Türetim Ekonomisi Konferansı gerçekleştirildi: “Şimdi ‘iş devrimi’ zamanı!”
Dünyada ilk kez Türkiye’de gerçekleştirilen 1. Uluslararası Türetim Ekonomisi Konferansı (IPEC2024), 29-31 Mayıs 2024 tarihlerinde Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Uluslararası konuşmacıların yer aldığı konferansta ekonomik dönüşüm için yenilikçi yaklaşımlar paylaşıldı, yeni ve adil bir ekonominin yolları anlatıldı. Konferansta günümüz ekonomik sisteminin tıkanan noktaları masaya yatırıldı ve alternatif uygulamalar üzerine fikir alışverişinde bulunuldu.
İlk gün bir konuşma yapan “Economy for the common good” kurucusu Christian Felber, “Ortak iyilik ekonomisi, bütüncül bir dünya görüşünden ortaya çıktı ve egemen demokrasiye dayanıyor” değerlendirmesini yaptı ve modelin 5 temel amacını şu ifadelerle açıkladı:
- Ekonomiyi, toplumu genel olarak yönlendiren temel değerlerle yeniden birleştirmek. Ortak İyilik Ekonomisi, insan haklarını, adaleti ve sürdürülebilirliği teşvik eden iş kararlarını teşvik ediyor.
- Ana hedef “ortak iyiliğe” hizmet etmeyi tanımlayan bir ekonomik sisteme geçiş yapmak. İş dünyası ve diğer tüm ekonomik aktörler, dünya genelindeki anayasalarca belirlenen evrensel değerlere uygun hareket etmeli. Bu değerler arasında onur, sosyal adalet, sürdürülebilirlik ve demokrasi yer alıyor. Bunlar, kar maksimizasyonu ve piyasa hakimiyetini içermiyor.
- Başarıyı yukarıda belirtilen değerlere göre ölçen bir iş sistemine geçiş yapmak. Bir işletme, daha fazla kar elde ettiğinde değil, kamu yararına en iyi şekilde hizmet ettiğinde başarılıdır ve başarısının faydalarını toplar.
- Ekonominin yasal çerçevesinin köşe taşlarını demokratik bir şekilde belirlemek, bu süreçler sonucunda ulusal anayasaların ve uluslararası anlaşmaların reformu ve yeniden değerlendirilmesi için somut önerilerde bulunmak.
- Hissetme ile düşünme, teknoloji ile doğa, ekonomi ile etik, bilim ile maneviyat arasındaki boşlukları kapatmak.
“Şimdi ‘iş devrimi’ zamanı!”
Alternatif ekonomi modelleri ve sürdürülebilirlikle ilgili konuşmacıların değindiği konferansın ikinci gününün ilk oturumunda sözü World Fair Trade Organization’un CEO’su Leida Rijnhout, küresel düzeyde ekonominin nasıl daha adil ve etik hale getirilebileceği hakkında değerlendirmelerde bulundu. “İş dünyasının DNA’sında köklü bir değişime ihtiyacımız var” diyen Rijnhout, “Şimdi ‘iş devrimi’ zamanı! Kâr maksimizasyonunun ana hedef olmadığı, çevresel ve sosyal maliyetlerin fiyata dahil edildiği, kârın sadece hissedarlara gitmediği, işletmelerin tamamen yaptıklarından sorumlu olduğu, şirket gücünün hükümetlerden büyük olmadığı, üretim zincirlerinin çalışanlara ve vatandaşlara daha yakın olduğu, çalışanların/üreticilerin işletmelerine sahip olduğu, ölçeğin sınırlı olduğu ve küçük olanın güzel olduğu bir ekonomiye ihtiyacımız var, yani kobilere! Hissedarların kapitalist iş modellerine direnmeliyiz, sistemimizi yeniden düşünmeliyiz” dedi.
“Hareket edin, öğrenin, tekrarlayın!”
Sözü Rijnhout’dan sonra Ashoka Fellow’u Amanda Kiessel aldı. Kiessel konuşmasında şunları söyledi:
“Odaklandığımız sorun, mevcut ekonomik sistemimiz. İnsanların ortaya koyduğu ekonomik hikaye, amacımızın kârı maksimize etmek, finans biriktirmek ve sürekli büyümek olduğunu söyler. Aslında karşılaştığımız birçok sorunun temelinde bunlar yatar. İklim değişikliği, eşitsizlik, açlık, ırkçılık ya da genel olarak, birçok sorunun kökeninde bulunur. İşte bu yüzden karşı karşıya olduğumuz büyük resimli zorluğun bu olduğunu fark etmeliyiz. Kurallar, aktörler ve bağlantılarla ilgili gözlem yapmamız gerekiyor. Kaldıraç noktalarını aramalıyız. Hareket edin, öğrenin, tekrarlayın! Çünkü yaptığımız işin büyük bir kısmı, hem bağlanmayı hem de köprü kurmayı destekleyen daha fazla altyapı oluşturmaya çalışmak. Bir sonraki adım ise, bölünmelerin ötesinde işbirliği yapabilmek, kuralları değiştirebilmek. Hikayeyi değiştiriyoruz
ve bu gerçekten kuralları değiştirmekle ilgili. Bunun için farklı gruplar arasında işbirliği yapabilmemiz ve farklı insanlarla hem bağlantı hem de köprü kurmaya ihtiyacımız var.”
“Çıkarımsızlık modelini teşvik ediyoruz”
Konferansın son konuşmacısı olan Melanie Rieback ise, sosyal girişimcilik, büyüme sonrası yatırım ve teknoloji alanında faaliyet gösteren Nonprofit Ventures’in kurucu ortağı ve CEO’suydu. Rieback, küçülme dünyasında şirketlere ne olacağı, etki yatırımları ve sürdürülebilir finans konularında katılımcıları bilgilendirdi. Rieback, “ESG’de (Çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim) çevresel ve sosyal yönler çok dikkat çekiyor ancak şirketlerin yönetimi ihmal ediliyor. Aslında yönetim, çevresel ve sosyal sorunların temel nedenidir. Bir şirketin var olma sebebi değer yaratmaktır. Sistemi eleştiriyoruz ama çoğu insan sistemin ne olduğunu tanımlayamıyor. Sistemi değiştirmek istiyorsak, önce onu anlamamız gerekiyor. Post Growth Girişimciliği, çıkarımsız ve kar amacı gütmeyen işletmeler kurmaya odaklanmış bir yapı. İşletmelerimizle kar amacı gütmeyen kurumları çapraz sübvanse etmeye teşvik ediyoruz ve ticari girişim ekosisteminde yer almadan aktivist, sanatsal, ruhani iş fikirlerini hayata geçirmek isteyen girişimciler için bir alternatif sunmaya çalışıyoruz. Girişim ekosisteminin çok büyük bir kısmı, ‘sermaye, ölçek’ şeklindeki Silicon Valley modelini kullanıyor. Biz ise bunun yerine; kendi kendine yetme, sabit büyüme ve çıkarımsızlık modelini teşvik ediyoruz’’ ifadelerini kullandı.