XCO’22: Deneyimde öze dönüş zamanı!
Deneyim tasarımı ve yönetimi derinlikli bir uzmanlık alanı… Marketing Türkiye ve Deloitte iş birliğinde tasarlanan XCO’22 Deneyim Tasarımı ve Yönetimi Zirvesi, bu derinlikli alanda mükemmel deneyim tasarımına odaklanan profesyonelleri bir araya getirdi. 26 Ekim’de Hilton İstanbul Bomonti’de “Deneyimde Rönesans: Yeniden Doğuş, Öze Dönüş” ana temasıyla düzenlenen etkinlik, fiziki katılımcıların yanı sıra Marketing Türkiye YouTube kanalından canlı yayınlarla binlerce kişiye ulaştı… Deneyimin usta isimlerini sahnesinde ağırlayan zirve öğreti dolu sunumlarıyla öne çıktı. Oldukça yoğun bir katılımla gerçekleştirilen XCO’22 sunumları kadar deneyim alanındaki aktivitelerle de beğeni topladı.
26 Ekim’de Hilton İstanbul Bomonti’de gerçekleşen XCO’22 Deneyim Tasarımı ve Yönetimi Zirvesi Marketing Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Günseli Özen ve Deloitte Türkiye Danışmanlık Lideri Hakan Göl’ün açılış konuşmalarıyla başladı. Zirvede deneyimin kurgulanması, stratejileri ve tasarımındaki en son trendler 11 ana başlık ve 29 mükemmellik anına odaklandı. Konferans ile eş zamanlı olarak fuaye alanında kurulan deneyim alanlarıyla katılımcılar deneyimdeki dönüşümü bizzat “deneyimleme” fırsatı buldu…
XCO’22’nin ardından, saat 20.00’de başlayan ALFA Awards Ödül Töreni’nde ise “Müşteri Deneyimini En İyi Yöneten Markalar”, “Customer Brands” olarak ödüllerine kavuştu.
Kendisi de bir deneyim olarak tasarlanan zirvenin “Temiz Hava” sponsorluğunu Philips ve “Sağlık” sponsorluğunu Bir Adım Sağlık üstlenirken zirvenin diğer destekçileri; Yapı Kredi, Shell, Ticket Restaurant Edenred, Petrol Ofisi, FLO, Teknosa, SAS, İstanbul Airport, Hopi, Ülker, Monster Notebook, taskhouse, Teleperformance Türkiye, Watsons, Group DP, PUX, Sistem9, İGA Pass, Filli Boya, İstanbul Akvaryum, Kahve Dünyası, The Museum Hotel Antakya, Stellantis, Tıkla Gelsin, Daikin Türkiye ve Bundle oldu.
Peki, tüm gün süren zirvede neler konuşuldu? Zirvede öne çıkan trendler nelerdi? Deneyimin ustaları “Deneyimde Rönesansı” hangi perspektifle ele aldı? Gelin soruların yanıtlarına konuşmacıların anlatımlarıyla daha yakından bakalım…
Deneyim zirvesinde “deneyim alanı” ustalara emanet!
XCO’22’de deneyimin ustalarıyla buluşan katılımcılar Monster standında “Ritmo Elektro” teknolojisiyle meyve ve sebzelere dokunarak kendi müziğini oluşturdu, Tıkla Gelsin’in yedikçe kazandıran uygulamasını deneyimledi.
Doğa dostu ürünleriyle zirvede yer alan Watsons, alana kurduğu Gif Booth ile XCO’22 anılarını ölümsüzleştirdi. Ülker oyun deneyimiyle mutluluk dağıttı ve atıştırmalık servisiyle zirveye lezzet kattı.
Kahve severler aralarda Kahve Dünyası standında soluklandı. Ziyaretçileri standında ağırlayan bir diğer marka PUX’dı. Burada ziyaretçiler, yapay zekanın yazı ve görsel tasarım alanındaki yetenekleriyle nasıl deneyim tasarlayabileceklerini keşfetti.
Ticket Restaurant Edenred, standından katılımcılara ideal müşteri deneyimi sunmanın yolunun çalışan motivasyonundan geçtiğini anlattı ve yan hakların önemine vurgu yaptı. Yapılan çekilişle hediyeler dağıtmayı da ihmal etmedi.
Taskhouse ziyaretçileri uçtan uca iş çözümleriyle tanıştırdı, Hopi ekranları fırsatlara yönlendirdi. Günün yorgunluğu ise Bir Adım Sağlık’ın medikal masajla ağrı azaltma deneyimiyle son buldu…
Deneyim dominant bir disiplin
- XCO’22 Deneyim Tasarımı ve Yönetimi Zirvesi’nde pazarlamadan değil giderek nano düzeyde dikkat gerektiren pazarlamanın dikey alanlarından söz ettik.
- Deneyim hem dikey ve hem de tüm pazarlama süreçlerini kapsayan dominant bir disiplin. İçinde deneyim düşünülmemiş hiçbir ürün ya da hizmetin başarılı olması beklenmemeli.
- Her şeyi sil baştan yeniden düşündüğümüz bu dönemde “sadakatin kazanılması için deneyimin merkezine müşteri ya da tüketici tanımını değil insanın konumlandırılması gerekiyor” içgörüsünden yola çıktık ve dedik ki Deneyimde Rönesans; Yeniden Doğuş-Öze dönüş…
Markaların deneyim borcu var…
- Dijital dönüşüm ve inovasyonun bu kadar konuşulduğu günümüzde teknolojiyi o kadar öncelikliyoruz ki insan geri planda kalıyor ve markalar deneyim borcu yaratıyor.
- Öze dönüşte üç başlık öne çıkıyor: “Pazarlama teknolojileri”, “Kişiselleştirme” ve “Farklılaşma…” Hem kanallardaki dönüşümü es geçmememiz hem kişiselleştirirken kapsayıcı olmamız hem de farklılaşmayı önemsememiz gerekiyor.
- Gelecekteki müşteriye odaklanmak önem kazanacak. Araştırmalar geleceğin müşterisinin sahicilikle kazanılabileceğini söylüyor. Markalar bugün kişiselleştirmeyi iyi yapabilir ancak topluluk yaratabilmek ve o topluluğa hitap edebilmek çerezsiz dünyayla birlikte öne çıkacak.
Tüketici değil “deneyimleyici”
- Artık marka sadakati değil deneyim sadakatine kafa yormamız gerekiyor. Tüketici kavramının yerine deneyimleyici kavramını koyarak dönüşümü başlatabiliriz.
- Rönesanstan bahsediyorsak kullandığımız kavramları gözden geçirmeliyiz. Örneğin “sürdürülebilirlik” sahne önünde markaların gündemindeymiş gibi görünüyor ancak sahne arkasında durum böyle değil.
- Şirketler gerçek anlamda iş yapış biçimlerini ve paydaş ilişkilerini sürdürülebilirlik çerçevesinde gerçekleştirmediği sürece sahici olmaz. Eğer deneyimleyiciyle güven çerçevesinde bir ilişki geliştirmek istiyorsanız söylemden çok daha fazlasına ihtiyacınız var…
Odağımızda “verimli zaman” var
- Yapay zeka aslında 1950’lerden beri olan bir teknoloji. Biz yapay zeka deneyimini dört başlık altında topladık; “kişiselleştirilmiş kullanıcı deneyimi”, “daha akıllı içerik”, “7/24 kesintisiz çalışma” ve “yapay zeka entegre müşteri desteği”.
- Odak noktamızda da bireylerin zamanını olabilecek en verimli şekilde kullanmalarını sağlamak var. İnsan odağını ortadan kaldırmak değil hedef.
- Örneğin siz bir mail yazmaya başladığınızda sizin nasıl yazacağınızı yapay zeka öğrenmiş oluyor ve sizin yerinize hazırlıyor, bu da direkt olarak kazanılmış bir zaman demek. Reklam senaryosu, mail, blog içerikleri aklınıza gelebilecek metin odaklı her alanda bu sistem kullanılabiliyor.
- Sosyal medyada son zamanlarda şimdiki halim ve 10 yıl sonraki halim paylaşımları yapılıyor, bu aslında deepfake’e öğretmek için kurgulanmış bir trend. Sosyal medyada gelişen birçok akım yapay zeka öğrenimini besliyor. SEO kapsamında görsellere eklediğimiz alt metinler de Google’a devasa bir data sağlıyor.
Kişiselleştirme stratejimizin merkezinde duygu var
- Teknolojiyi kullanarak akıllı süreçler kurgulamamız gerekiyordu, deneyim prensiplerimizi bu doğrultuda çizdik. Müşteri beklentilerini, yaşadığı deneyimi derinlemesine anlamamız gerekiyor. Müşterilerin hangi ürünleri deneyimlemek istediğini dijital veriyi analiz ederek görebiliyoruz.
- Müşterilerin güvendiği markalara sadakati daha yüksek oluyor. Bu anlamda bir kanalda başlayan deneyimi diğer kanalda devam ettirmek istiyoruz.
- Duygulara dokunarak ve yaşam tarzına eşlik ederek kişiselleştirmeyi odağa alıyoruz.
Müşteri deneyimi odaklı ilk dijital mağazamızı açtık…
- Son aylarda web sitemizden yapılan satışların yüzde 40’ı pazaryerinden geliyor. Geldiğimiz noktada 9 milyon trafik alıyoruz. Bu doğrultuda bizde müşteri deneyimi odaklı ilk dijital mağazamızı açtık. Mağazanın sadece Teknosa logosu dijital değil, o da elektrik gittiğinde logomuzun ışığının kesilmemesi için…
- Dünyada da yükselen yenilenmiş telefon satışına başladık. Şu anda cironun yüzde 20’si yenilenmiş telefondan geliyor. Bir adım ötesine geçip kiralama hizmetini başlattık.
- Ayrıca sosyal ticaret doğrultusunda “Bi’linkle Influencer Sensin” projemizi başlattık ve test aşamasında gördük ki Türkiye buna hazır.
Tüketici güven, sürdürülebilirlik ve ödüllendirme istiyor…
- Müşteri deneyimi, şirketin kanaldan bağımsız ideali tanımlamasıyla mümkün. Bu noktada liderlik ekibinin yukarıdan aşağıya ortak hedefler belirlemesi çok önemli.
- Bizim D2C ekosistemindeki yolculuğumuz veri toplayarak başladı. 6 binden fazla tüketiciyle görüşüldü ve üç konuda beklentinin yığıldığını gördük: “Güven”, “sürdürülebilirlik” ve “ödüllendirme…”
- Tüketicilerimizin hayatını iyileştirirken onların istediği şekilde bağlantı kurmak çok önemli. Biz de tüm ekosistemimizi müşterinin ihtiyacı etrafında şekillendiriyoruz.
Teknolojiyi bilenler 1-0 önde
- Müşteri memnuniyeti yolculuğunu tasarlamak sadece pazarlamanın sorumluluğu olamaz. Bu yolculuğu tasarlarken bazı taşlara takılıyorsunuz. Eğer yönetim sizi desteklemiyorsa o yolculuk tamamlanamıyor.
- Bütün veriler ayrı yerlerde, bunları bir araya toplayamazsanız ideal müşteri deneyimi yaratmanız mümkün değil.
- Müşteri deneyimini iyileştiren şirketlerin kazanımları her anlamda artıyor. Dolayısıyla başka çaremiz yok.
- Organizasyonların teknolojiye hâkim olması gerekiyor. Teknolojiyi biliyorsanız 1-0 öndesin.
Mevcut sistemlerin esiri olmadan deneyim tasarlama zamanı!
Petrol Ofisi CMO’su
- Artık markaların ürünlerle değil sundukları deneyimlerle ayrıştığı, müşteri sadakatinin deneyim ekseninde oluştuğu bir dönemden bahsediyoruz.
- Özellikle büyük ve köklü şirketler kimi zaman müşteri deneyimi tasarımında elindeki mevcut sistemlerin esiri olabiliyor. Bu da odağında “müşteri” olan bir deneyimin yaratılmasına engel olabiliyor. İşte bu yüzden bazen sahip olduğumuz tüm sistemleri yıkıp yeniden tasarlamamız gerekebiliyor.
- Bizim sunduğumuz tüm deneyim pürüzsüz mü? Elbette hayır. Daha geliştirilecek çok fazla nokta var. Ancak herkesi istasyonlarımıza davet edebilecek kadar bugünden yarına hazırız…
Fiziksel deneyim bizim farklılaşma alanımız
- Akaryakıt halen analog kalan bir sektör. Dolayısıyla biz Petrol Ofisi olarak 1900’ü aşkın istasyonumuzla 365 gün 24 saat kesintisiz bir fiziksel hizmet sunuyoruz.
- Bu nedenle fiziksel deneyim bizim fark yaratabileceğimiz en temel alan diyebiliriz.
- Önceliğimizse bir müşterimizin istasyonumuza girdiğinde aradığı, ihtiyaç duyduğu şeyleri ilk anda bulabileceği, içeride rahat dolaşabileceği, tuvaletlerimizi kullandığında kendini iyi hissedebileceği bir deneyim yaratabilmek.
Tüketiciler metaverse’te neyi tercih ediyor?
- Veriyi iletmek M.Ö insanların yaşamı pahasına bir çaba gerektirirken bugün yalnızca saniyelerimizi alıyor. Teknolojinin gelişiminde benzer bir ivme görüyoruz. Yeni bir icadın insan hayatına girmesi yüzlerce yıl sürerken bugün çok kısa zaman dilimlerinde yenilikler hayatımıza dahil oluyor.
- Metaverse terim olarak 1992 yılında Neal Stephenson’ın Snow Crash adlı bilim kurgu romanında hayatımıza girmişti. Nasıl ki bilim kurgu kitaplarında ve filmlerinde gördüğümüz diğer teknolojiler zamanla hayatımıza giriyorsa Metaverse de benzer bir süreç izliyor…
- Aslında hepimiz markalar olarak müşteri deneyimi için belirli kanallar tasarlıyoruz. Bu kanalları erkenden hazırlayabilmek için de “Müşteriler neyi kullanıyor?” ve “Neyi tercih ediyor?” sorularının yanıtlarını bilmemiz gerekiyor.
- Teleperformance olarak biz de globalde “Omni-Channel entegrasyonu ve müşteri desteği”, “Metaverse içi etkileşim ve pazarlama yönetimi”, “Teknoloji, otomasyon ve inovasyon”, “Güven ve iş bütünlüğü” başlıkları altında dört kanalda hizmet veriyoruz.
Alışveriş duygusal bir karar…
- Tüm araştırmalar gösteriyor ki alışveriş asla rasyonel bir karar değil. Duygusal bir karar… Karar verme sürecinde aslında her seçim bir vazgeçişi doğruyor. Bu nedenle markaların amacı duygu odaklı bir deneyim yaratmak oluyor.
- Bugün tüketicilerin yüzde 90’ı kişiselleştirilmiş reklamları çekici buluyor ve kişiselleştirilmiş reklamlar güven duygusunu pekiştiriyor. Öte yandan kişiselleştirilmiş tecrübe sunan şirketler müşteri nezdinde yüzde 80 oranında daha çok tercih ediliyor…
- Biz bir pazarlama teknolojileri şirketi olarak büyük bir hiper kişiselleştirme yatırımı yaptık. Bu yatırımın karşılığında bir tüketicimizin sahip olduğu tüm kimlikleriyle tanıyabiliyoruz… “Hopi’de tek başına” ile tüketicinin tüm kimliklerine ilişkin bir deneyim yaratıyoruz.
Şirketler kendi verisini oluşturmalı…
- Customer Data Platforms aslında tüketiciye ulaştığınız, veri topladığınız ve hatta kampanyalar yarattığınız beş farklı alanın birleşmesiyle oluşan kapsamlı bir yapı…
- Bugün bu yapının tam olarak farkında olmadan sadece “Müşteri Datası” toplamak üzerinden CDP’yi değerlendirenler büyük bir yanılgının içerisine düşüyor.
- Önümüzdeki yıldan itibaren veri toplamak için üçüncü bir tarafla anlaşma şansınız artık kalmıyor.
- Her şirket kendi verisini oluşturmak zorunda.
- Eğer canlı olarak bu veriyi oluşturamıyorsanız da maça 1-0 yenik başlıyorsunuz.
Şirketler tüketicileri 360 derece tanımalı
- Markaların bugün temel ihtiyacı müşterisine temas edebildiği her noktasında “Müşterim ne ister?” sorusunun yanıtını verebiliyor olmak.
- Sorunun yanıtını bildiğimiz takdirde doğru noktada iletişime geçebiliriz…
- Bu sorunun yanıtını verebilmek içinse şirketlerin çerezlerden arınmış bir dataya sahip olarak o dataya hükmedebilmesi ve tüketicilerini 360 derece tanıyabilmesi gerekiyor…
Tüketiciyi 360 derece tanımaksa onun tüm kimliklerinin farkında olmaktan geçiyor. Örneğin data’nın “beyaz yakalı” olarak kodladığı bir kişi aynı zamanda bir “anne” kimliğine ya da bir “sporcu” kimliğine de sahip olabiliyor…
Omnichannel yolculuğunu tasarlarken 3 stratejik başlık belirledik
- Yılın başlarında teknolojik altyapımızı yeniledikten sonra bir araştırma gerçekleştirdik ve omnichannel yolculuğumuzu dizayn etmek için üç stratejik başlık belirledik; mükemmel bir müşteri deneyimi yaratma, genç müşterilerimize ilham verme ve elimizdeki datayı anlamlandırma…
- Bu başlıklardan ilhamla FLO Asist, Kolay Mağaza, Ayağında Gör ve FLO Plus uygulamalarıyla hem deneyimi kusursuz kılmak hem de müşterilerimize ilham vermeyi amaçladık.
- Uygulamalarımız aracılığıyla topladığımız birinci taraf verilerle müşteri yolculuğunu iyileştirmeye devam ediyoruz.
Yetenek pazaryerleri kurulacak
Stellantis Türkiye CCO’su
- Yıl içerisinde yaklaşık 5 bin CV geliyor ve hepsi aynı. Hepsi şablon CV’ler üzerinde yer alan bilgiler…
- Herkesin kendine “Ben neyin iyi bileniyim?” diye sorması gerekiyor. Neyi paraya dönüştürebileceğinizi bilmeniz gerek. Bugüne kadar markaları satmak üzerine konuştuk ancak günün sonunda kendi yeteneklerimizi pazarlayacağımız gerçeğini unutmamız gerekiyor. Yarının dünyasında elinizdeki CV dün iyi yaptığınız şeyi yarın iyi yapacağınızı refere etmeyecek.
- Pek çok çalışan ofise dönmek istemediği için istifa etti. Önümüzdeki dönemde tam zamanlı istihdamın yok olacağını ve “yetenek pazaryerlerinin” olacağını öngörüyoruz. CV şablonları yerini hikayelere ve kişisel marka değerine bırakacak. Bugün, mavi yaka ve beyaz yakalı olmaktan çıkıp altın yakalı olmaya doğru gittiğimiz yolu konuşuyoruz.
Enerjiyi daha iyi yönetebilmek mümkün
- Dış cephe yalıtım sistemi iç mekandaki enerjiyi daha iyi yönetebilmeyi sağlıyor. Buna rağmen yeterince yaygın olmadığı için dünyada tüketilen enerjinin yüzde 37’sinin kaynağı binalar.
- Türkiye’deki tüm illerin kayıtlı olduğu bir algoritma geliştirdik. Bu illerdeki enerji harcamalarının fiyatları sisteme tanımlı. Bu sistem üzerinden tüketiciler adres bilgisi girerek enerji masraflarını hesaplayabiliyor ve tespit edilen enerji açıklarına göre ürün önerileri sunuyoruz.
- İyi bir yalıtımla binalardaki enerji tüketimine yapılan masraf yüzde 60 oranında azaltılabiliyor.
Şirketin sahibi müşteri!
- 15-20 yıl önce böyle bir organizasyon hayal bile edemezdik. Bugün şirketlerin müşteri deneyiminin kıymetini anladığı bir dönemi yaşıyoruz.
- 90’lı yıllarda ürünümüz bozulduğunda ustadan ricacı olurduk, kurumsallık yok gibiydi. Ancak müşterinin değeri git gide artıyor.
- Eski çağlardaki tamir anlayışıyla kalan şirketler ne müşteriyi memnun edebilir ne de yeni müşteri kazanabilir.
- Müşteriler hakkında sıkça duyduğumuz bir laf var “Sanki şirketi satın aldı”. Bunda gocunacak bir şey yok, Keşke satın alsa ve müşteriyle bağ kurabilsek.
- Geçen sene Ekim ayın bir müşterimizin bakıma gönderdiği cihazın üzerindeki Hello Kitty çıkartmasını sökülmek durumunda kalınmış. Bilgisayar sahibine ulaşınca şöyle bir geri dönüş aldık “Bilgisayarımın üzerindeki Hello Kitty’i neden söktünüz?” Bunun üzerine müşterinin kendisiyle iletişime geçtik, bir tane pelüş Hello Kitty ve 100 tan Hello Kity çıkartması hediye ettik. Tavrımız karşısında çok mutlu oldu.
Watsons’ta sürpriz deneyimi var
- Artık tamamen müşteri algısıyla hareket ediyoruz. Müşteriler talepleri doğrultusunda ürün ve hizmet bekliyor. Bize düşen müşteri sadakatini sağlamak. Müşterilerimizin yüzde 95’i Watsons Club üyesi. Bu şu demek; müşterilerin online ve mağaza alışverişlerinde yaptığı tercihleri dijital olarak görebiliyor, verilere göre aksiyon alabiliyoruz.
- Müşterilerimizin sürprizlerle iyi hissetmelerini istiyoruz. Örneğin bir mağazamızda ansızın kapıları kapattık ve içerde kalan müşteriler 10 dakika boyunca yüzde 70 indirimden faydalandı. Dışarda kalan müşterilerimizin de kahve ikramıyla gönlünü aldık.
İyi deneyimi, mutlu çalışan yaratır
- Yolcularımızın yüzde 60’ı transfer yolcusu. Yani deneyimi havalimanından ibaret. Bu büyük bir sorumluluk. Her misafirin temel ihtiyaçlarını keşfetmeli ve sorunsuz yolculuklar için hizmet vermeliyiz.
- Deneyimi iyileştirmek için çalışanlarınızı memnun etmeniz gerekiyor çünkü müşteriyle temas halinde olan onlar. Diğer taraftan ideal deneyim tasarımı için paydaşlarla sık sık bir araya gelmek gerekiyor.
- Deneyim tasarlıyorsanız, müşteriniz sadece yolcularınız değildir. Havalimanında yolcuyu uğurlamaya gelen ailesi/arkadaşı hatta bir paket bırakmak için havalimanına gelen kargocu müşterinin kendisidir. Tasarımı deneyimleyen herkes müşteridir.
Karma projeler yükselişte
- Tüm dünyada tıpkı “İstanbul Akvaryum” gibi karma projelerin yükselen bir trend yakaladığını gözlemliyoruz. Zira “vakit yönetimi” bugünün tüketicisinin en büyük gündemlerinden biri. Bu nedenle tüketicilerin tek bir alanda birden çok hizmete erişebildiği, sosyalleşebildiği deneyimlerin fark yarattığını düşünüyoruz.
- İstanbul Akvaryum sadece içinde barındırdığı ekosistemle değil ayrıca deneyim tasarımı oluşturulurken uluslararası bir proje olmasıyla kültürleri bir araya getiren ve o kültürleri yaşatan bir nevi “canlı müze”ye dönüşmüş bir tesis.
- Büyük tesislerde, büyük alanların tasarlanmasının sırrı nedir derseniz sürdürülebilirlik derim. Sürdürülebilirlik için de trendleri sürekli takip etmeli ve kendinizi yenilemelisiniz…
Veriyi okumak ya da okumamak…
Shell & Turcas Perakende Satışlar Pazarlama Direktörü
- Sunduğumuz deneyimleri tasarlarken ilk adımımız varlık sebebimizi sorgulamak oldu. Bizim varlık sebebimiz keyifli, güvenilir bir yolculuk yaratmak. İkinci adımda ise “Değerlerden ilham almak” var. İstasyonlarımızda müşterilerimizin deneyimlediği her şeyin arkasında değerlerimiz yer alıyor.
- Veriyi okumak kadar zaman zaman veriyi okumamak ve uzgörü geliştirmenin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.
- Eğer biz yalnızca veri okuyarak market raflarımızı düzenleseydik “vegan dürümler” ürün portföyümüzde yer alamazdı… Ancak burada devreye soktuğumuz uzgörü ile tüketicilerimiz için sektörde ayrışan bir deneyim yaratmış olduk…
Bir adanmışlık projesi…
- “Deneyimde öze dönüş” tam da bizim hikayemizi anlatıyor… 5 yıldızlı bir otel yapmak için çıktığımız yolculuğumuzda karşılaştığımız bir sürpriz bizi 1930’dan sonra Antakya’da yapılan en büyük ve en sistematik arkeoloji kazılarından birinin paydaşı yaptı.
- Tüm restorasyonun ardından bambaşka zorlukları olan yeni bir süreç başladı bizim için ve otelin inşaatı tam 9 yıl sürdü. Bir adanmışlık projesi olan The Museum Hotel Antakya pek çok küresel ödüle bu adanmışlık ruhuyla sahip oldu.
- Bugün dünyanın pek çok farklı coğrafyalarından ziyaretçilerimiz bu deneyimi ve ruhu yaşamak için kapılarımızdan içeri giriyor…