Türkiye kişisel bilgilerini paylaşmak istemiyor!
Hepimiz, internet ortamında genellikle müşterisi olduğumuz cep telefonu, televizyon ve internet servis sağlayıcılar, perakendeciler, e-ticaret şirketleri, marketler, bankalar gibi birçok farklı yapıyla kişisel bilgilerimizi paylaşıyoruz. Bu paylaşımlarla ilgili yasal düzenlemeler yapılmış durumda. Veriler KVK Kişisel Verilerin Korunması Kanununa göre işleniyor. Ayrıca geçen yıl ticari iletiler için İYS İleti Yönetim Sistemi uygulanmaya başladı. İşin hukuki boyutu elbette çok önemli ancak bir diğer sorulması gereken konu da tüketicinin tüm hukuki korumalara rağmen veri güvenliği konusunda ne hissettiği. Zira toplanan kişisel verilerin hacklenme veya başka yollarla kötü niyetli kişilerin eline geçme riski her zaman var, geçmişte böyle durumlarla karşılaştık. BAREM‘in gerçekleştirdiği “Kişisel Verilerin Paylaşılması” araştırması ise tam da bu alanda tüketicinin algısına ışık tutuyor…
Kişisel verileri paylaşmak endişe yaratıyor
- Araştırmanın ilk ve en çarpıcı bulgularından birisi; kişisel bilgilerini dijital ortamlarda paylaşmaktan endişe duyanların oranı… Endişeli olanların oranı dünyada ortalama yüzde 45 iken, Türkiye’de yüzde 60.
- Endişe oranının dünya ortalaması kadınlarda erkeklere göre 4 puan daha yüksek.
- Amerika, endişe duyanların (yüzde 54) en yüksek olduğu kıta iken Asya Pasifik Bölgesinde oran yüzde 45’e, Avrupa’da yüzde 43’e düşüyor.
- Endişenin yüksek olduğu ülkelere baktığımızda önce Brezilya (yüzde 72) ve Hindistan (yüzde 71)’ı görüyoruz. Onları yüzde 61 ile Şili ve yüzde 60 ile ABD ve Türkiye izliyor. Dolayısıyla Türkiye kişisel bilgilerini dijital ortamda paylaşmaktan en çok endişe duyan 5 ülkeden biri ve endişelenenlerin oranı dünya ortalamasından 15 puan daha yüksek.
- Türkiye’de kadınlar ve erkekler arasında fark görünmüyor. En endişeli gruplar; İstanbullular (yüzde 71), üst sosyoekonomik statü grupları (AB SES – yüzde 70), lise mezunları (yüzde 67) ve ücretli ya da maaşlı çalışanlar (yüzde 65).
Kişisel bilgilerin paylaşılması gerekli görünmüyor
Araştırmada dijitalleşen ve her şeyin birbirine bağlı olduğu dünyada, kişisel bilgilerin paylaşımının önemli ve gerekli olup olmadığı da sorgulandı. Global olarak paylaşımın gerekli olduğunu düşünenlerin oranı (yüzde 22) geçen yıl ile aynı kalırken, gerekli olmadığını düşünenlerin oranı (yüzde 30) 3 puan yükseldi.
Türkiye’de kişisel bilgi paylaşımının gerekli olmadığını düşünenler (yüzde 60) dünya ortalamasının iki katı ve bu aynı zamanda 35 ülkedeki en yüksek oran.
Paylaşımı gerekli görenlerin oranı ise genelde yüzde 23 iken, ilkokul mezunları (yüzde 29), erkekler (yüzde 26) ve gençler (18-34 yaş – yüzde 26) arasında biraz daha yüksek.
Kişisel veri, veri toplayıcıları için değerli mi?
Türkiye’de üç kişiden biri (yüzde 32) kişisel verilerin, toplayanlar için değerli olduğunu düşünüyor. Üst sosyo ekonomik statü grubunda (AB ses – yüzde 39) bu oran biraz artıyor. Kişisel bilgilerin değerli olmadığını düşünenler ise yarıya yakın (yüzde 46). Alt sosyo ekonomik statü grupları (DE ses – yüzde 59) ve üst yaş grubunda (55 yaş ve üstü – yüzde 52) bu oran daha yüksek.
Kişisel bilgilerin istenmesi hoşnutsuzluk yaratıyor
Türkiye’de görüşülen kişilerin yarıdan fazlası (yüzde 54) bu veri toplayıcıların, kişisel bilgilerini istemelerinden hoşlanmıyor. Üst sosyo ekonomik statü gruplarında (yüzde 70), emekliler (yüzde 66), Üniversite ve üstü eğitimliler (yüzde 63) ve çalışanlar (yüzde 59) arasında hoşnutsuzluk oranı daha da yükseliyor.
Paylaşılan kişisel bilginin ne için kullanıldığı pek bilinmiyor
Türkiye’de görüşülen kişilerin çoğu (yüzde 63) “Veri toplayıcılarla paylaştıktan sonra kişisel bilgilerimle neler yapıldığının farkındayım ve endişe duymuyorum” önermesine katılmıyor ve demografik kırılımlar arasında anlamlı fark bulunmuyor.
Araştırmanın metodolojisi
Araştırma WIN Group üyesi 35 ülkede 27 binin üzerinde kişiyle gerçekleşti. Türkiyede CATI (Bilgisayar Destekli Telefon Görüşmesi) yöntemiyle Türkiye’yi temsil eden 1000 kişiyle görüşüldü.
Tüketici hangi markalarla verilerini paylaşmaya sıcak bakıyor?