Temizlikte en güçlü dostumuz teknoloji!
Kültürlerin en ayrıştırıcı öğelerinden biri temizlik anlayışı olmalı. Coğrafyanın koşulları değiştikçe temizliğe ilişkin standartlar da değişiyor. Batıya gittikçe temizlik toplumsallaşırken doğuda daha çok dar alana sıkışıyor, kişiselleşiyor. Entelektüel seviye kavramları derinleştirip, temizliği hijyenden ayrıştırıyor. Araştırmalar ülkemizde temizlik deyince akla sabunun geldiğini ve erkeklerin sabun ile temizlenmeyi kadınlara göre daha çok tercih ettiğini ortaya koyuyor. Future Bright’ın, Bosch Ev Aletleri ile birlikte, yakın geleceğe ilişkin içgörüleri araştırdığı “Yeni Bir Ev Araştırması” teknolojinin temizlikte katalizör görevi yaptığını söylüyor. Araştırmalar ayrıca, bundan böyle yaşayacağımız dünyada pek çok alışkanlığımız gibi temizlik yaklaşımımızın da değişeceğini gösteriyor.
Temizlikle birlikte andığımız markalar yerine, daha önce satın almadığı ürünlere şans verenlerden, markasız olanlara dikkat kesilenlere kadar geniş bir yelpazede temizlik ürünü satın alan tüketici, bu dönemde yeme içmeden sonra en çok temizlik malzemelerine düşkünlük gösteriyor. Hatta yeni temizlik malzemesi markalarını pandemi döneminin bir keşif eğlencesi olarak kabul edenler bile var. Araştırmalarda, “Evde olmazsa olmaz eşyanız nedir?” sorusuna verilen yüzde 76.2’lik yanıt halkımızın temizlikle çamaşır yıkamayı özdeştirdiğini ve çamaşır makinasının vazgeçilmezliğini gösteriyor.
Erkekler çamaşır yıkama işine girdi
“Mutfak kadının kalesidir” anlayışı, iş çamaşır yıkamaya gelince değişiyor. Beyler kolay anlaşılır yönlendirmesi olan çamaşır makinelerini kendisine daha yakın hissediyor. Makinaya çamaşır atmayı yardım gibi gördüğünden erkek bir de iç huzuru yaşıyor. Anlaşılıyor ki bundan böyle erkekler de temizlik ve hijyen konusunda söz sahibi olabilecekler. Güçlü AR-GE’lerin de bu dengedeki payın değişimiyle yakından ilgili olduğunu söyleyebiliriz. İnovatif ve tüketicilerin hayatını kolaylaştıran teknolojilerle erkekler biraz daha ev işleriyle iç içe artık. Bosch Pazarlama Müdürü Özlem Koçdar konuyla ilgili; “Bosch markamızın geliştirdiği çamaşır makinesi teknolojileri, evde eşit iş paylaşımının önünü de açıyor bir yandan. Örneğin i-DOS çamaşır makinelerimiz akıllı dozaj sistemiyle ne kadar deterjan kullanılacağına kendi karar veriyor, aynı zamanda çamaşırların türünü sensörleriyle algılıyor ve programı ona göre seçiyor. Kirlilik seviyesini de aynı şekilde belirliyor ve ona göre program sunuyor. Tüm bu özellikler erkek tüketicilerimizin gönül rahatlığıyla çamaşırlarını yıkamalarına destek sağlıyor” diyor. Sürdürülebilirlik, kaynakların etkili kullanımı ve daha mütevazi bir evrende yaşama trendi yükseliyorken en az enerjiyle en iyi sonuçları almak tüketicinin öncelikleri arasında yer alıyor. Tasarrufun yanı sıra tüketiciye seslenen “en temiz” vaadi ise giderek daha çok dikkat çekiyor. Bütün bunlar evin en temiz haliyle içinde yaşayanları koruması gerektiğini söylüyor.
Evin işlevi değişti
Evi tanımlarken seçtiğimiz kelimelerin yanı sıra işlevinin de değiştiğini daha önce söylemiştik. Öyle ki, bireyin her zaman huzur bulduğu, dış dünyanın kaosundan kurtulduğu yuva tanımı format değiştirip tehlikelere karşı sığındığı, şarj olduğu, maskesini çıkardığı bir sığınağa dönüştü. Özellikle çalışanlar ve öğrenciler için eskiden adeta otel odası gibi kullanılan ev artık neredeyse tek yaşam alanı haline geldi. Dış dünyadaki tüm anlamları da (sosyalleşme, eğlenme, başarı gibi) kendi içinde barındırır oldu. Dışarısı içerisi, içerisi dışarısı olurken tüm yaşam alanları iç içe geçiyor. Bu anlamda ev bir yandan mecburiyetiyle boğarken bir yandan da bireyleri koruyan ve yaşamalarına olanak sağlayan adeta bir ana rahmine dönüşüyor.
“Tüketıcı ‘iyilik’ arayışında”
“Tüketicilerimiz kendileri için en iyi teknolojileri seçerlerken çevreye iyilik sunan çözümler tercih ediyorlar. Örneğin çok tercih edilen, Active Oxygen teknolojili çamaşır makinelerimiz, çamaşırların susuz yıkama yaparak tazelenmesini ve temiz kokmasını sağlarken, yüksek enerji sarfiyatına neden olan sıcak su kullanmadan, soğuk suda adeta kaynatma etkisi yaratıyor. Böylece hem enerji tasarrufu sağlıyor hem de çamaşırları yüksek sıcaklıkta yıkanmış gibi derinlemesine temizliyor.”
Temiz deyince ne anlıyoruz?
Bu işin elbette bir de algı yönü var. Söz konusu markalar olduğunda “temiz” deyince akla ilk gelen yüzde 23 ile “kaliteli” oluyor. Ardına yüzde 18 ile “güvenilir”, yüzde 10 ile “hijyenik” yanıtı takip ediyor. “Sağlıklı”, “dürüst”, “çevreye duyarlı” yanıtları ise ilk grubu takip ediyor. Peki, hal böyleyken tüketiciler gıdaların hijyeni ve korunması konusunda mutfaktaki aletlerden neler bekliyor? Onun yanıtı da “Yeni Bir Ev Araştırması”nın verileri ışığında Marketing Türkiye Haziran sayısında yer alacak…
Marketing Türkiye’nin her ay yayınladığı “Başka Bir Ev” serisinin ikincisi: “Ev mercek altında, üçüncü göz devrede!” dosyasını okumak için TIKLAYIN!