Toprağın Koruyucuları…
Sürdürülebilir bir gelecek hayalinin topraktan ve tarımdan bağımsız düşünülmesi mümkün değil. Deyim yerindeyse taşa tohum atsan filiz veren bu kadim topraklar içinse tarımın önemi bugün gösterilen değerin çok ötesinde. Sahip olduğumuz cömert ve verimli topraklarımızı gelecek nesillere aktarabilmek için sürdürülebilir tarım uygulamaları konusunda elini taşın altına koyan “Toprağın Koruyucularını” ve yarattıkları katma değeri FM Halkla İlişkiler, İçerik ve İletişim Danışmanlık Kurucu Ortağı Fülay Yaşa Keskin’in desteğiyle mercek altına aldık…
Ülkeler için sahip olduğu stratejik önemi nedeniyle tarım, tüm dünyada devlet politikalarıyla şekillendirilip koruma altına alınır. Bununla birlikte tarım BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları içerisinde de hayli kapsamlı bir yer tutuyor. Kendi üretim politikalarını bu bağlamda düzenleyen şirketler ve markalar da sürdürülebilir yarınlar için büyük bir sorumluluk üstleniyor…
Bu noktada toprağın koruyucularının üstlendiği sorumlulukları dört ana başlıkla ele almak mümkün:
- Eğitim ve geliştirme projeleriyle çiftçiyi yeni nesil tarıma adapte edenler
- Ar-Ge ve inovasyonlarıyla verimliliği artıranlar
- Kendi Ar-Ge çalışmalarıyla tarımsal teknoloji ve tohum geliştirenler
- “Sözleşmeli tarım” modeliyle çiftçilere destek sağlayarak tedarik zincirini oluşturanlar…
Tarımsal sürdürülebilirlik bugünün ihtiyaçlarını, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden ödün vermeden karşılamamız gerektiği ilkesine dayanıyor. Bu nedenle hem doğal hem de beşeri kaynakların uzun vadeli idaresi, kısa vadeli ekonomik kazanç kadar önemli. Sürdürülebilir tarım kavramını çiftçiden bağımsız düşünmek mümkün değil. Bu nedenle insan kaynaklarının idaresi, işçilerin çalışma ve yaşam koşulları, kırsal toplulukların ihtiyaçları ve hem bugün hem de gelecekte tüketici sağlığı üretim gruplarının sosyal sorumlulukları arasında yer tutuyor. Sürdürülebilirlik odaklı üretimde arazi ve doğal kaynakların idaresi, bu kaynakların kalitesini korumak, geliştirmek ve gelecek için yenilenmelerine izin verecek şekilde kullanmaksa kritik bir öneme sahip… Tam da bu noktada tüm dünyada yükselen bir trend karşımıza çıkıyor: “Rejeneratif Tarım”
“Rejeneratif Tarım” nedir?
Dünyada tarım alanındaki en yeni trendlerden biri olan rejeneratif tarımı Ticaret Bakanlığı “ekili arazilerdeki toprak koşullarını iyileştiren uygulamalar” olarak tanımlıyor.
Dilimizde “onarıcı tarım” adıyla tanınan uygulamalar, toprağın daha verimli hale getirilmesini sağlıyor. Çevre bilincine uygun çalışmalarla toprak sağlığı iyileştiriliyor, mikrobiyolojik yapı yeniden ideal hale getiriliyor.
Rejeneratif çiftçilik uygulamaları toprağın sürülmesinden kullanılan ilaçlara, ekilen ekinlere, hayvanların otlamasına kadar birçok işlemi ele alıyor. Sürdürülebilir gıda üretimine imkan veren bu çalışmalar, iklim kriziyle mücadele için de dünyadaki farklı devletler tarafından destekleniyor.
McKinsey’nin tarımın geleceğini şekillendiren temel konulara yönelik zihniyetlerini ve davranışlarını daha iyi anlamak için dünya genelinde 5 binden fazla çiftçiyle gerçekleştirdiği anketin sonuçlarına göre;
- Çiftçilerin yüzde 70’i karlarının sabit kalmasını veya artmasını bekliyor.
- Dünya genelinde çiftçilerin yüzde 44’ü yüksek mahsul fiyatı fırsatını yakalamak için verimliliğe ve mahsullerini korumaya odaklanan yeni ürünler kullanmayı bekliyor.
- Çiftçilerin yüzde 50’si en az bir ürünü dijital olarak satın alıyor.
- Nakit tarımsal satın alımlar için ana ödeme yöntemi olsa da dijital ödeme, çiftçiler için önemli bir trend olarak yükseliyor. Küresel ortalamada çiftçilerin yüzde 30’u dijital ödeme yöntemlerini kullandığını ifade ederken bu oran Çin’de yüzde 66 olarak karşımıza çıkıyor.
- Kuzey Amerika ve Avrupa yeni tarım teknolojilerinde başı çekiyor. Asya ülkelerinde tarımda teknolojinin kullanımı yüzde 9 seviyesindeyken Kuzey Amerika’da bu oran yüzde 61’e, Avrupa’da ise yüzde 62’ye yükseliyor.
Çiftçilerle iş birliği yapan markalara 6 öneri
McKinsey raporunun finalinde ise çiftçilerle iş birliği içerisinde olan markalara 6 temel öneride bulunuyor;
- Çok kanallı çözümler üretin.
- “Yenilikçi” ve tercih edilen ortak olun.
- Çiftçilere kişiselleştirilmiş ürün ve hizmetler sunun.
- Fırsatları yakalamaları için çiftçileri destekleyin.
- Çiftçilere sürdürülebilir uygulamaları benimsenmelerinden para kazanma yolcuklarına dek yardımcı olun.
- Sürdürülebilirlik programlarını erişilebilir ve basit hale getirin.
“Yaşamak için yaşatmalıyız”
✓ Yaklaşık 20 yıldır sürdürülebilirlik iletişimi ve raporlaması üzerine çalışan bir iletişimci olarak birçok sektördeki proje ve çalışmaları yakından takip ediyor, bazılarının içinde yer alıyorum. İlk kez toprak konusunda daha derin araştırma yaptıkça birçok yeni çalışma ve projenin dikkatimi çektiğini itiraf etmem gerek.
✓ Yıllar içinde artan sanayileşme ve binalaşma nedeniyle ekilebilir alanların giderek azaldığı bir gerçek. Diğer yandan bu alanda geçimini sağlayamayacağını düşünerek uzaklaşan ve kente göçen büyük bir kitle var. Buna ilk kuşağın izinden gitmeyi, bu alanda çalışmayı düşünmeyen yeni kuşakları ekleyince toprak konusundaki sorunların aslında iklim krizinden çok önce başladığını söyleyebiliriz. Yani hem alanlar azaldı hem de bu alanda çalışacak kişiler… Küresel ısınma ve aşırı iklim olayları da aslında sorunları ağırlaştırdı. Tarım küresel boyutta bir sorun.
✓ Toprak Dede Hayrettin Karaca’nın benim için rehber olan bir sözü var; ‘’Yaşamak için yaşatmalıyız’’. Hayatını toprağı korumaya adayan değerli bir ismin bu sözü aslında hayatın her yönü için anlamlı. Dolayısıyla konu toprağın korunması olunca sektör bağımsız birçok markanın daha da yapacağı birçok alan olduğunu düşünüyorum. Özellikle teknoloji ile daha modern ve sürdürülebilir tarım uygulamaları gençlerin çok ilgisini çekiyor, sadece geçimlerini sürdürülebilir kılıp kılmayacakları konusunda endişeleri var. Bu alandaki endişelerin giderilmesi durumunda kentten toprağa dönmek isteyen birçok kitlenin olduğu da bir gerçek. Tarım yapılan alanlardaki yaşamı da zenginleştirmek, iş alanlarını çeşitlendirmek, eğitim olanaklarını artırmak, teknolojiyi daha fazla entegre etmek, tohum-sulama gibi alanlarda ar-ge yapmak bunların başında geliyor.
İklim kriziyle mücadele etmek istiyorsak, toprağı korumak zorundayız!
✓ Toprağı korumak daha verimli ve daha sağlıklı bir gıda üretimi için bir kritik olmakla beraber dünyanın iklim krizi ile mücadelesinde de bir mecburiyet. Dünyanın toprak yüzeyinde yaklaşık bin 500 milyar ton karbon bulunurken, bugüne dek endüstriyel tarım ve ağaçsızlaştırma ile bunun 500 bin tonu atmosfere çıktı ve küresel ısınmayı hızlandırdı. Dünyanın önümüzdeki 30 yıl boyunca bir numaralı gündemi iklim değişikliği ile mücadele iken, toprağı onarmak ve karbonu yeniden toprakta depolamak herkes için bir öncelik olmak zorunda.
✓ Aynı zamanda aşırı ve hatalı gübreleme, yanlış sulama, fazla sürme gibi sebeplerle toprağın ilk katmanı olan rizosfer içerisindeki kök, mikroorganizma ve organik madde dengesi ciddi oranda bozuldu ve koyu renkli, içerisinde bir yaşam olan, mantarlar, solucanlar olan topraklarımız sarı renkli verimsiz topraklara dönüştü.
✓ Maalesef bu durum sayısal olarak da doğrulanıyor. Doktar teknolojileri ile yapılan senede 20 bin toprak analiz sonucu topraklarımızdaki organik madde, pH, azot, karbon gibi faktörlerin değişimini tarla, bölge ve ülke seviyesinde takip edebilmemizi sağlıyor.
✓ Artan gıda ihtiyacı ile beraber dünyadaki yaşamın sürdürülebilir kılınabilmesi için, bilime dayalı ölçümlerle yapılan bir tarım pratiğine geçmek zorundayız. Bu vizyonla ve hem yurt içi hem de yurt dışı üniversitelerle paylaşım içerisinde geliştirdiğimiz teknoloji ve metodolojiler dünyada onarıcı tarımda öncü gıda firmaları tarafından kullanılıyor. Sürdürülebilirlik kapsamında teknoloji partneri olarak çalıştığımız firmalarla yapay zeka tabanlı tarla takibi ve dijital toprak analizi gibi çözümlerimiz ile topraktaki verimliliği yüzde 21’lik bir oranda arttıran, gübre ve ilaç kullanımında ise sırasıyla yüzde 26’lık ve 34’lük bir azaltma yaratan işlere imza attık. Bilime dayalı onarıcı tarımın geniş kitlelerce uygulanmasına destek olmak için bu kaynakları tüm paydaşlar ile paylaşmaya hazırız.