Tüketiciler hiper kişiselleştirilmiş deneyimler için verilerini paylaşmaya hazır mı?
Günümüzde kullanılan elektronik cihazlar, süpermarket kartları, dijital yayın platformları ve sosyal mecraların tümü dijital ayak izi yaratıyor. Depolanan veriler ışığında kişiselleştirilmiş kampanyalar ve teklifler tüketiciye sunulurken, siber saldırıların giderek artıyor oluşu da tüketici tarafında zaman zaman endişe uyandırabiliyor. Accenture’nin gerçekleştirdiği araştırmaya göre ise tüketicilerin yüzde 83’ü kişiselleştirilmiş deneyimler için verilerini paylaşma konusunda istekli ancak bir şerh de düşüyorlar: markalar veri kullanım alanları konusunda şeffaf olmalı… Pazarlama için kullanılan e-ticaret kampanyalarının kullanıcı verilerinin sızdırılmasına ya da kötüye kullanımına sebep olabileceğini belirten Siberasist Genel Müdürü Serap Günal, özellikle verilerin kullanım alanları konusunda marka şeffaflığına dikkat etmeleri gerektiğini vurguluyor.
Tüketiciler kişiselleştirme ve mahremiyet ikilemi içerisinde
İnsanlar internete daha bağımlı hale geldikçe daha fazla çevrimiçi uygulama ve hizmet kullanmaya başlıyor. Kullanım alanı arttıkça da tüketicilerin kişiselleştirilmiş deneyimler için markalara sağladıkları veri sayısı artış gösteriyor. Dijital yayın platformlarında izlenen dizilerden yapılan online alışverişlere, sosyal medya etkileşimlerinden akıllı telefonlara indirilen uygulamalara kadar her noktaya dijital ayak izi bırakılıyor. Yasal gereklilikler dolayısıyla markaların hepsi verilerin kullanım amaçlarını paylaşıyor ancak kullanıcıların birçoğu bu konuda dikkatsiz olabiliyor.
Kişiselleştirilmiş deneyimler ve kampanyalar ne kadar cazip gelse de veri gizliliğine özen göstermeyi göz ardı etmemek gerekiyor. Kimlik bilgilerini, satın almaları, konumu ve tüketici alışkanlıklarını izleyen algoritmaların teknolojiyle birlikte her geçen gün geliştiğini aktaran Siberasist Genel Müdürü Serap Günal, kullanıcıların bu konuda alabileceği en temel güvenlik önleminin veri işleme prosedürlerini detaylıca incelemek olduğunu vurguluyor.
“Ürkütücü pazarlama kampanyaları gerçekleşiyor”
Kişiselleştirme teknolojileri uzun yıllardır pazarlama kampanyaları için kullanılıyor. Tüketicinin alışkanlıklarına göre şekillenen hizmetler ve kampanyalar gerçek zamanlı olduğunda ürkütücüyken olmadığında da alakasız ve şüpheli görünüyor. AVM’de mağazadan çıkan müşteriye markadan anında mesaj gelmesi ya da menstrüasyon uygulamalarına belirtilerini kaydeden kadınlara henüz hamile kalmadan hamileliklerini tebrik eden bildirimlerin gitmesi oldukça ürkütücü olabiliyor.
Günümüzde müşteri deneyimine odaklanmayan markaların geri planda kalıyor olması, teknolojinin gelişimi ile kişiselleştirilmiş pazarlama stratejilerinin de devamlı gelişeceğini gösteriyor. Serap Günal, devamlı gelişen bu teknolojilerin yanında gizlilikten ödün vermeden kişiselleştirilmiş deneyimlerden faydalanmak isteyen kullanıcıların mutlaka bilinçlenmeleri ve verilerinin gizliliği konusunda daha hassas davranmaları gerektiğini aktarıyor.