Sosyal ticarette geleceğin üç mega trendi
Pandeminin iki yıl önce harekete geçirdiği dijital davranışlarımızdaki değişim, 2021 yılında da büyük bir hızla devam etti. Ancak iş dünyası söz konusu olduğunda, değişmeyen bir şeyin olduğunu gördük. İnsanlar, şirketler ve markalarla insani, kişisel ve pürüzsüz bir şekilde etkileşim kurmak istiyor. 2022 yılına yaklaştığımız bu günlerde, Meta Küresel Pazarlardan Sorumlu Başkan Yardımcısı Nicola Mendelsohn’ın da dediği gibi sosyal medyada iş yapma şeklimizin anahtarı niteliğinde olan şu üç sosyal ticaret trendini ele almak istiyorum: İçerik üreticileri ile iş birliği, kapsamlı ticaret ve metaverse için hazırlık.
Sosyal ticaret trendleri
1) İçerik üreticileri ile iş birliği
Görsel sanatçılardan komedyenlere, oyunculardan şeflere, müzisyenlerden gazetecilere uzanan içerik üreticileri, internet mecrasında bulunan ve yaşam tarzları internet kültürü olan insanlar. Onları profesyonel internet yapımcıları olarak da düşünebiliriz. İçerik üreticileri, genellikle dünyanın geri kalanıyla paylaşacak özgün içerikleri olan sıradan insanlar. Bununla birlikte, pandemi döneminde evde sıkışıp kaldıkları için onların üretimleri de zirveye ulaştı. The Influencer Marketing Factory tarafından yapılan İçerik Üreticileri Ekonomisi anketine göre, şu anda dünya çapında tahmini olarak 50 milyonun üzerinde içerik üreticisi var ve bu içerik üreticileri, güncel olarak 100 milyar doların üzerinde olduğu tahmin edilen ve her geçen gün gelişen içerik üreticisi ekonomisini inşa ettiler. Ayda 10.000 dolardan fazla kazanan içerik üreticilerinin sayısı, 2020’de 2019’a göre yüzde 88 gibi büyük bir artış gösterdi.
İçerik üreticileri, kendi hedef kitleleriyle sosyal platformların ana dilinde konuşabildikleri için işletmeler için oldukça önemli bir yere sahip. Çünkü ister yeni bir yemek tarifi hazırlasınlar ister bir moda kampanyasını duyursunlar, hangi platformda hangi reklam öğesinin en iyi yankıyı uyandıracağını biliyorlar. Kendi topluluklarını oluşturmanın yanı sıra, markalarla çeşitli kampanyalar için iş birliği yaparak paha biçilmez ilişkiler kurabiliyorlar. Bazı içerik üreticileri kendi başlarına bir marka haline gelebiliyor ve etkileşim düzeylerini artırarak güçlü satış kanalları oluşturabiliyorlar. Kendimden örnek vermem gerekirse, son dönemde aldığım hediyelerin birçoğunu seçerken Instagram veya Facebook’ta takip ettiğim içerik üreticilerinden ilham aldım. Hatta sizin de bu şekilde ilham aldığınızı düşünüyorum. Alışveriş yapanların yaklaşık üçte ikisinin artık alışveriş stratejilerinin bir parçası olarak sosyal medyayı kullandığı tahmin ediliyor ve 18-34 yaşındakilerin %63’ü, bir influencer’ın bir marka hakkında söylediklerine, markanın reklamlarında kendisi hakkında söylediklerinden daha çok güveniyor.
Video, içerik üreticileri için bir başka önemli ortam olarak karşımıza çıkıyor. Artık Facebook’ta geçirilen tüm zamanın neredeyse yarısını videolar oluşturuyor. Ayrıca Reels, Instagram’daki etkileşim artışına şimdiden en büyük katkıyı yapan özellik olarak öne çıkıyor. Nicola Mendelsohn’ın da vurguladığı gibi, Meta olarak, insanların platformlarımızda harika video içerikleri üretmelerini, keşfetmelerini ve izlemelerini kolaylaştırıp Reels’ı platform deneyiminin merkezi bir parçası haline getiriyoruz. İşletmeler artık Messenger’daki reklamlar, yayın içi reklamlar ve Hızlı Deneyimler dahil olmak üzere Meta üzerinden insanlarla iletişim kurmanın birçok fırsatını elde edebiliyor. Ürün etiketleri, müşterilerin doğrudan video üzerinden ürün satın almalarına olanak tanırken AR (Artırılmış Gerçeklik), sürükleyici bir alışveriş deneyimi oluşturmalarına yardımcı oluyor. Burada içerik üreticileri ekonomisinin, 2022 senesinde de büyüyeceğini belirtmek isterim. Bu doğrultuda, içerik üreticilerin nasıl çalıştığı, kullandıkları araçlar, kullandıkları görsel dil ve nasıl işbirliği yapılabileceğini anlamak işletmeler için çok önemli olacak.
2) Kapsamlı ticaret
Sosyal platformlarımızda yapılan ticaretin yeni bir şey olmadığını biliyoruz. Ancak COVID-19 hem çevrimiçi alışverişi hızlandırdı hem de buna karşı tutumumuzu değiştirdi. Eskiden faydacı bir zihniyetimiz vardı. Belirli bir şeyi arar ve sonra satın alırdık. Şimdiyse ilham almak ve çevrimiçi olduğumuzda satın alacak yeni şeyler keşfetmek istiyoruz.
Meta olarak, bir ürünün onu keşfettiğiniz andan kapınıza gelene kadar geçirdiği yolculuktan daha fazla şey öğrenerek platformlarımızda kişiselleştirilmiş ve pürüzsüz bir müşteri yolculuğu yaratmayı hedefliyoruz. Kapsamlı ve uçtan uca bir deneyimden bahsediyorum. COVID-19 yüzünden, fiziksel mağazalar kapandığında, Meta uygulama ailesi içerisinde işletmelerin dijital vitrini olan Mağazalar sekmesini kullanıma sunduk. Mağazalar, işletmelerin sanal bir mağaza kurup çevrimiçi satış yapmasını kolaylaştırıyor ve insanların zaten vakit geçirdikleri yerlerde sevecekleri yeni markaları ve ürünleri keşfetmelerine yardımcı oluyor. Şu anda platformlarımızda aylık 1,2 milyondan fazla aktif Mağaza ve aylık 300 milyondan fazla Mağaza ziyaretçisi var. Instagram ve Facebook’ta yeni bir alışveriş noktası olan Mağaza sekmesinin kullanıma sunulmasıyla birlikte, insanlar sevdikleri işletmelere ait ürünleri kolayca bulabiliyor ve yeni ürünleri tek bir yerde keşfedebiliyor. Mağazalar sekmesi kullanıcılara tek noktadan alışveriş imkânı sunuyor.
İşletmeler sorunsuz ve kişiselleştirilmiş alışveriş deneyimleri sunmak istiyor ve biz de Facebook’taki Haber Akışınız kadar kişiselleştirilmiş bir alışveriş deneyimi sağlamak istiyoruz. Bu nedenle, insanların alışveriş tercihlerine göre benzersiz reklam deneyimleri sunan Mağazalar reklam çözümlerini kullanıma sunduk. Örneğin, işletmelerin, bir Mağazadan veya bir web sitesinden ilgi çekebilecek seçili ürünleri insanların karşılarına çıkarma becerilerini test ediyoruz. Bunu insanların alışveriş davranışlarına dayalı olarak alışveriş yapma olasılıklarının en yüksek olduğu yerlerde gerçekleştiriyoruz. Bu özellik, işletmelerin müşterileri keşif aşamasından satın alma aşamasına taşımasına yardımcı olan, ürün etiketlerine sahip reklamlar gibi işletmelere yönelik mevcut araçları temel alıyor.
Ayrıca sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik gibi kapsayıcı teknolojilerin yarının alışveriş deneyimlerinin temeli haline geldiğini gözlemliyoruz. Ürünleri satın almadan önce deneyebilmek, e-ticarette gerçekleşmesi zor bir durum. İster bedeninize uymayan bir gömlek, ister oturma odanız için çok küçük bir lamba olsun, bir şeyi düzgün görememek ve deneyememek sinir bozucu olabiliyor. Artırılmış gerçeklik deneyimleri, insanların artık ürünleri sanal olarak kendi evlerinin rahatlığında denemelerine yardımcı oluyor. Fiziksel mağazalar yeniden açıldığında bile çevrimiçi alışveriş yapanların üçte ikisi alışverişlerini bu şekilde yapmak istediklerini söylüyor.
AR ve VR gibi geleceğe dönük teknolojiler, alıcıların ve satıcıların farklı bir şekilde bağlantı kurmaları için yeni fırsatların kapısını açacak. İnsanların ürünlerini ve markalarını gerçek bir mağazada olduğu gibi kapsamlı bir şekilde deneyimlemelerine imkan tanıyan Facebook veya Instagram Mağazalarını metaverse’te sanal bir alana dönüştüren işletmeleri hayal edin. Bununla birlikte, kısa vadede, insanların metaverse’ü deneyimlemelerinin birincil yolu 2D uygulamalar olacak. Bu nedenle, Nicola Mendelsohn’ın da belirttiği gibi markaların bugün Facebook, Instagram, Whatsapp veya Messenger’da yeni ticaret kanalları oluşturmaya odaklanmaya devam etmeleri çok önemli. Çünkü bunlar gelecekte işletmelerini büyütmeye yardımcı olacak temel unsurlar olacak.
3) Metaverse için hazırlık
Metaverse’ün, yani dışarıdan bakmak yerine içinde bulunduğunuz bir internet deneyiminin, işletmeler için etkisi ne olacak? Kısaca cevap vermem gerekirse çok büyük bir etkiden bahsedebiliriz. Bana göre metaverse, internetin yaratılmasından bu yana en önemli ticari fırsatları sunuyor. Metaverse sadece arkadaşlarınızla vakit geçirebileceğiniz bir alan olmakla kalmayıp aynı zamanda birlikte çalışabileceğiniz, üretebileceğiniz, alışveriş yapabileceğiniz ve daha fazlasını gerçekleştirebileceğiniz bir yer olacak.
Metaverse’e güç sağlayacak teknolojilerden bazıları zaten hayatımızda. Örneğin ilk akıllı gözlüğümüz Ray-Ban Stories ve sanal gerçeklikte diğer insanlarla çalışmanıza olanak tanıyan ürünümüz Workrooms. Workrooms’da birisi sizin sol tarafınızda konuşuyorsa, başınızı ona doğru çevirdiğinizde o kişiyi daha net duyabileceksiniz. Metaverse’ün bu erken dönem çıktılarıyla deneyler yapmak, işletmelerin metaverse’ün bundan beş veya on yıl sonraki gelişine hazırlanmaları için harika bir yol olduğuna inanıyorum. Ülkemiz de bu anlamda dijital dönüşümün önemini kavramış durumda ve bu doğrultuda birçok girişim ve çaba olduğunu gözlemliyoruz. Örneğin, bir gıda markası yaptığı iş birliğiyle çevrimiçi bir oyunun evreninde yerini alarak fiziksel dünyadaki menüleriyle oyunculara oyun içi destek vermişti. Türkiye’de ev dekorasyonunda artırılmış gerçekliği kullanan şirketler de görüyoruz. Refik Anadol, Tarık Tolunay gibi sanatçıların da NFT ile metaverse’de yer almaya başladığını görüyoruz. Metaverse’ün gelişimiyle gelecekte daha da kompleks ve hayatımızın içinde projeler göreceğimizi söylemek mümkün.
İşletmeler için uzun vadede ortaya çıkacak olan yaratıcı olanaklar inanılmaz derecede heyecan verici. Bir marka, yeni bir fiziksel seriyi tanıtmak için sınırlı sayıda dijital ürünler tasarlayabilir ve hayranlarının metaverse’de markaya olan sevgilerini göstermelerine olanak tanıyabilir. Boyacılar veya tesisatçılar gibi hizmet odaklı işletmeler, müşteri desteği için WhatsApp görüntülü aramalarını kullanarak metaverse üzerinden ev danışmanlığı yapabilir. Bir kuruluş, metaverse’te bir içerik üreticisiyle iş birliği yapabilir ve markasıyla etkileşimi derinleştirmek için orada canlı bir etkinliğe ev sahipliği yapabilir. Platformlarımızın yaratıcı potansiyelini gerçekten benimseyen ve onları en iyi anlayan içerik üreticilerle çalışmayı öğrenen işletmeler, bugün yalnızca müşterilerinin deneyimini geliştirmekle kalmayacak, ayrıca geleceğin metaverse deneyimleri için kendilerini ön sıralara koyacaklar. Geçen yıldan hepimizin öğrendiği şey, teknolojinin sabit durmadığı. İş liderleri olarak, gelecek yıl ve sonrasında buna ayak uydurmak bizim elimizde…