Suyun koruyucuları…
Daha iyi bir dünya hayali, bugün sahip olduklarımızı korumadığımızda yalnızca bir hayal olarak kalmaya mahkûm. Sahip olduklarımızı korumak içinse bireyler, devletler ve sivil toplum kuruluşları kadar markaların da elini taşın altına koymasını beklediğimiz bir dönemden geçiyoruz. Öyle ki bu konuda sorumluluk alan markalar hem farkındalık yaratıyor hem de ortak bir hayalle tüketicisiyle arasındaki bağı güçlendiriyor… Korunması gereken alanların başında ise kaynakları hızla tükenen “su” geliyor… Dünya bugünden yarının suyunu harcarken, “Suyun Koruyucuları”nı FM Halkla İlişkiler, İçerik ve İletişim Danışmanlık Kurucu Ortağı Fülay Yaşa Keskin liderliğinde mercek altına aldık…
Yıllar önce distopik bir bilim kurgu gibi filmi gibi zihnimizde canlanan su savaşları bugün bir gerçekliğe dönüşmek üzere. Bir başka deyişle koruyamadığımız her damla için yarının insanına ve gezegenimizde borçlanıyoruz… Su, Dünya’nın yüzde 70’inden fazlasını kaplıyor olsa da yüzde 1’den daha azı tüketim için kullanılabilir durumda. Doğadaki en kıymetli kaynağımıza maalesef her coğrafyanın eşit koşullarda ulaşması mümkün değil. Ancak bugün su kaynaklarına ulaşma konusunda sorun yaşamayan pek çok ülkenin yakın zamanda ciddi bir su sorunuyla karşı karşıya kalacağı öngörülüyor. Bu ülkelerden biri de Türkiye… Zira, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un da açıkladığı üzere Türkiye’nin yüzde 22,5’i yüksek çölleşme, yüzde 50,9’u ise orta düzeyde çölleşme hassasiyetine sahip…
Su Politikaları Derneği’nin verilerine göre çölleşme ve kuraklık tüm dünyada 169 ülkeyi, yaklaşık 1,5 milyar insanı ve dünya kara alanlarının yaklaşık yüzde 25’ini etkiliyor. Uzmanlar çölleşme ve kuraklığın 10 yıl içinde 50 milyon kişiyi göçe zorlayabileceğini öngörüyor. Yalnızca bu veri dahi gezegenin ne denli büyük bir su krizliyle karşı karşıya olduğunu kanıtlıyor.
ABD Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre, kişi başına düşen tatlı su miktarı son yirmi yılda beşte bir oranında azaldı. Sanayi sektörünün her yıl dünyadaki tatlı su kaynaklarının yaklaşık yüzde 20’sini tükettiği düşünüldüğünde üreticilerin doğadan aldığını doğaya geri vermesi de gerekiyor…
Suyun hayatımızdaki yeri yalnızca günlük sıvı ihtiyacımız ve hijyenle de kısıtlı değil elbette. Suyun olmadığı bir tarım, tarımın olmadığı bir beslenme tahayyül edilemiyor. Her geçen gün nüfusu artan gezegenin 2050 yılına geldiğimizde toplam nüfusu 10 milyar olarak öngörülüyor. Türkiye içinse öngörülen 105 milyon insan. Bu nüfusu beslemek için; gıda talebine yönelik üretimi yüzde 50, suyu yüzde 15 artırmamız gerekiyor…
Neresinden bakarsak bakalım çetin bir mücadele alanı suyu korumak… İyi haberse bu mücadelede yalnız değiliz. Tarımdan hızlı tüketim sektörüne, teknolojiden finansa ve kozmetiğe hayatın her alanında var olan sektör markaları bu mücadelede STK’lar, dernekler ve insanlığa omuz veriyor, elini taşın altına koyuyor…
CDP iklim değişikliği ve su programı
Birleşmiş Milletler tarafından başlatılan “CDP iklim değişikliği ve su programı” 2015 yılında Garanti Bankası’nın desteği ve iş birliğiyle Türkiye’de de uygulanmaya başlandı.
2021 raporuna göre CDP Türkiye su liderleri
Su ayak izi nedir?
Günlük hayatımızda doğrudan tükettiğimiz suyun yanı sıra dolaylı yoldan da tatlı su kaynaklarının harcanmasına neden oluyoruz ve toplam tatlı su kullanımımızın göstergesine de su ayak izi deniyor. Su ayak izi, kullandığımız her bir mal ve hizmeti üretmek için kullanılan su miktarını ölçer. Bu ölçüm kişiler, şirketler ve ülkeler için ayrı ayrı hesaplanabilir.
Su ayak izi ölçümlemesinde alternatif üç gösterge bulunuyor: Yeşil, Mavi ve Gri… Mavi Su Ayak İzi, bir malı üretmek için ihtiyaç duyulan yüzey ve yeraltı tatlı su kaynaklarının toplam hacmi için kullanılır ve geleneksel olarak tatlı su denildiğinde akla gelen su kaynaklarıdır. Yeşil Su Ayak İzi, bir malın üretiminde kullanılan toplam yağmur suyudur. Ancak, yeşil su ayak izinde sözü edilen yağmur suyu kaybolmaz ya da yeraltı sularına karışmaz; toprakta ya da bir süre için toprak üstünde saklanır. Gri Su Ayak İzi, kirliliğe yönelik bir göstergedir. Mevcut su kalitesi standartlarına dayalı olarak, kirlilik yükünün bertaraf edilmesi ya da azaltılması için kullanılan tatlı su miktarını ifade eder. Bu nedenle, gri su kavramı nüfus ve endüstriyel büyümeyle ilişkili olarak ele alınır.
Leaders for Climate Action Türkiye’nin verilerine göre;
➞ 1 kilo çikolata üretimi için 17.196 litre (%98 yeşil, %1 mavi, %1 gri),
➞ 1 fincan kahvenin üretilmesi için 130 litre (%96 yeşil, %1 mavi, %3 gri),
➞ 1 pamuklu tişört için (250 gr) 2720 litre (%54 yeşil, %33 mavi, %13 gri),
➞ 1 jean pantolon için (1 kg) 10.850 litre (%45 yeşil, %41 mavi, %14 gri) suya ihtiyaç duyuluyor…
Suya adanmış markalar…
Anadolu Efes
Özel sektörde suya daha az ihtiyaç duyulan tohum geliştirmek için en çok çalışan kurumlardan biri Anadolu Efes. Şirketin ziraat mühendisleri tarafından geliştirilen tescilli 17 arpa tohumu ve 7 şerbetçi otu çeşidi bulunuyor. Anadolu Efes özellikle kuraklığa dayanıklı tohum geliştirme çalışmalarıyla dikkat çekiyor…
Finish
2019 yılında başlattığı “Yarının Suyu” projesiyle bugüne kadar 6 milyondan fazla evde yarattığı davranış değişikliği sayesinde 27 milyon ton suyu kurtardı Finish. 233 farklı kuş türünün göç rotası üstündeki Kuyucuk gölünü kurtarmak amacıyla başlatılan projede, tamamen kuruyan göle can suyu getiren ve göçmen kuşların geri dönmesini sağlayan Finish, şimdi de “Benim Mirasım Su” diyerek gelecek nesilleri Allı Turna ile tanıştırmayı amaçlıyor.
“Su okur-yazarlığı” kavramının kaynaklar bunca sınırlıyken ne derece önemli olduğunun farkında olan Finish “https://www. yarininsuyu.com” adlı web sitesiyle bu alanda da değer yaratıyor.
Vestel ve Arçelik
Aynı sektörde güçlü bir rekabete tutuşan Vestel ve Arçelik, söz konusu gezgenin geleceği olduğunda da koruyuculukta rekabet ediyor… Beyaz eşya ve küçük ev aletlerinde su tasarruflu ürünlere ciddi yatırımlar yapan iki devin üretim politikalarında su tasarrufu enerji tasarrufu ile neredeyse eşit bir biçimde öne çıkıyor.
Coca-Cola
Tüm dünyada suyun geri kazanımıyla ilgili ciddi projeler üreten Coca-Cola; 2014 yılında Harran Ovası’nda başlattığı Gece Sulama Projesi sayesinde tarım ürünlerinin veriminde artış sağlarken, su tüketiminde de ciddi bir azalma sağlıyor. İklim değişikliği ve beraberindeki kuraklıktan en çok etkilenecek bölgelerin başında gelen ülkemizin tarımsal açıdan en değerli havzası olan Konya Kapalı Havzası’nda ise Coca-Cola 2017’den bu yana Geleceğin Tarımı Projesi ile bir yandan toprak ve suyun korunmasını, bir yandan da verimliliğin artmasını hedefliyor.
Wilo
2021 yılında, Millî Eğitim Bakanlığı Wilo desteği ile TEMA Su Kardeşliği projesini hayata geçirmişti. Özel sektör, STK ve devlet iş birliği açısından örnek teşkil eden Su Kardeşliği Projesi ile çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin su varlığının yaşam için önemi, su ekosistemi gibi konularda farkındalık geliştirmeleri amaçlandı.
Mey|Diageo
Şirket, Ekosistem30 hedefleri arasında su için geniş başlık ayırarak somut hedefler koyuyor. Her içecek üretiminde kullanılan su miktarını yüzde 30 azaltmayı hedefliyor…
Penti
Marka “Değişime Varım” koleksiyonuyla doğada atık halde bulunan 1 milyon pet şişeyi ve 5 tondan fazla endüstriyel naylon atığı geri dönüştürerek sürdürülebilir bir gelecek için kıymetli bir adım attı. Değişime Varım koleksiyonu ile yüzde 45 daha az enerji, yüzde 20 daha az su tüketen marka, 30 daha az emisyon katkısı sağlamış oldu.
L’Oréal Türkiye
2022 yılında oldukça anlamlı bir proje başlatan L’Oréal Türkiye, ülkemizde de giderek artan kuraklık tehdidine karşı İstanbul Üretim Tesisi’ni “suyu geri dönüştürerek kullanan su dostu fabrika”ya dönüştürerek her yıl 10 milyon litre yani “53 bin İstanbullunun 1 günlük su tüketimine eşdeğer” su tasarrufu sağlamayı hedefliyor.
Dünyada neler oluyor?
Dünyanın en büyük markalarından bazıları da harekete geçme taahhüdünde bulunuyor. Facebook ve Starbucks gibi şirketler, daha sürdürülebilir bir gelecek için önümüzdeki yıllarda “su pozitif” olmayı planlıyor.
Net sıfır emisyona benzer şekilde, bir şirket tükettiğinden daha fazla suyu muhafaza edip çevreye geri verdiğinde “su pozitif” olarak kabul ediliyor.
Levi’s, Pepsi, Facebook, Microsoft ve Starbucks “su pozitif” olma yolunda attıkları adımlarla akıma öncülük eden küresel şirketler olarak bir adım öne çıkıyor.
Su hepimizin sorumluluğu…
✓ Türkiye’de genel olarak küresel iklim krizine karşı önemli bir farkındalık oluştuğunu söylemek yanlış olmaz. Ancak iklim kriziyle mücadelede herkes kendi rolünü ya da yapabileceklerini biliyor mu derseniz, orada büyük bir karmaşa var.
✓ Su kıtlığı tehdidi de iklim krizinin önemli bir parçası ve bu konuda da herkese sorumluluk düşüyor. Hükümetler, STK’lar, İş dünyası ve bireyler. Topyekûn hareket edilmesi, herkesin sorumluluk alması gereken bir konu. Ne sadece belli oluşumlara ne de ülkelere bırakılacak bir sorundan söz etmiyoruz… Dolayısıyla, sorumluluk alacaklardan biri de elbette marka evreni.
✓ Marka evreni içinde özellikle faaliyet alanı büyük oranda su ile ilgili olan kurumlar ciddi bir farkındalık ve etki yaratacak projeler geliştirdiler. Sürdürülebilirlik konusunda önemli adımlar atan tüm şirketler, gerek atık suyun değerlendirilmesi gerekse temiz su kaynaklarının ve biyoçeşitliliğin korunması anlamında ciddi hedefler koydular. Suyun birçok üretim sürecinin ana unsuru olduğunu düşündüğümüzde suyun üretim süreçlerindeki kullanımı konusunda Ar-Ge’ye yatırım yapanlar da oldukça fazla.
✓ Elbette su kriziyle mücadelede geliştirilmesi gereken birçok alan var. Ben kendi uzmanlık alanım olan iletişim ve sürdürülebilirlik açısından değerlendirdiğimde, ‘’akıllı su kullanımını’’ daha çok anlatmalıyız diye düşünüyorum. Su vazgeçebileceğimiz bir şey değil… Halen suyun olduğu ama kuraklık riskinin de çok yüksek olduğu bir coğrafyadayız. Bugüne kadar şanslıydık, ama bundan sonrasını öngörmek çok mümkün değil. İklim krizinin etkilerinin hızlandığını da düşünürsek, adeta yokuş aşağı freni patlamış bir araç gibi gidiyoruz…
✓ Bekleyecek, bakalım ne olacak diye düşünecek zamanın çoktan geride kaldığını, bizi nelerin beklediğini, boşa harcadığımız her bir damlanın geleceğe etkisini daha ciddiye alınacak şekilde anlatmamız, gerçeklerle yüzleşmemiz/yüzleştirmemiz gerektiğini düşünüyorum.