Uyku ve yeme davranışlarımız şimdi daha düzensiz!
Küresel Covid-19 salgını ile birlikte değişen sosyal hayat tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yeni davranış modellerini ortaya çıkardı. Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü ve Method Research Company iş birliğinde Türkiye genelinde 18 yaş üstü 3 bin kişi ile yapılan ‘Koronavirüslü Günlerde Hayat Araştırması’, uyku ve yemek yeme alışkanlıklarından sosyal medya kullanım alışkanlıklarına kadar pek çok davranış değişikliklerini ortaya koydu. Araştırmaya göre bu süreçte yeme alışkanlıkları değişti. Daha düzensiz saatlerde ve daha fazla yemek tüketiliyor. Araştırma uyku düzenindeki değişiklikleri de ortaya koydu. Yatış ve kalkış saatleri değişti.
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü ve Method Research Company tarafından tüm Türkiye genelinde 18 yaş üstü 3.000 kişiyle yapılan ‘Koronavirüslü Günlerde Hayat Araştırması’ sonuçları açıklandı.
Yeme alışkanlıkları değişti
Araştırmaya göre Koronavirüs salgın süreci boyunca günlük hayatın hemen her alanında değişiklik yaşandı. Bunların başında ise yeme düzeni geliyor. Araştırma, kişilerin yarısından fazlasının yemek yeme alışkanlığının değiştiğini ortaya koydu.
Özellikle 26- 45 yaş arasında ortalama yüzde 62 oranında yeme alışkanlıklarının değiştiği gözlemlendi. Araştırmaya katılanların yüzde 43’ü yemek yeme saatlerinin değiştiğini, yüzde 35’i daha fazla yemek yediğini belirtti. Hazır gıda ve hamurlu yiyecek tükettiğini belirtenlerin oranı yüzde 18 oldu.
Daha düzensiz saatlerde ve daha fazla yemek tüketiliyor
Araştırma, yemek yeme saatlerinin düzensizleştiğini ve daha çok yemek yendiğini gösterdi. Özellikle gençlerde hamurlu ve hazır gıda tüketiminin önemli düzeyde arttığı ortaya çıktı. Gençler ve öğrencilerin yüzde 49’u yemek yeme saatlerinin düzensizleştiğini belirtti. yüzde 44’ü “daha fazla yemek yiyorum” derken yüzde 30’u hazır ve hamurlu gıda tüketiminin arttığını kaydetti.
Araştırmada daha fazla ev yemeği yediğini ve sağlıklı beslendiğini belirtenler de yer aldı. Katılımcıların yüzde 36’sı “daha fazla ev yemeği yiyorum derken; daha sağlıklı beslendiğini belirtenlerin oranı yüzde 18 oldu. Araştırmada yüzde 10 oranında daha az yemek yediğini ifade edenler ise en düşük gelire sahip kişilerden oluştu.
Uyku düzeni bozuldu
Araştırma salgın sürecinde uyku düzeninin de değiştiğini de ortaya koydu. Salgın sonrası süreçte uyku düzeni yüzde 60 oranında değişiklik gösterdi. Değişiklik uykuda geçen süreden ziyade; daha çok yatış / kalkış saatinde oldu. Sabah kalkış saati ortalama 11.00 ve gece yatış saati ortalama 02.00 olarak kaydedildi. Uyku düzeninin en fazla değişiklik gösterdiği grup ise gençler ve öğrenciler oldu.
Gençler en çok sosyal medya takip ediyor, dizi izliyor
Araştırmaya göre, Koronavirüs nedeniyle evde geçirilen süre özellikle gençlerde sosyal medya kullanımı, dizi izleme, ev işleri ve uyku ile geçiyor. Sosyal medya kullanımı özellikle 25 yaş altında ve 56 yaş üstünde ciddi bir artış gösterdi.
Salgın sürecinde tüm yaş gruplarında olduğu gibi kitap okuma ve spor yapma oranı gençlerde de düşük seviyede olduğu gözlendi. Bu süreçte 18-25 yaş arası ve yüzde 92’si öğrenci olan gençlerin gündelik aktiviteler içinde sosyal medyada vakit geçirme oranı yüzde 68; dizi/ film izleme oranı yüzde 60; temizlik ve ev işlerine verdikleri destek oranı yüzde 47 ve uyku oranı yüzde 44 olarak kaydedildi.
Uzaktan eğitime katılıyorlar
Araştırmaya katılan lise ve üniversite öğrencilerine “uzaktan eğitim” konusundaki görüşleri de soruldu. Üniversite öğrencilerinin yüzde 41’i uzaktan eğitime katıldıklarını ve yüzde 29 oranında verimli bulduklarını belirtti. Lise öğrencilerinin yüzde 67’si derslere katıldığını belirtirken; yüzde 27’si verimli bulduğunu ifade etti.
Gündem TV haberlerinden takip ediliyor
Araştırmada gündemin takip edildiği mecralar da belirlendi. Katılımcıların yüzde 82’si televizyon haberlerinden, yüzde 57’si internet haber sitelerinden, yüzde 40’ı Twitter’dan, yüzde 34’ü Instagram’dan, yüzde 20’si WhatsApp’tan, yüzde 19’u Facebook’tan gündemi takip ettiğini kaydetti.
Eğitim düzeyi arttıkça kaygı da artıyor!
Çalışma sonuçlarına göre, Türkiye’nin yüzde 60’ı kaygılı hissetmektedir; bu oran en yüksek olarak yüzde 73 ile evde çalışanlar (home-office) ve çalışmayan/ işsiz kalanlarda kendini gösterdi. Ayrıca ekonomik sınıf ve eğitim seviyesi yükseldikçe kaygı oranında anlamlı bir artış olduğunu gözlemlendi. Örneğin kaygı düzeyi, yüksek eğitime sahip kişilerde yüzde 68’e çıkarken, düşük eğitim seviyesine sahip kişilerde yüzde 48 oldu. Benzer şekilde A-B SES düzeyindeki kişilerde kaygı oranı yüzde 65, C1-C2 orta- orta üst sınıfta yüzde 58 ve D-E SES düzeyinde yüzde 54 oranında kaygı düzeyi görüldü.
Çoğunluk “Evde Kal” çağrısına uyduğunu düşünüyor
Araştırma sonuçlarına göre “Evde kal” çağrısına uyma konusunda bir ikilem ortaya çıktı. “Evde kal çağrısına uyuyorum” diyenlerin oranı yüzde 81 iken, “Bu çağrıya diğerleri uymuyor” diyenlerin oranı yüzde 61 oldu.
Olumlu beklentiler: Sağlık bilinci, aile ilişkileri, çevreye duyarlılık artar
Katılımcıların salgın sonrası yaşanılacağını düşündükleri olumlu gelişmeler dünyada, Türkiye’de, insan ilişkilerinde ve farkındalık konusunda olmak üzere dört ana başlık altında analiz edildi.
Çevreye duyarlılık artar
Katılımcıların yüzde 75’i tüm dünyada sağlık bilincinin artış göstereceğini belirtti. Katılımcıların büyük bölümü, hem dünyada hem de Türkiye’de çevre konusunda daha olumlu gelişmeler olacağını düşündüklerini belirtti. “Dünyada çevre temizliği olumlu yönde değişir” diyenlerin oranı yüzde 70, “Türkiye’de çevre temizliği olumlu yönde gelişir” diyenlerin oranı ise yüzde 61 oldu.
Ailede iletişimin güçleneceği beklentisi yüksek
Araştırmada aile bireyleri arasında iletişimin güçleneceği yönündeki beklenti yüzde 70 olarak ölçüldü. Bu beklenti, en yüksek olarak (yüzde 82) D-E SES düzeyindeki kişilerde ortaya çıktı. Bu oran A-B seviyesinde yüzde 66, C1-C2 seviyesinde yüzde 67 olarak ölçüldü. Tarihteki salgınlara bakıldığında kişilerin grup içi ilişkilere odaklanması, içe kapanması ancak dışarıdaki gruplarla arasına mesafe koyma isteği geliştirdiği görülür. Parazit Stresi Kuramı ile açıklanabilecek bu durumun Türkiye gibi kolektif bilinci yüksek bir kültürde aile ilişkilerini artırma olasılığı yüksektir.
Olumsuz Beklentiler: Salgının ekonomi ve halk psikolojisi üzerine etkisi büyük
Katılımcıların salgın sonrası yaşanılacağını düşündükleri olumsuz gelişmeler dünyada, Türkiye’de ve insan ilişkilerinde olmak üzere üç ana başlık altında analiz edildi.
En büyük olumsuz beklentiler, dünya ekonomisinin ve halk psikolojisinin kötüye gideceği yönünde oldu. “Dünyada ekonomi kötüye gider” diyenlerin oranı yüzde 78’ken; “Halk sağlığı ve psikolojisi kötüye gider” diyenlerin oranı yüzde 65 oldu.
Bunu hemen izleyen cevap ise yüzde 58 ile “Türkiye’de ekonominin kötüye gideceği” beklentisi oldu. Araştırmaya göre, post- korona döneminde ulaşım, hizmet sektörü ve turizm başta olmak üzere tüm sektörlerde küresel düzeyde bir ekonomik küçülme olacağı öngörüldü. Araştırmada genel olarak salgının ekonomi üzerinde oluşturacağı yük ve bunun kişiler üzerinde oluşturacağı psikolojik sorunlar öne çıktı.