da giremiyor. Belki de uygulamanın en büyük gizemi bu…
Aslında uygulamanın Twitter’ı andırdığını söylemek yanlış olmaz. Yalnız şöyle büyük bir fark var, Twitter yazı formatını desteklerken Clubhouse sadece ses formatını destekliyor. Son dönemde podcast’lere artan ilgi, YouTube sesli reklamlarla birlikte “ses temelli ürünleri” zirveye taşıdı. Hatta Facebook ve Twitter’ın da bu alana yatırım yapmak istediği biliniyor.
Her Iphone’u olan katılamıyor
Uygulama şuan için sadece Ios kullanıcılarını destekliyor fakat davetiyesi olmayan da giremiyor. Belki de uygulamanın en büyük gizemi bu.
İki ana fonksiyon var konuşma ve dinleme. Dilerseniz konuşmalara dahil olarak dinleyebileceğiniz gibi kendi konuşmalarınızı da başlatabilirsiniz.
3 ana konuşma bölümü var ki girişim buna (Start a Room) oda oluşturma diyor. Herkesin katılımına açık Open Room, sadece takip ettiklerinizle iletişim kurabileceğiniz Social Room ve dışarıdan kimsenin katılamayacağı Closed Room seçenekleri ile konuşmaları açabiliyorsunuz.
Sağ üstte yer alan konu belirle alanı ile de eğer Closed Room harici seçenekleri seçtiyseniz konu başlığını diğer kişilere göstererek katılımları konusunda bilgi sahibi olmalarını sağlayabiliyorsunuz.
Ses temelli sosyal ağda konuşma başlatmadan da vakit geçirmek mümkün. Dilerseniz istediğiniz bir konuşmaya dahil olabilirsiniz. Takip ettiğiniz kişilerin etkinlikleri önünüze düşüyor ama bundan ötesi farklı kulüpleri veya grupları da arayarak onlara dahil olmanız da mümkün. Gelecek etkinlikler için kendinize takvim atayabileceğiniz gibi takip ettiğiniz kişiler konuşmaya başladığında gelen bildirimle konuya girmeniz de mümkün. Siz konuşmacı olmak için el kaldırmadığınız sürece sadece dinleyen pozisyonunda kaldığınızı da belirteyim.
Ülkemizde bu hafta yaşanan hızlı katılımla iOS kullanıcısı olan teknoloji tutkunları yerini almaya başladı. Bunun haricinde ise girişimin yatırımcıları arasında a16z’in kurucu ortakları Marc Andreessen ve Ben Horowitz ile melek yatırımcı Ashton Kutcher gibi ünlü isimlere rastlamak mümkün. Rastlamak derken Twitter’dakinden daha fazlası, bir tweet atmanın ötesinde kişiyi dinlemek ve moderasyona bağlı soru sormak da mümkün.
İçerik havuzu
İçeride bilgi dolu, fikir geliştirebilecek içerikler olduğu kadar, girişimin kendini tanıttığı metinde olduğu gibi diğer alanlarda da içerikler var. Podcast gibi kalıcı değil, konuştuklarınız söz olup uçuyor. Bunun haricinde bir sosyal ağın temel dinamiği olan içeride insanların birbirini bulması ve etkileşimi için her şey mevcut.
Birlikte uyumadan, birlikte kahvaltı yapmaya, birlikte pomodoro usülü çalışmaya aslında pandemi dönemiyle daha da artan yalnızlığa karşı bir ses. Pandemi sonrasında da kalıcı olacağı kesin, çünkü Z jenerasyonunun en büyük problemlerinden biri olarak yalnızlık gösteriliyor.
Clubhouse’ta Serbay ile bir oturumda konuşurken bahsetti: YouTube’da canlı yayında çalışanlar ve uyuyanlar var diye. Clubhouse’un bu yöndeki en önemli tarafı rahatlığından kaynaklanıyor. Kamera açma gibi bir fonksiyonunun olmayışı aslında giriş engelini oldukça düşürüyor.
Uygulamanın farklılaştığı nokta ses temelli olması. En iyi özelliği de sesteki gürültüyü temizlemesi. İçeriği ve içeriğe dair teknolojiyi söyledikten sonra şuna da değinmek lazım: Clubhouse’un yatırımcılarından Marc Andreessen’in herkesin bildiği “Software is eating the world” cümlesi Clubhouse’ta “Community is eating the world“ oluyor. Uygulamanın yapım aşamasında gösterilen emek şüphesiz ki ortada ama kopyalanmaya çok da müsait bir uygulama. Lakin aynı topluluğu başka yerde buluşturmak hiç kolay değil.
Kaynak: Webrazzi