Bu yılın trendi: “sağlık”, “dijital ayak izi” ve “temassız ekonomi”
2021 herkes için tam bir bilinmezlik. Fırtına sonrası sessizlikle başladı fakat ilerleyen günlerin bizlere neler göstereceği büyük bir merak konusu. Bu sebeple araştırma şirketleri ve teknoloji devleri birçok öngörü ve tahmin yayınladı. Bu tahminlerin ve yapılan araştırmaların çoğu aslında bir süredir gündemimizde sağlam bir yer bulan “sağlık”, “dijital ayak izi” ve “temassız ekonomi” başlıklarını işaret ediyor. Peki bu başlıklar altında hayatımıza girecek yenilikler neler?
Dijital düşünme şirketi TING İstanbul; insan, teknoloji ve iş dünyası trendlerini analiz ederek hazırladığı ‘2021 Trendleri’ni yayınladı. Trendlerin yer aldığı tingsight’ta; pandemi ve etkileri ile geçmişteki beklenti ve öngörülerin değişim gösterdiği aktarılırken yeni yıla yönelik önerilere de yer veriliyor.
Pandemi ve etkileri ile geride bıraktığımız 2020’nin ardından trend avcıları, danışmanlık şirketleri ve birçok düşünce kuruluşu 2021 için öngörülerini paylaşmaya başladı. Pandeminin etkisiyle yılların dönüşümünün aylara sığdığı 2020’de yaşanan değişimleri ve 2021 trendlerini detaylıca inceleyen TING İstanbul ekibi, 2021’de markalar ve tüketiciler açısından yükselişe geçecek konuları üç başlık altında topladı.
“Sağlığa duyarlı markaların yükselişi” sürecek
Şirketler ve markalar için “purpose-amaç” trendi hala devam etse de 2020 yılı, her markanın sağlık konusunda daha da duyarlı olması gerektiğini gösterdi. Tıpkı 2000’lerin başında konuşulan, her şirketin “bir teknoloji şirketine dönüşmesi” gerekliliği gibi, pandemi ile birlikte tüm şirket ve markaların birer sağlık şirketi gibi davranması, hassasiyet göstermesi gerektiği de ortaya çıktı. Bunun sebeplerinin en başında Covid-19 pandemisinin, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde sağlık konusunda bir uyanışa neden olması geliyor. Araştırmalar, insanların kendi sağlıkları konusunda daha dikkatli davranmaya başladıklarını, sağlıklı bir hayatın öneminin farkına vardıklarını gösteriyor. Sağlığın statü sembolü olduğu gerçeği, bu yıl daha da perçinleniyor. Pandemi dönemi boyunca tüketicilerin devletlere olan inancında düşüş, markalardan beklentilerinde ise artış gözlemleniyor. Dünyanın önde gelen bağımsız halkla ilişkiler şirketlerinden Edelman’ın bir araştırmasına göre tüketicilerin yüzde 86’sı devletlerin üstesinden gelemediği konularda markaların da sorumluluk üstlenmelerini bekliyor.
Bu dönem boyunca markaları ile ihtiyaç sahiplerine destek sağlamanın yanı sıra, teknoloji ve iş gücünü sektörlerinin dışında kullanıma hızlı adapte edebilen firmalar tüketicinin gözünde daha değerli hale geldiler. Türkiye’de de solunum cihazı ya da maske üreten, tüketicilere ücretsiz hijyen malzemesi sağlayan, sağlık çalışanlarına ücretsiz konaklama imkanı sunan oteller duyarlı ve çevik markalar olarak öne çıktı.
CB Insights verilerine göre 2020 üçüncü çeyreğinde dünya genelinde akıl sağlığımıza ilişkin girişimlerde rekor seviyede bir artış görüldü. 2021’de klişe mesaj ve görsellerle süslenmiş iletişim kampanyaları yerine, insanların sorunlarına odaklanmak, bunlara uygun ürün ve hizmetler geliştirmek, dijital düşünme araçlarını kullanarak insan odaklı çözümler üretmek çok daha önemli olacak.
Dijital dünyanın yeni müşteri deneyimi: “Davranışların İnterneti”
Günümüzde markalar, müşterilerine en uygun deneyimi yaşatmak için artık müşterilere özel deneyim birimleri oluşturuyor. Ürün ve hizmetlerini geliştirirken, müşteri deneyimini uçtan uca tasarlıyor. Öyle ki müşteri deneyimini, sadece online değil, fiziksel anlamda ve hatta online ve offline dünyaların birleştiği şekilde tasarlamak neredeyse çoğu sektör için kaçınılmaz hale geldi. Nesnelerin internetini tartıştığımız bir dünyadan ‘Davranışların İnterneti’ni konuştuğumuz dünyaya geldik.
Bağımsız araştırma kuruluşu Gartner’ın ortaya attığı bu kavram, teknoloji ile insanlardan elde edilen verilerin davranışsal etkinlikler çerçevesinde değerlendirilmesini içeriyor. Araştırma ve öngörüler gösteriyor ki; 2025 yılına geldiğimizde dünya nüfusunun yarısı, ticari ya da devletler tarafından yönetilen resmi birimler aracılığıyla ‘davranışsal internet’in bir parçası olacak. ‘Davranışların İnterneti’ ile insanların dijital dünyanın bir parçası olmayı daha da sorguladıkları bir döneme geçiliyor. Dolayısıyla kurumların ve bireylerin bıraktığı dijital izler fiziksel dünya ile daha da anlamlandırılabilir hale gelecek. Hiper kişiselleştirme deneyimi, “müşteri” ve “marka” arasındaki ilişkiyi yeni boyutlara ulaştıracak.
Ancak bu kavram, e-ticaret sitesinde baktığınız bir ayakkabının, bir hafta boyunca ziyaret ettiğiniz her internet sitesi ya da platformda sizi takip etmesi ve reklam olarak karşınıza çıkması değil. Bunu; sistemlerin sizin davranışlarınızı daha fazla veri ve analiz kabiliyetiyle anlayarak doğru çözüm ve öneriler getirebilmesi olarak yorumlamak gerekiyor. Ancak bu konu, birçok tartışmayı da beraberinde getiriyor. Siber güvenlik, kişisel bilgilerin gizliliği gibi konularda markalara çok daha büyük işler düşecek. Genel öngörü, insanlar kendilerine fayda sağlayacağını düşündüğü, inandığı ve güvendiği markalarla veri paylaşımı yapmakta bir sakınca görmüyor.
Şirketlerin ve markaların veri analiz kabiliyetleri, gerçek zamanlı aksiyon alabilme yetenekleri, yani çeviklik kapasitelerini artırmaları ‘Davranışların İnterneti’ kavramının ön planda olduğu bir gelecek içerisinde aktif rol almak adına çok daha önemli olacak.
‘Temassız Ekonomi’ hayatımızın kalıcı bir parçası oluyor
Pandemi ile hızlanan temassız deneyimler; sağlık, güvenlik ve risk yönetimi konusunda yeni uygulamaları hayatımıza sokuyor.
Özelikle perakende alanında pandeminin getirdiği kısıtlamalarla beraber artan e-ticaret, birçok yeni müşterinin e-ticareti deneyimlemesine neden olurken, internet alışverişinde ilk defa kredi kartını kullananlarda da büyük artış gözlemlenmesine sebep oldu. Nakit ödemelerin giderek azaldığı, temassız ödeme yöntemlerinde büyük bir yükselişin gözlemlendiği 2020 yılı, 2021 ve sonrasındaki büyük yeniliklerin de habercisi olacak.
Artırılmış ya da karışık gerçeklik teknolojilerini kullanan çözümler teknolojinin de gelişmesiyle birlikte kullanıcılara dokunmadan ya da evlerinde satın almayı düşündükleri ürünleri deneyimleme fırsatı sağlıyor. Büyük perakende markaları bu alanda yatırımlarını hızlandırıyor. Üç boyutlu görüntüleme girişimleri ile entegrasyon sağlayan ya da sanal alışveriş danışmanı hizmeti veren altyapılar sayesinde tüketiciler gerçek bir danışman ile mağazadaymışçasına alışveriş deneyimleri yaşayacak.
Temassız ekonominin yükselişi, markalar için tüketici davranış haritalarının yeniden ele alınması gerektiğini gösteriyor. Yıllardır süregelen denemelerden biri olan “dron teslimat” gibi konular 2021’de daha çok gündemde olacak. Yüz tanıma ile ya da QR kod ile ödeme belki de en çok tercih edilen ödeme sistemi olabilir. Pandemi sonrası normalleşmeyle beraber, insan etkileşimi her ne kadar artış gösterecek olsa da yapılan araştırmalar, temassız ekonomiyi deneyimleyenlerin büyük kısmının kalıcı olacağını işaret ediyor.