Mizahı, mutfağındakilere sorduk: Türkiye’nin yeni mizah anlayışı nasıl şekilleniyor?
İçinde bulunduğumuz günlerde “Acil durumlarda camı kırınız” kutusunun ardında duruyor adeta komedi içerikleri. Toplum olarak pek çok zorlukla orantısız mizah yoluyla baş etmeye çalışıyoruz. Hal böyleyken streaming platformlarında amiral gemisi olarak konumlanıyor mizah içerikleri. Her bir platformda ayrı ayrı içerikler yayınlandıktan çok kısa bir süre sonra hızla Türkiye gündeminde yerini alıyor, replikleri ezberlenecek derecede çok seviliyor, kimilerinin sevgiden kimilerininse linçten başı dönüyor… Komedi kulüplerinin gerçekleştirdiği açık mikrofon gösterileri ise artık çok daha geniş kitlelere hitap ediyor ve sahnelerden yeni ışıklar yükseliyor. Xsights Araştırma Şirketi’nin Marketing Türkiye için gerçekleştirdiği “Türkiye’de değişen mizah anlayışı” araştırmasının tüm bu dönüşüme tuttuğu ışığın ardından mizahın güçlü paydaşlarına da bu dönüşümü nasıl okuduklarını sorduk…
Baskı yapanlarla aramızda zekâ farkı var
✓ Toplum dinamikleri değiştiği için mizah da değişiyor ve gelişiyor. İyi mizahın doğasının öncü olmak gibi zorunlu bir özelliği var. 80 sonrasında Haldun Taner Devekuşu Kabare ile; Ferhan Şensoy Ortaoyuncular ile bu öncü rolü üstleniyorlardı. 90’ların sonuna doğru Yılmaz Erdoğan kendi tiyatrosuyla dönemine göre ilerici şeyler yaptı. 2000’lerle birlikte sinemada Cem Yılmaz ortaya çıktı ki o da öncüydü. Bütün bunlar aynı zamanda birer ekoldüler. Ve her şeyi doğrudan, tabiri caizse paldır kültür yapıyorlardı.
✓ Şimdi baktığımızda daha sakin ve gösterişsiz gibi görünen ama daha sert bir mizah var ortada. Mizahın politikliği günlük hayat içindeki ayrıntılara gizlenerek daha sinik ama daha vurucu; daha vurdumduymaz ama daha zekice bir hal aldı. Ki bu mizah yaklaşımı da kendi başına bir ekol oldu, oluyor. Bu işin başını da “Leyla ile Mecnun”, “İşler Güçler” ve “Gibi” gibi diziler ve onları yapan ekiplerin diğer işleri çekiyor. Zaten baktığınızda bu işleri yapan insanların çoğu da birbirini tanıyan, sürekli bir arada çalışan, birlikte vakit geçiren, birbirlerinden de beslenen insanlar. Bir şeyi ekol yapan da budur…
✓ Türkiye’de sadece mizahçıların değil, toplumun kendisinin toplumsal baskı altında olduğunu düşünüyorum. Ama mizahçıların farkı, bu baskıyı bir şekilde tersine çevirip baskıyı yapanlara geri döndürme güçleri. Mizah işleri de yapan birisi olarak, eğer yanlış anlaşılmayacaksam, söz konusu baskı beni olumlu yönde etkiliyor diyebilirim. Tabiri caizse coştukça coşturuyor. Baskıyı yapanlarla aramdaki zeka farkının bu kadar bariz olduğunu görmek hoş bir şey. Ayrıca ellerinden geleni artlarına koymasınlar. Büyük şairin dediği gibi ‘Velhasıl onlar vurdu biz büyüdük kardeşim.’
✓ Farklı komedi türlerinin popülerleşmesinde dijital yayıncılığın olumsuz bir rolü olduğunu düşündüğümü söyleyecek değilim elbet. Şimdilik iyi gidiyor. Fakat bir zaman sonra, yapanlarla onların kısıtlı seyircisi arasında bir çeşit al gülüm-ver gülüm ilişkisine dönme ihtimali de yok değil. Çünkü zaman zaman kapalı bir kutunun içinde bağırıp duruyormuşum hissi uyanıyor bende.
Sansür Türkiye’de mizahın gelişimini yavaşlatıyor
✓ Sadece bizde değil dünyada da mizah anlayışı statik değil, dinamiktir. Yani sürekli değişir. Bunu şuradan fark edebilirsiniz: Ailelerimizin çok komik bulduğu isimler yeni kuşağa komik gelmeyebiliyor veya yeni kuşağın güldüğü şeyleri eski kuşak komik bulmayabiliyor. Ama normali budur. Dönem dönem de eski bir ekol yeni dönemde biçim değiştirip tekrar yer alabilir. Örneğin Tuluat türü böyledir. Çok eski bir tiyatro geleneğidir. Ama günümüzde biçim değiştirerek tekrar ön plana çıktı. Her bireyin tek kişilik medya olmasıyla beraber gerçeklik duygusu önem kazandı. Dolayısıyla mizah da bundan payını düşeni aldı. Mizahta şu an gerçeklik duygusu olan işler öne çıkıyor.
✓ Türkiye’de neredeyse bütün mesleklerin toplumsal olarak baskı altında olduğunu düşünüyorum. Ama bu baskının birçok dezavantajının yanında küçük bir avantajı da bizi alternatif çözümler bulma kabiliyeti yüksek bir toplum yaptı. Bunu iyiye kullanan var, kötüye kullanan var. Tabii mizah da lüks bir şey olduğu için, yani barınma, beslenme gibi temel giderlerden sonra geldiği için tahammülün daha az olduğu bir alan. Bunun olumsuz etkileri şunlar: Yeni isimlerin çıkmasını zorlaştırıyor. Çok az yeni isim bu badireleri ve hoşgörüsüzlük sınırını aşıp ulusal anlamda şöhret olabiliyor ya da büyük kitlelere ulaşabiliyor. Sansürün olduğu yerde gelişim çok zordur. Barındırdığı potansiyele göre çok daha yavaş gelişiyor Türkiye’de mizah bu yüzden.
✓ Farklı komedi türlerinin popülerleşmesinde en büyük pay sahibinin dijital yayıncılık olduğunu düşünüyorum. Eskiden mizahçı adayları kontenjanın çok az olduğu geleneksel tanınma yöntemlerine mahkumdu. Ya çok ünlü oluyordu ya da hiç ünlü olamıyordu, yani kendisini kitlelere duyuramıyordu. Dolayısıyla aslında en iyi mizahçılar sadece oralarda kendilerine küçük alanlar bulabildikleri için mizah dergilerinden çıkıyordu önceki dönemlerde. Artık dijitalin yaygınlaşmasıyla birlikte (ki ben de başarımı dijitale borçluyum), torpil mekanizması minimuma indi. Artık üretici kitleyle direkt muhatap oluyor. Dolayısıyla kişi gerçekten yetenekliyse tüketici onu bir yere taşıyor. Yetenekli değilse de ne kadar kayırılırsa kayırılsın dijital rekabette yok oluyorlar yavaş yavaş. Bence dijitaldeki gelişmeler mizahtaki rekabeti daha adil bir noktaya taşıdı ve çeşitliliği arttırdı.
Yeni nesli tanımayan güldüremez
✓ Türkiye’nin komedi anlayışının oluşmasında mizah dergilerinin önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum. Mizah dergileri topluma ayna görevi gördükleri için her dönemde değişen toplumsal gelişmelere göre evrimleşir. Ve her dönemde bu dergiler birçok mizah yazarının, çizerin ve stand-up’çının ortaya çıkmasını sağladı. Benim mizahla tanışmamı sağlayıp, karikatürize çizgimin gelişmesini sağlayan ilk dergi Gırgır Dergisi. Sonrasında çıkan yeni dergilerle mizah anlayışım ve çizgim sürekli evrimleşti. Ve şu anda yaratmış olduğum Kral Şakir karakterleri de oluşan ve sürekli gelişen bu karikatür anlayışımın yansımaları.
✓ Mizahçıyı tanıdıkça çözmeye başlarız. Mizahçı böylelikle izleyicisini yetiştirir, onlara kendi yaklaşımını öğretir. Mesela hayatında ilk kez mizah dergisiyle tanışmış birisinin, birçok karikatürü algılaması zor olur. Fakat çözülme gerçekleştikçe, mizahi açıdan entelektüel seviye yükselir ve artık yapılan esprilere kahkahalarla gülmeye başlarsınız. Ama yıllar geçtikçe bir noktadan sonra, kodlar iyice deşifre olur ve algılananlar seyirci için normalleşir. Yeni nesillere ilk kez kendi anlayışını tanıtan mizahçı, yeni nesli yakalayabiliyorsa ne ala; böylece mizah anlayışı sürdürülebilir olur. Ama mizahçı, yeni neslin yaşam tarzı ve bakış açılarından uzaklaşmış ve kopmuşsa o zaman artık o mizahçının kodları geçerliliğini yitirir ve artık esprilerine gülünmediği zaman gelir.
✓ Mizah dergiciliğinin kan kaybettiği günümüzde meslektaşlarımın online, dijital platformlar, sinema ya da metaverse gibi değişik alternatif ortamlarda mizah anlayışlarını sürdüreceklerini düşünüyorum.
Artık karikatürize tiplere ihtiyaç yok
✓ Mizah yaşayan bir şey olduğu için Türkiye’de yaşanan değişikliklerle beraber değişiyor bence. Daha eski olan bir mizah geleneği var. Biraz daha köşeli (ya da bugünden baktığım için artık bana öyle görünüyor) bir tarafı abartılı ya da komik olsun diye sivriltilmiş karakterlerin olduğu ve yine bu karakterleri biraz normalin dışında durumların içine atarak oluşturulmuş bir mizah anlayışıydı bu. Ama şimdi karakterlerin ve durumların bir sivriliği olmasına gerek yok. Normal bir anın içinde, normal insanların mizahına daha çok gülünüyor, inandırıcılık ve gerçekle uyuşması senin, benim gibi karakterlerin olması ve hatta komiklik iddiası taşımaması önemli bir kıstas oldu. Sosyal medyanın da etkisi büyük. Artık herkes kendi komikliklerini, zaaflarını hatta itiraflarını açık bir şekilde sergiliyor. Eskiden söylemeye utandığımız şeyler artık rahatlıkla itiraf edilebilir hale geldi. O yüzden büyük olaylara ya da karikatürize tiplere ihtiyaç yok.
✓ Türkiye’de mizahçıların hem baskı altında olduğunu hem de otosansür uyguladıklarını düşünüyorum. Hesaplaşamadığımız pek çok toplumsal olay, düşünce, fikir hakkında rahat konuşulamazken mizahı hiç yapılamıyor. Bu hesaplaşma mizah yoluyla yapılabilir ama geleneğimizde yok sanki. Bu da mizahın önünü tıkıyor, bir yerlerde rahatlıkla konuşulmaya başlandığı an gürül gürül akacak bir mizah damarı olduğunu hissedebiliyorum.
✓ Ana akım mizah dışında kendine yer arayan herkes için çok iyi bir fırsat oldu dijital yayıncılık. Bizim yaptığımız “10 Bin Adım” dizisi mesela 10 dakikalık bir iş olduğu için Gain dışında kendine yer bulamazdı.
Korku, mizahı daha az komik hale getiriyor
✓ Mizah anlayışı tüm dünyada hızla değişiyor ve çeşitleniyor. Artık daha çok üreten var ve insanlar her şeyden daha çabuk sıkılıyor. Bu ihtiyaç mizahı biraz basitleştiriyor olsa da çok daha komik şeylerin ortaya çıkmasına da zemin oluşturuyor. Eskisi gibi az sayıda insanın komedi ekollerini oluşturduğu bir evrende olmadığımız için öne çıkanından bahsetmek zor ama komedinin daha acımasız, daha kendini eleştiren, daha karanlık, daha gerçekçi, gerçekten çok daha hızlı kopabilen ve en geniş kuralları bile yok saymak isteyen bir mizaca büründüğünü düşünüyoruz.
✓ Mizahçısı, komedyeni ya da bir espri yapıp çıkacak Twitter kullanıcısı; herkes bir şekilde bir baskı hissediyor. Komedyenlerin yakın arkadaşlarıyla aralarında çevirdiği muhabbetle seyircisiyle paylaştığı arasında ciddi bir farklılık var. En güzel espriler de o arada yok oluyor. Komedyen insanları şaşırtmak, beklenmeyeni söyleyerek güldürmek isterken tam olarak belirlenmemiş sınırlarda geziyor. O sınırları geçmenin sonuçları da bazen çok ağır olabiliyor. Bizce bu korku mizahı daha az komik bir hale getiriyor.
✓ Farklı komedi türlerinin var olabilmesinin tek sebebinin dijital yayıncılık olduğunu düşünüyoruz. İnsanlar ne izleyeceklerini seçebildikçe, üreten tarafın da bu ihtiyacı karşılayacak çeşitliliği yaratması gerekiyor. Komedinin farklı tonlarını görebilmemizin en önemli sebebi bu. Bu sayede aynı kafada üretilmiş milyonlarca gişe yapan vasat komedi filmleri dünyasından, daha az sayıda ama çok daha bağlı izleyici kitleleri yaratan diziler ve içerikler dünyasına geçtik.
Şakaların içeriğinden ziyade teknikleri değişiyor
✓ Değişen hakim bir mizah anlayışı var mı onu bilmiyorum. Ama çeşitlendiğini düşünebiliriz. Ve bu da tüketim çeşitliliğiyle doğru orantılı. Artık kenarda kalan komedyenler kendine ifade alanları bulabiliyor. Çok kolay bir şekilde kendini dünyaya açık edebiliyor. Bu açıklık da birçok fikrin ve kafa yapısının kesişmesine sebep olabiliyor. Şakaların içeriğinden ziyade teknikleri, ifade şekilleri değişiyor. “Ekol” veya ön plana çıkan bir anlayış var diyemiyorum. Komedi var ve bunun içinde herkesin kendine ait tarzları var. Zamanla da bazı tarzlar geleneğe eklemlenip parçası haline gelebiliyor.
✓ Toplumsal baskı sadece komedide değil hayatın her alanında var olan ve ifadeyi her ölçüde törpüleyen bir durum. Sosyal medyanın varlığıyla da daha gün yüzüne çıkan bir tartışma oldu bu. Sosyal medya linci, tehditler… Mahkemelere daha kolay taşınabilmesi veya bazı durumlarda şiddete de başvurulabilmesi komedi üretmek isteyen kişiyi de özgür ifadenin gerektirdiği şekilde davranmamasına sebep olabiliyor. Fakat toplumsal baskı da farklı komedi anlayışlarının, ifade biçimlerinin de ortaya çıkmasına sebep olabiliyor. Bu da uzun vadede toplumsal algıyı değiştirebilir ve dönüştürebilir. Şakanın üretildiği ve yayımlandığı mecralarda verilen mesajı da belirleyebildiği, kabul edilebilirliğini de sağlayabildiği için böyle alanların olması önemli. Komedi kulübü dediğimiz yerler ve şakaların görücüye çıktığı açık mikrofonlar da bunu sağlıyor. TuzBiber’de yaratmak istediğimiz şey de bu: insanlar canlı seyirci önünde istediği şekilde şakalarını yapabilsin, geliştirsin ve seyirci bunun bir komedi kulübünde üretildiği bilincinde olarak izleyebilsin istiyoruz.
✓ Dijital yayıncılık sayesinde farklı komedi türleri daha fazla insana ulaşabiliyor. Dijitalleşme komedyenlerin kendisini sevebilecek insanlarla buluşmasına olanak sağlıyor. TV gibi denetlenen mecralar, çok daha katı kriterleri olduğu için farklı formdaki komedi üretimlerinin görünürlüğünü yok ediyor ve büyük ölçüde tek tip üretime sebep olabiliyordu.
Kaliteli ve incelikli mizah seyircide karşılık buluyor
✓ Exxen içerikleri bildiğiniz üzere; dramdan komediye, belgeselden eğlenceye kadar farklı yelpazedeki yerli içeriklerin üretilmesine öncelik veren bir platform. Ürettiğimiz yerli içerikler arasında seyircimiz komedi içeriklerine de oldukça ilgi gösterdi. Kaliteli ve incelikli mizah seyircide bir karşılık buldu ve bu türde talebin artmasına neden oldu. Seyircilerimizden gelen bu yoğun ilgi ve destek yayın stratejimizde komedi içeriklerimize daha fazla yer vermemizi sağladı.
✓ Mizah çok incelikli ve hassasiyet gerektiren bir sanat türü. Tek ve ortak bir mizah anlayışı yok çünkü. Sadece güldürmenin ötesinde, tıpkı diğer türlerde olduğu gibi hayata dair belli gözlemlerin, durumların da seyirciye aktarılma biçimi yapılan mizahın kalitesini belirliyor. Bizim bu konuda komedi içeriklerini belirlerken, en fazla dikkat ettiğimiz nokta kaliteli ve seviyeli bir mizah yaklaşımıyla toplumun tüm kesimlerine değebilmek. Bu nedenle içerikleri seçerken ötekileştirmeyen, tüm seyircilerimizin izleyip sahip çıkabileceği, toplumsal hassasiyetleri gözeten, özgürlükçü ve yeni söylemleri olan senaryolara, iyi ve kaliteli prodüksiyonlara öncelik veriyoruz. Seyircimiz de bu içeriklere sahip çıkıp, fenomenleştirerek bu konuda bize destek oldu.
✓ Mizah tek bir tanımı ve türü olan bir olgu değil. Zamana ve toplumsal gelişime hatta coğrafyaya paralel olarak gelişen ve değişen bir kavram. Exxen’de yayınladığımız içeriklere bakıldığında “Konuşanlar” seyirciyle kurduğu bağ ve farklı bir komedi anlayışıyla öne çıkan bir komedi show programı, Leyla ile Mecnun 10 sene önce de şimdi de oluşturduğu kendine has dili, felsefesi ve hikaye üslubuyla hala geniş kitleleri yakalıyor. Gibi, yepyeni ve incelikli anlatım diliyle komedide farklı bir kulvar açtı.
✓ Toplumun güncel beğenilerini dikkate alarak ve yenilikçi bir yaklaşımla, onların sürekliliğini istediği tüm komedi içeriklerimizin yeni sezonlarını ve yeni komedi türlerini seyircimizle buluşturmaya devam edeceğiz.
Seyirci artık durum komedisi arıyor
✓ Son yıllarda komedi anlayışının kesinlikle değiştiğini düşünüyorum. Fiziksel komediden gittikçe uzaklaşılıyor, seyirci artık durum komedisini aramaya başladı. Türkiye’de özellikle “Bartu Ben” ve sonrasında gelen işlerde bu etki görülüyor. Bunun yanı sıra dünyada da olduğu gibi seyirci artık komedi işlerinde de iyi kurulmuş bir dramatik yapı arıyor. Bu yüzden bir sezon boyunca güldüğümüz Fleabag gibi hikayeler artık finallerinde ters köşe yaparak bizi üzebiliyor veya şaşırtabiliyor.
✓ Stratejimizin temelini orijinal hikayeler anlatmak oluşturuyor. Komedyenler ve yazarlara olabildiğince serbest bir alan açmak istiyoruz, bu anlamda sadece izleyicinin değil sektörde komedi yapan yaratıcıların da BluTV’yle çalışmak istemesi bizi de mutlu ediyor. Seyirciden aldığımız olumlu geri dönüşler de bu işleri ileriye taşımamız için bizi motive ediyor. “Aynen Aynen”, “Bonkis” gibi ana akım mizahtan farklı bir yöne giden dizilerin devam sezonlarının gelmesi seyircinin ilgisi sayesinde oldu.
✓ Yayınlanacak mizah içeriklerini belirlerken aradığımız en önemli kriter, diğer işlerden ayrışması. “Bartu Ben” veya “Doğu” gibi dizilerde olduğu gibi özgün bir mizahı olan diziler yapmak önceliğimiz. Genel olarak bir sezonu ele aldığımızda, döngüye düşmeden ilerleyen hikayeler seçiyoruz çünkü komedi işleri, mizahının gücünden bağımsız olarak olduğu yerde kalırsa tekrara düşüyor. Bizim en öncelikli hedefimiz uzun yıllar tekrar tekrar izlenebilecek bir kütüphane oluşturmak, tıpkı global stüdyoların yaptığı gibi. Asıl değerli olan bu.
Komedi içerikleri Gain’in taşıyıcı kolonlarından biri
✓ Mizah, günlük hayattan ayrı düşünülemez. Nasıl ki 10 yıl önceki alışkanlıklarımızı bugün şaşırtıcı buluyorsak, 10 yıl önce güldüğümüz şeylere bugün gülmememiz de normal… Bugünün mizah anlayışında sınıf komedisi, karikatürize ve karton karakterler, ayrımcı şakalar gibi kavramların yerini tarafsız bir yerden durumları tespit eden bir komedi aldı. Bugünün yaşam koşullarından etkilenerek yazılan ve oynanan durum komedileri yükselişte. Kendiliğinden gelişen diyaloglar, olaylara verilen tepkiler ülkemizde mizahın ne kadar bugüne dayalı olduğunun kanıtı.
✓ Komedi içerikleri, başından beri Gain’in yayın stratejisindeki taşıyıcı kolonlardan biri. Seyirciyle ilk buluşan işimiz “10 Bin Adım”, devamında gelen “Ayak İşleri”, “Tuz Biber” ekibinin stand-up gösterileri, Türkiye’nin tek canlı yayınlanan talk show’u “Dayı Şov”, Aslı İnandık’ın sunduğu “Heykel Mi?” gibi projelerimiz güncel ve sarkastik mizahın yeni ve özgün temsilcileri oldular ve seyirciden de büyük ilgi gördüler. İzleyicilerimizin seçimlerini gerek medyada gerek kendi veri tabanımızda takip ettiğimizde komedinin en çok tercih edilen iki türden biri olduğunu görüyoruz.
✓ İyi bir komedi kendini okur okumaz belli ediyor, ortada oyuncu, mekan, kostüm gibi ögeler yokken kağıt üzerinde bile güldürüyorsa sonuç şaşırtıcı olmuyor. Tabii ki sadece Gain olarak bizim güldüğümüz işleri değerlendiriyoruz gibi bir anlam çıkmasın. Değerlendirmelerimizi yaparken hem kendi komedi algımızı hem de izleyiciyle bağ kuracağını düşündüğümüz ayrıntıları göz önünde bulunduruyoruz.
Eninde sonunda mizahın sıcak kollarına dönüyoruz
✓ İletişimde az zamanda çok iş başarmanın, hızla tepki almanın en kestirme yolu mizah. Sokakta da öyle, evde de televizyonda da sosyal medyada da… Dolayısıyla markalar konuşurken de öyle. Günümüz iletişim trendlerinde mizah en üstte gibi gözüküyor. Zaman zaman “gözyaşlarımızı bitti mi sandın” ekolüne bir gidip geliyor herkes (özel günler, güzel günler gibi). Ama bence o sürdürülebilir değil. Özetle eninde sonunda mizahın, komedinin sıcak kollarına dönüyoruz.
✓ Toplumun mizah anlayışı tabii ki değişir. Dil değişiyor, davranışlar değişiyor, tepkiler değişiyor, tamamen bu unsurlardan beslenen mizah nasıl değişmesin? Yaşı uygun olanlar (pek az kaldı sektörde ama yine de var bir iki kişi) 90’lı yıllarda okudukları mizah dergilerini alsalar, baştan sona bir göz gezdirseler eminim bazı şeylere bakıp “Biz bunlara mı gülüyorduk?” derler. Evet, gülüyorduk. O zaman öyleydik. Tabii buradan hareketle mizah iyiye ya da kötüye gitti demek yanlış. Gündelik jargon değişti, bir zamanlar kabul edilen şeyler kabul edilmez oldu, edilmeyenler edilmeye başlandı diyelim. Karışık işler…
✓ “Absürd mizah” mesela, çok daha ufak bir gruba hitap ederken şimdi kitlesel olarak karşılık bulabiliyor. Öte yandan kendi adıma “zor durumda kalan insan”, “beklenmedik durumlarda tuhaf tepkiler veren insan” gibi klişe komedi unsurlarının hiçbir zaman eskimediğini düşünüyorum. Her zaman iş görür. Önemli olan fikre farklı bir yerden yaklaşabilmektir. Evet, galiba bizim sağlamasını yapmaya çalıştığımız şey bu: “Tazelik…”