Türkiye artık başka şeylere gülüyor!
“Gülmeye çok ihtiyacımız olan günler”e ilaç gibi gelen isimler reçeteleri değiştirdi, Türkiye’de mizah anlayışı ise kapsamlı bir dönüşüm geçirdi. Kim bilir belki de bir savunma mekanizması olarak “orantısız şaka yapmak” toplum olarak geliştirdiğimiz en güçlü kasımız oldu zaman içerisinde. Bunun doğal bir sonucu olarak mizahın temeline önce gerçeklik oturdu, ardından konvansiyonel medyadan nispeten daha “demokratik” olan yeni nesil medya aracılığıyla da yeni nesil mizahçılar çok daha geniş kitlelere ulaşmayı başardılar. Günün sonunda da Türkiye’de “mizah deri değiştirdi.” Nasıl mı? Gelin 2021’den bu yana Türkiye mizahında kısa bir yolculuk yapalım…
“Türkiye’nin yeni mizah anlayışı: Konuşanlar” başlığıyla Hasan Can Kaya ile söyleşimiz yayınlandığında takvimler henüz 2021 yılının Mayıs ayını işaret ediyordu. O günlerde yalnızca YouTube’da rekorlar kırmakla kalmayan Hasan Can Kaya, Harbiye’yi de doldurmayı başarıyor ve aslında Türkiye’de güldürü kodlarının değiştiğini resmediyordu.
“Benim için mizahta gerçeklik duygusu neredeyse en önemli şeydir. İnanmadığınız bir şeye seyircinin inanmasını bekleyemezsiniz. Eğer projenin inandırıcılığında bir problem varsa, daha hikâyenin başında çöpe gider” diyordu söyleşide Hasan Can Kaya. Öyle de oldu. “Gerçeklik” üzerine inşa edilen mizah komedi kulüplerinde de karşılık buldu ve pek çok yeni nesil stand-up’çı artık karşısında eş dosttan daha geniş bir kalabalık bulmaya başlamıştı.
Aynı yıl hayatlarımıza yılgın bir hoşgörüyle onların mizahını kabul etmemize ihtiyaç dahi duymayan bir başka fenomen “Gibi” dahil oldu. Dizinin birinci sezonu bittiğinde artık bir fısıltıdan çok daha öteye geçmişti değişen mizah anlayışı. Hal böyleyken bu kez Marketing Türkiye Temmuz 2022 sayısında kapsamlı bir araştırmayla bu dönüşümü ortaya koymaya çalıştık: “Türkiye’nin Mizah Anlayışı Değişiyor”!
Dosya kapsamında Xsights Araştırma Şirketi’nin Marketing Türkiye için gerçekleştirdiği “Türkiye’de değişen mizah anlayışı” araştırmasında toplumun yüzde 94’ü mizah anlayışımızın değiştiği yönünde fikir belirtmişti. Üstelik “Geçtiğimiz yıllara kıyasla en sevdiğiniz komedyen değişti mi?” sorusu yöneltildiğinde de katılımcıların yüzde 43’ü evet yanıtını veriyordu.
Katılımcılara mizaha yön veren unsurların neler olduğu sorulduğunda “Sosyal Medya” yüzde 73’le en yaygın yanıt olarak öne çıkıyor, ünlü komedyenlerin mizaha yön verdiğini düşünenlerin oranı yüzde 53 olurken katılımcıların yüzde 41’i dijital içerikleri, yaklaşık her dört kişiden biri ise yeni nesil komedyenleri işaret ediyordu.
Kahkaha temelli bu araştırmadan acı bir sonuç da çıkmıştı karşımıza. 2022 tarihli araştırmada “Türkiye’de mizahçıların baskı gördüğünü düşünüyor musunuz?” sorusu yöneltildiğinde katılımcıların yüzde 60’ı evet yanıtını verirken, mizahçıların otosansür uygulayıp uygulamadığı sorulduğunda ise yine yanıtlar benzer şekilde seyrediyor ve katılımcıların yüzde 63’ü mizahçıların otosansür uyguladığını söylüyordu. 2025’e günler kala hikaye nereye geldi? Bu sorunun yanıtını da finale bırakalım…
Türkiye’nin yeni mizah anlayışı nasıl şekilleniyordu?
“Türkiye’de değişen mizah anlayışı” araştırmasının tüm bu dönüşüme tuttuğu ışığın ardından mizahın güçlü paydaşlarına da bu dönüşümü nasıl okuduklarını sormuştuk, aynı dosyada… Orada öne çıkan söylemleri gelin birlikte hatırlayalım.
“Baskı yapanlarla aramızda zekâ farkı var” diyen Onur Ünlü: “Mizah işleri de yapan birisi olarak, eğer yanlış anlaşılmayacaksam, söz konusu baskı beni olumlu yönde etkiliyor diyebilirim. Tabiri caizse coştukça coşturuyor. Büyük şairin dediği gibi ‘Velhasıl onlar vurdu biz büyüdük kardeşim.’” sözleriyle “baskının” mizaha nasıl bir etkisi olduğunu özetlemişti.
Devin Özgür Çınar “Artık karikatürize tiplere ihtiyaç yok. Normal bir anın içinde, normal insanların mizahına daha çok gülünüyor, inandırıcılık ve gerçekle uyuşması senin, benim gibi karakterlerin olması ve hatta komiklik iddiası taşımaması önemli bir kıstas oldu” demişti.
Hasan Can Kaya, Türkiye’de mizahın neden potansiyelini gerçekleştiremediği sorusunu “Çok az yeni isim hoşgörüsüzlük sınırını aşıp ulusal anlamda şöhret olabiliyor ya da büyük kitlelere ulaşabiliyor. Sansürün olduğu yerde gelişim çok zordur. Barındırdığı potansiyele göre çok daha yavaş gelişiyor Türkiye’de mizah bu yüzden” sözleriyle yanıtlamıştı.
Volkan Öge, “Mizahçısı, komedyeni ya da bir espri yapıp çıkacak Twitter kullanıcısı; herkes bir şekilde bir baskı hissediyor. Komedyenlerin yakın arkadaşlarıyla aralarında çevirdiği muhabbetle seyircisiyle paylaştığı arasında ciddi bir farklılık var. Bu korku mizahı daha az komik bir hale getiriyor” cümleleriyle tam da araştırma sonuçlarına paralel olarak baskıya ve otosansüre dikkat çekmişti.
Bugünlerde artık çok daha büyük bir bilinirliğe ulaşan ve pek çok yeni mizahçıya da sahnesini açan TuzBiber’in Kurucularından Enes Uysal ise “TV gibi denetlenen mecralar, çok daha katı kriterleri olduğu için farklı formdaki komedi üretimlerinin görünürlüğünü yok ediyor ve büyük ölçüde tek tip üretime sebep olabiliyordu” ifadeleriyle dijitalin açtığı alana işaret etmişti.
Tam da bu noktada streaming platformlarının karar verici pozisyonundaki isimlerden görüş almamak elbette olmazdı. Sözü onlara bıraktığımızda ise;
Exxen’in Genel Müdürü Ümmü Burhan: “Kaliteli ve incelikli mizah seyircide bir karşılık buldu ve bu türde talebin artmasına neden oldu. Seyircilerimizden gelen bu yoğun ilgi ve destek yayın stratejimizde komedi içeriklerimize daha fazla yer vermemizi sağladı.”
Gain Medya Dramalar Direktörü Işıl Göreci: “Komedi içerikleri, başından beri Gain’in yayın stratejisindeki taşıyıcı kolonlardan biri. Seyirciyle ilk buluşan işimiz ‘10 Bin Adım’, devamında gelen ‘Ayak İşleri’, ‘Tuz Biber’ ekibinin stand-up gösterileri, Türkiye’nin tek canlı yayınlanan talk show’u ‘Dayı Şov’, Aslı İnandık’ın sunduğu ‘Heykel Mi?’ gibi projelerimiz güncel ve sarkastik mizahın yeni ve özgün temsilcileri oldular ve seyirciden de büyük ilgi gördüler.”
BluTV İçerik ve Ticari Direktörü Deniz Şaşmaz Oflaz ise “Stratejimizin temelini orijinal hikayeler anlatmak oluşturuyor. Komedyenler ve yazarlara olabildiğince serbest bir alan açmak istiyoruz, bu anlamda sadece izleyicinin değil sektörde komedi yapan yaratıcıların da BluTV’yle çalışmak istemesi bizi de mutlu ediyor. Seyirciden aldığımız olumlu geri dönüşler de bu işleri ileriye taşımamız için bizi motive ediyor” demişti.
2022’de henüz hayatımızda “Prens” yoktu ama o da yakında BluTV’nin açtığı o “serbest alanda” sahneye çıkacaktı…
Prensimiz çok yaşa!
Takvimler Haziran 2023’ü gösterdiğinde; Gibi 4’üncü, Ayak İşleri 3’üncü sezonunu ardında bırakıyor; Deniz Göktaş Ekim’de dolduracağı Harbiye gösterisine hazırlanıyor ve komedi kulüpleri, mizah podcast’leri kulaktan kulağa yayılarak çok daha geniş kitlelere ulaşmayı başarıyordu.
Ardından hayatımıza bir taç ve peleriniyle yeni bir fenomen daha girdi: “Prens”! Ne bugüne dek anlatılan epik kahramanlara benziyor ne de ağzına geleni söylemekten bir an olsun imtina ediyordu. Korkaktı, bencildi, zalimdi ve türlü kompleksleri vardı.
Bir yanıyla Game of Thrones’a göz kırpıyor, bir yanıyla Kahpe Bizans’a selam veriyor. Hiç var olmamış bir evren yaratıyor, içine yine hiç alışık olmadığımız bir anti kahraman koyuyor ve izleyen herkesi o evrenin varlığına da güldürüsüne de ikna ediyordu Giray Altınok…
Giray Altınok ile bu yılın Haziran ayında gerçekleştirdiğimiz söyleşide elbette ona da Türkiye’nin değişen mizah kodlarını sormuştuk.
O bu soruya, “Harika bir deri değiştirme döneminden geçiyoruz. Kendi mizahını kendi hikaye anlatma biçimini muhatabıyla buluşturmak isteyen birçok insan bir seçenek kazandı. Kaderimizi birkaç insanın iki dudağı arasında kalmadan özgürce, en azından ‘nispeten özgürce’ izleyiciyle buluşturma fırsatı bulduk. Ofansif mizahla tanıştık, şu anda merhaba merhabayız ancak yakında daha sıkı fıkı olacağız.” yanıtını vermişti…
Güldürmenin cesaretli tarafı…
“Kral Vahşi Kelebek” 2024’ün bitimine günler kala bu kez Altın Kelebek almak için sahnedeydi. Konuşmasını ise şöyle sonlandırdı: “Bu ödülü; bugün bu ülkede mizah yapmaya çalışan, Türkiye’nin dört bir yanında şu an evlerde, ofislerde insanların yüzünü güldürmek için şaka yapan, bir şakayı yaparken de iki kere düşünmek zorunda kalan bütün mizahçı arkadaşlarım adına alıyorum”.
Bu söylemin ardında yatan elbette büyük bir gerçeklik var. Zaman zaman “mizah” kendisinin “mizah” olduğunu anlatana kadar çoktan linçlere maruz kalabiliyor ya da bağlamından koparılmış 30 saniyelik bir kesitle komedyenler, sanatçılar çok büyük bir tepkiyle karşılaşabiliyor. Streaming platformlarından YouTube’a, podcast’lerden Twitter’a, TikTok’a dek mizahçıların kitlesini genişletme şansı artarken aynı şans dönüp dolaşıp CİMER’e şikayetleri ve hatta tutuklama kararlarını bile beraberinde getirebiliyordu…
Finale bıraktığımız soruyu da yine işin mutfağından biri 2024’ün Aralık ayında yayınladığımız söyleşisinden bir alıntıyla yanıtlasın öyleyse. Caner Özyurtlu: “Herkes cesareti kadar komik oluyor”…