“Yargılayarak sadece ayırırız, anlayarak büyürüz!”
BAREM Marketing Research and Consultancy ile Hellenic Research House’un gerçekleştirdiği “Öteki Aslında Biziz” araştırmasının final bölümüne geldik… İlk iki bölümde araştırmanın arka planını, öteki kavramını ve araştırmanın öne çıkan bulgularını ele almıştık. Üçüncü ve son bölümde ise sizleri “sonuçlar” ve “öneriler” bekliyor…
Araştırmanın sonuçlarına göre, komşuluk ilişkileri:
- Komşuluk kavramı, ötekinin yokluğunun ve iki toplum arasındaki ayrımcılığın temelidir.
- Komşuluk, farklı kültürlere saygı ile güçlenir. Saygı, hayatın her alanında en temel
- birleştirici unsurdur.
- Güven, saygıya dayalı bir komşuluk ilişkisi kuran bireyler arasında tesis edilir.
- Bu saygı ve güven ortamında gelişen uyumlu birliktelik, Türk ve Yunan komşuların aynı mahallede birlikte yaşamalarının ve ortak bir sosyal ve kültürel doku oluşturmalarının önünü açmıştır.
- İster yerel geleneksel kültürel uygulamalara bağlı olsun ister yurt dışından uyarlanmış olsun, ortak kültürel faaliyetler karşılıklı anlayışı teşvik eder ve kültürel farklılıklar arasında köprü kurulmasına yardımcı olabilir.
- Türk ve Yunan toplumları ortak bir habitus içinde saygı, güven ve ortak günlük pratikleri paylaşarak ortak ve kümülatif bir değerler bütünü inşa etmişlerdir.
Komşuluk bağları, kültürel ritüeller ve sosyal paylaşım, bireylerin sosyal kimliklerini ve aidiyet duygularını şekillendiren önemli unsurlardır. Bu tür ilişkilerin güçlendirilmesi, toplumsal bağların ve sosyal uyumun artmasına katkıda bulunur.
Sosyal sermaye, ekonomik sermaye veya insan sermayesi kadar değerlidir çünkü sosyal işleyiş ve dayanıklılığın kritik bir unsurudur.
“İyi bir komşu kimdir? Sizinle aynı gazeteyi mi okuyor? Yandaki evsiz adam mı? Sizi yalnız bırakan biri mi? Korkmadığınız bir yabancı mı? İyi bir komşu istemek çok şey istemek midir?” (15. İstanbul Bienali)
On beşinci İstanbul Bienali’nin teması olan “İyi Bir Komşu”, insanlığın belki de yerleşik hayata geçişten bu yana sorduğu soruları gündeme getirdi. Bu durum uluslararası düzeyde incelendiğinde, Birleşmiş Milletler Kurucu Antlaşması’nda (BM, 1945), “iyi komşuluk içinde barış içinde yaşamak” ve ortak yarar için ortak çaba göstermek, uluslararası toplumda geniş bir uzlaşıya sahip bir normdur. (Kılıç, B.2023, s.66).
Bu bağlamda uluslararası ilişkilerde “iyi komşuluk” normlarının gelişmemesi için siyasi düzeylerde öne sürülen “öteki miti”nin aslında halkların sağlam komşuluk ve dostluk ilişkilerinde var olmadığını görüyoruz. Ancak bu mit geçmişten günümüze devam etmektedir. Bu efsanenin yıkılması, her iki ülke halkları için barışçıl, güvenli işbirliği ve faaliyetler iş dünyasına da katkı sağlayacaktır.
Araştırmadan çıkan içgörüler…
Araştırma bulguları, belediyeler, kültür ve turizm bakanlıkları, iş dünyası kuruluşları gibi politika yapıcılara, Türklerin ve Yunanlıların geçmişte yarattığı ve günümüzde de geçerliliğini koruyan ortak değerlere dayalı yeni girişimler başlatmaları için içgörü sağlamaktadır.
Araştırma bulguları ışığında geliştirilen aşağıdaki öneriler, kültürel farkındalığın artırılmasına, ötekileştirme mitinin zayıflatılmasına ve karşılıklı anlayışın teşvik edilmesine katkıda bulunabilir.
Mutfak ve müzik festivalleri, spor müsabakaları, sosyal medya buluşmaları ve ortak dans etkinlikleri Türk ve Yunan gençlerini bir araya getiren etkinliklerdir. Yemek festivalleri, gençlerin birbirlerinin kültürlerini tat ve aroma yoluyla deneyimlemelerini sağlıyor. Müzik festivalleri, Zülfü Livaneli ve Mikis Theodorakis tarafından ortaklaşa düzenlenen etkinliklerde olduğu gibi, iki toplumun müzik mirasını keşfetmelerini sağlamaktadır. Spor müsabakaları, takım çalışması ve işbirliğini teşvik ederek milliyetçi duyguları yumuşatmaya yardımcı olur. Ortak dans etkinlikleri, iki toplumun dans formlarını paylaşarak kültürel kaynaşmayı teşvik eder.
Öğrenci değişim ve seyahat programları, ortak TV dizileri veya film projeleri ve dostluk temalarının eğitim programlarına dahil edilmesi, gençlerin ortak tarihi ve kültürel mirası anlamalarına ve barış içinde birlikte yaşamayı öğrenmelerine yardımcı olur. Öğrenci değişim programları gençlerin farklı kültürleri doğrudan deneyimlemelerine olanak tanır ve bu deneyimler ötekileştirme algısını ortadan kaldırır. Ortak yapımlar, iki toplumun deneyimlerini ve ortak anılarını dengeli bir şekilde yansıtarak ötekileştirme algısına meydan okur. Eğitim kitaplarında daha fazla dostluk hikayesine yer verilmelidir. Dostluk temalarının eğitime dahil edilmesi barışçıl düşünceyi ve sosyal sermayeyi güçlendirir. Bu yaklaşımlar iki toplumun birbirini daha iyi tanımasının ve kalıcı dostluklar kurmasının önünü açar.
Bu tavsiyeler hükümetler tarafından uygulanabilir. Ayrıca kuruluşlar ve iş dünyası tarafından da benimsenerek her iki ülke için yeni iş fırsatları yaratılabilir.
Sonuç olarak…
Yargılayarak sadece ayırırız, anlayarak ise büyürüz. Bu ifade araştırmamızın ana temasını özetlemektedir: Bu araştırma ortaya koyuyor ki insanlar diğer insanlarla bağlantı kurduklarında, onları öteki olarak görmelerini zorlaştırır. İnsanlar fiziksel ve duygusal olarak ne kadar çok bağ kurarsa, birbirlerini öteki olarak görmeleri de o kadar zorlaşır. İnsanları ötekileştirmek yerine onları anlamak bizi birleştirir ve sosyal gelişimimizi destekler. Bu araştırma, ötekilik mitini yıkmaya ve insanlar arasında daha anlamlı bağlar kurmaya yönelik bir girişimdir.
“Öteki”nin Yazarları
- Hellas Saltavarea, Kurucu, Hellenic Research House Yunanistan
- Pervin Olgun, Kurucu, BAREM Pazarlama Araştırma ve Danışmanlık
- Sevgi Gül, Sosyolog & Pazar Araştırmacısı, BAREM Pazarlama Araştırma ve Danışmanlık
- Katerina Konstantinou, Pazar Araştırmacısı, Hellenic Research House Yunanistan
Bölüm 1: “Öteki bizim dışımızdadır ama öteki aynı zamanda bizim içimizde”