
Tüketicinin size ayırdığı 47 saniyeyi iyi değerlendirmenin 5 yolu!
Günümüzün dijital iletişim bombardımanı altında, tüketicinin dikkati altın değerinde. Yakın tarihli araştırmalar, ortalama dikkat süresinin 2012’deki 75 saniyeden çarpıcı bir düşüşle yaklaşık 47 saniyeye gerilediğini gösteriyor. Zira artık her gün tüketicilerin zihni bir bildirim seli, uygulama geçişleri ve çoklu ekran deneyimiyle kuşatılıyor. Bu da hem dikkat süresinin azalmasına hem de odaklanma kapasitesinin ciddi biçimde sınırlanmasına neden oluyor.
Peki, bu yoğun mesaj selinde markalar tüketicinin dikkatinden pay almak için ne yapmalı? İşin iyi tarafı şu: Dikkat süresi kısalmış olabilir ama güçlü içerik hâlâ fark yaratabiliyor. Hedef kitlenizin dikkatini çekmek, onlarla bağ kurmak ve onları etkilemek güçlü bir içerikle mümkün. Yeter ki stratejiniz sağlam olsun. İşte bu yeni dünyaya adapte olmanızı sağlayacak 5 öneri!
1. Değer yaratın
İçeriğiniz gerçekten işe yarıyor mu? Cevabınız “evet” ise doğru yoldasınız. Kullanıcılara gerçek bir fayda sunan, somut sorunlara çözüm getiren içerikler her zaman öne çıkar. “Nasıl yapılır?” videoları, rehberler, başarı hikayeleri veya etkileşimli araçlar gibi kaynaklar sunarak kitlenizin ihtiyaçlarını karşılayın. Shopify’ın YouTube kanalında sunduğu rehber videoları ve müşteri hikâyeleri, onun yalnızca bir e-ticaret platformu değil, aynı zamanda bir iş ortağı gibi algılanmasını sağlıyor.
2. Herkesin vakti kıymetli! Kısa ve öz içerikler revaçta
Kitlenizin zamanına saygı göstermek, onların size daha fazla zaman ayırmasını sağlar. Kısa videolar, infografikler ve net özetler tüketimi kolaylaştırır. Uzun formatlarda ise ilk birkaç saniye hayati önemde. İlgi çekici bir giriş, izleyiciyi elde tutar. Sephora’nın kısa reklamında olduğu gibi doğrudan kullanıma yönelik sade anlatımlar, izleyicinin ilgisini anında yakalayabiliyor.
3. Etkileşimi teşvik edin, topluluk oluşturun
Pasif izleyici dönemi sona erdi. Bugünün tüketicisi katılım sağlamak, sesini duyurmak istiyor. Etkileşimi merkezine alan içerikler, markayla kullanıcı arasında gerçek bir bağ kurar. Lego’nun Ideas platformu bu konuda mükemmel bir örnek. Hayranlar kendi tasarımlarını sunabiliyor, oy kullanabiliyor ve en çok destek alan fikirler gerçek birer ürüne dönüşebiliyor. Marka böylece hem topluluk yaratıyor hem de kullanıcı verisi topluyor.
4. Görsel Dili Konuşturun
Görsellerin hafızadaki etkisi büyük. Araştırmalar, insanların görsel içeriklerin yüzde 65’ini üç gün sonra bile hatırladığını söylüyor. Bu yüzden videolar, animasyonlar ve görsel hikâyeleştirme büyük önem taşıyor. Purple Mattress’ın meşhur “yumurta düşürme” kampanyası bunun en parlak örneklerinden biri. Ürün vaadini eğlenceli ve akılda kalıcı görsellerle anlatan video, 200 milyondan fazla izlenmeye ulaştı.
5. Kişiselleştirin
Herkese aynı mesajı vermek artık işe yaramıyor. Tüketiciler, kendileriyle ilgili içerik görmek istiyor. Veri odaklı segmentasyon ve ilgi alanlarına özel içerik üretimi bu noktada devreye giriyor. Smartwool, ilgi alanlarına göre hedefleme yaparak koşuculara özel reklamlar sunuyor, ardından onları daha kişiselleştirilmiş ürün teklifleriyle dönüşüm tüneline alıyor. Bu yaklaşım hem ilgiyi artırıyor hem de sadakati büyütüyor.
Özetle…
Bugünün dijital dünyasında dikkat, belki de en kıymetli para birimi. Kısa dikkat süresi, aslında bize daha öz, daha anlamlı, daha ilgili içerikler üretme zorunluluğu getiriyor. Bu beş strateji; yalnızca bir dikkat yakalama çabası değil, aynı zamanda derin ilişkiler kurma fırsatı sunuyor. Yani mesele yalnızca görünmek değil; hatırlanmak, değerli bulunmak ve tercih edilmek. Pazarlama artık bir dikkat oyunu değil, bir anlam yolculuğu.
Kaynak: Think With Google