
Trump’ın gümrük vergisi kararı Türkiye’yi nasıl etkileyecek?
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump, dış ticareti yeniden şekillendirme hedefiyle aldığı son kararla, küresel ticaret gündemini derinden etkiledi. 5 Nisan 2025 itibarıyla, ABD’ye ihracat yapan tüm ülkelere yüzde 10 oranında ek gümrük vergisi uygulanmaya başlandı. Türkiye’nin yüzde 10’luk vergi grubunda yer almasının olası etkileri de merak ediliyor. KPMG Türkiye Gümrük ve Dış Ticaret Hizmetleri Şirket Ortağı Zahide Demir, bu adımın dünya genelinde yeni bir ticaret müzakere sürecini başlattığına dikkat çekiyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın dış ticareti yeniden şekillendirmeye dönük adımları hızını artırarak devam ediyor. Trump’ın koltuğa oturduğu günden bu yana mevcut düzenin bu şekilde gitmeyeceğine dair verdiği mesajları, Çin, Kanada ve Meksika gibi önemli ticaret ortaklarına yönelik kararları takip etmişti. Trump, Nisan ayının başında ise tüm dünya ülkelerini ve dolayısıyla dünya dış ticaretini etkileyecek nitelikte bir karar yayımladı. Buna göre:
- Şayet ithal eşyasının bünyesinde yüzde 20 veya daha fazla oranda ABD menşeili girdiler var ise ilgili vergi sadece ABD menşeili olmayan girdilere uygulanacak.
- 5 Nisan 2025 itibarıyla ABD’ye ihracat yapan tüm ülkeler için yüzde 10 düzeyinde bir ilave gümrük vergisi uygulanmaya başlandı. Türkiye de bu ülkeler grubunda yer alıyor.
- 9 Nisan 2025 itibarıyla ABD’nin en çok dış ticaret açığı olan ülkelere (en çok zarar veren ülkeler) özel olarak ve daha yüksek düzeyde belirlenmiş ilave gümrük vergisi oranları uygulamaya girecek.
“Bu gelişme, ticaret hacmini azaltacak”

KPMG Türkiye Gümrük ve Dış Ticaret Hizmetleri Şirket Ortağı
Zahide Demir’e göre bu karar, küresel ticaretin geleceğine dair ciddi bir belirsizlik oluşturuyor. Kararın açıklanmasıyla birlikte hem ülkeler hem de Dünya Ticaret Örgütü endişelerini dile getirdi. Demir, bu gelişmenin ticaret hacmini azaltacağına dikkat çekerken, “Bu karar, yeni vergi yüklerinin geçici olduğunu da işaret ediyor. Çin’in misilleme olarak ABD ürünlerine yüzde 34 oranında vergi açıklaması, sürecin sadece bir başlangıç olduğunu gösteriyor” diyor.
Ayrıca Demir, bu gidişatın küresel tedarik zincirlerini de sarsabileceğini, üretim merkezlerinin kayabileceğini ve yatırım planlarının yeniden gözden geçirileceğini belirtiyor.
Türkiye’ye etkisi ne olacak?
Türkiye’nin yüzde 10’luk vergi grubunda yer alması ilk bakışta daha avantajlı gibi görünse de Demir’e göre bu oran tek başına anlamlı değil: “Hangi sektörlerin bu karardan ne şekilde etkileneceği, küresel tedarik zincirindeki diğer ortakların verileri de dikkate alınarak sektör bazında çalışmayı gerektiriyor. Örneğin tekstil sektöründe Uzak Doğu ülkelerindeki vergi yükleri dikkate alındığında bir avantaj yaratması beklentisi daha yoğun. Yine de AB’ye uygulanan yüzde 20’lik oran ile karşılaştırarak basit bir ‘avantaj hikayesi’ yaratmak yeterli olmayacak. Yalnızca AB’ne ihracat yapan şirketler dahi mevcut pazarın daralması ihtimalini de göz önüne almak durumunda kalabilir. Kısacası üretim merkezlerindeki olası kaymalar, tedarik zincirine yeni halkaların eklenmesi ve eksilmesi gibi pek çok unsur aynı anda değerlendirilmeli.”
Şirketler ne yapmalı?
Yeni dönemde şirketlerin dış ticaret stratejilerini gözden geçirmesi kritik önem taşıyor. Demir, firmalara şu tavsiyelerde bulunuyor:
- Sektörel ve rakip analizlerini güncelleyin.
- Yatırım planlarını küresel ticaretteki yeni dengelere göre yeniden şekillendirin.
- Mevcut üretim süreçlerini menşe bazlı olarak analiz edin.
- İhracat pazarlarındaki daralmaya karşı alternatif rota ve stratejiler geliştirin.
Küresel tedarik zincirinde yaşanacak kırılmaların yakından takip edilmesi gerektiğini vurgulayan Demir, KPMG ekibi olarak süreci izlemeye ve firmalara destek olmaya devam edeceklerini ifade ediyor.