Yılbaşı ile imtihanımız…
Türkiye’nin anlık içgörü platfomu “SENCE” üzerinden 63 ilde, 15 yaş üstü, farklı meslek grupları ve sosyo-ekonomik statüden 868 kişiyle FutureBright’ın gerçekleştirdiği “Yeni yılda SENCE bizi neler bekliyor?” araştırması, toplumun duygu-değer ve beklenti üçgeninde neler hissettiğini ortaya koyuyor.
2020 tüketiciler için pandeminin gölgesinde geçen, hem psikolojik hem de maddi olarak çoğumuzu derinden etkileyen farklı bir yıl oldu. Yılın son çeyreğinde aşıyla ilgili gelişmelerin her birimizi umutlandırması ve olumsuz havayı bir nebze dağıtmasıyla birlikte, bundan sonraki sürecin nasıl ilerleyeceği ve pandemi etkisinin ne zamana kadar devam edeceği belirsizliğini koruyor. Hepimiz bu yılı kapatırken pandeminin etkilerini de geride bırakmak, yeni bir sayfa açmak istiyoruz; bununla birlikte mevcut durum pandeminin bir müddet daha bizimle olacağını işaret ediyor.
Bu karışık hisler içinde, FutureBright 2020’de birçok maddi sıkıntıyla yüzleşen, gönlünce sosyalleşemeyen ve sevdikleriyle bir araya gelemeyen tüketicilerin yaklaşan yeni yıl öncesi duygu ve davranışlarını anlamak üzere bir araştırma gerçekleştirdi. Çalışma kapsamında Türkiye’nin anlık içgörü platfomu SENCE üzerinden Türkiye’nin 63 farklı ilinde yaşayan, 15 yaş üstü, farklı meslek grupları ve sosyo-ekonomik statüden 868 kişiye ulaşıldı. FutureBright Group Deputy General Manager Eray Biçici ve FutureBright Group Head of Quantitative Deparment Güneş Can sonuçları Marketing Türkiye okurları için yorumladı…
Pandemi etkisinde yılbaşı: Yine nostaljiye sığınıyoruz
Türk halkının önemli bir bölümünün farklı kültürel ve dini nedenlerle yeni yıl ve ona dair kutlama ritüellerini reddettiği bilinen bir gerçek. Bununla birlikte, pandeminin yarattığı olumsuz koşulların etkisiyle geleceğe dair umudunu yitiren gençler ve maddi güçlüklerle boğuşan düşük SES grupları için yeni yılın -daha önce bir anlamı varsa bile- artık pek bir anlamı yok. Yeni yıl ve ona dair ritüeller toplumun oldukça sınırlı bir bölümünde karşılık bulabiliyor. Bu kitleyi de büyük ölçüde çocukluğunu 80’li yıllarda yaşamış, bazı şeylerin yalnızca yılbaşına has ve özel olduğu o dönemleri hatırlayan, televizyonlarda coşkulu yeni yıl kutlamalarını izleyerek büyümüş, eğitimli ve şimdilerin 35-44 yaş arası AB grubu oluşturuyor. Pandeminin bireysel hayatı üzerindeki olumsuz etkilerini görece daha az hisseden bu grup, yeni yılın kendilerinde uyandırdığı “nostaljik hislerle” yeni yıl ritüellerine tutunuyor.
2020, 2019’a kıyasla nasıl geçti?
Pandemi küresel düzeyde bir sağlık krizi ve ciddi bir ekonomik daralma getirirken, tüketicilerin bireysel hayatları üzerindeki etkisi hayat evresi ve genel yaşam koşullarının da etkisiyle değişkenlik gösteriyor. Türk toplumuna bakıldığında günü kurtarmak için muhakkak çalışmak ve bunun için evinden çıkmak zorunda kalan düşük sosyo-ekonomik statü grupları bu sürecin olumsuz etkilerini çok derin düzeyde hissederken; işleri aksamadan – hatta artarak – hayatına devam edebilen, uzaktan çalışabilme ve evde kalarak kendine daha çok vakit ayırabilme lüksüne sahip şanslı ve mutlu bir grup olduğunu da görüyoruz.
Bu resim içinde toplumun yüzde 40’ı kendi hayatına baktığında 2019’a kıyasla “çok daha kötü” bir 2020 geçirdiğini söylerken, sosyo-ekonomik seviye düştükçe bu mutsuzluğun daha da derinleştiği hissediliyor. AB grubu içinde 2020’nin “çok kötü” geçtiğini düşünenlerin oranı yüzde 36 iken, E grubuna geldiğimizde bu oran neredeyse iki katına, yüzde 60’a çıkıyor. Yaş grupları özelinde incelendiğinde ise sokağa çıkma yasaklarından en çok etkilenen ve eğitim hayatı sekteye uğrayan 18 yaş altı gençlerin ve sağlık risklerini yoğun olarak hisseden 50 üzeri yaş grubunun 2020’yi en mutsuz geçiren kitleler olduğunu görüyoruz.
Mutsuzluğun ardındaki nedenlere baktığımızda, yüzde 83 evde kalmanın yarattığı psikolojik etkilerden, yüzde 75 ‘lik bir kesim ise maddi sıkıntılardan bahsediyor. Bu kitlenin yüzde 61’i iş hayatında, yüzde 59’u özel hayatında problemler yaşıyor, psikolojik ve maddi sıkıntıların özel hayata dair ciddi problemleri de beraberinde getirdiğini belirtiyor. Sağlık kaygısı ise ilginçtir ki yüzde 42 ile önemli olmakla birlikte diğer kaygıların görece gerisinde kalıyor. Erkekleri iş hayatının, kadınları ise özel hayatın ve sağlık kaygılarının daha olumsuz etkilediği görülüyor. Düşük SES gruplarında maddi sıkıntılar daha da derinleşirken, “sağlık için endişelenme lüksünün” daha çok AB grubuna ait olduğu gözleniyor.
Gelelim şanslıların şanslılarına… 21’lik bir kesim, 2020’nin kendileri için “çok daha iyi” geçtiğini, adeta pandeminin onlara yaradığını düşünüyor. Bu grubun yüzde 88’i evde kalmanın kendisine iyi geldiğini ve yüzde 84’ü maddi durumunun bu süreçte iyiye gittiğini söylüyor. Yüzde 74 özel hayatında, yüzde 73 ise iş hayatında güzel gelişmeler olduğunu, yüzde 44 ise sağlığının iyiye gittiğini dile getiriyor. DE SES grupları için mutluluk çok büyük ölçüde maddi konularla ilişkili iken (yüzde 92), SES grubu yükseldikçe özel hayata dair pozitif gelişmelerin, kendine vakit ayırabilme ve bireysel sağlığın mutluluktaki tetikleyici rolü belirgin hale geliyor.
Yeni yıl ve rutinleri ne kadar karşılık buluyor?
Bir yarımız (yüzde 50) yeni yıl yaklaşırken kendini daha iyi ve mutlu hissettiğini söylerken; diğer yarımız (yüzde 50) için yeni yıl özel bir anlam taşımıyor. Yüksek SES ve 35+ yaş gruplarının bu mutluluğu daha çok hissettiği, genç ve genç yetişkin (15-34) kesimlerin ve DE SES gruplarının bu hissi paylaşmadığı görülüyor. Oluşan bu durumu elbette 2020 yılının gençler ve düşük SES grupları üzerindeki yoğun olumsuz etkileriyle birlikte okumak gerekiyor.
Yeni yıl dönemi ritüelleri arasında yer alan “hediyeleşme” konusunda da tüketiciler ikiye ayrılmış durumda. Yüzde 43 sevdikleri için yeni yıl hediyesi almayı sevdiğini dile getirirken, yüzde 47 hediyeleşmeyi anlamsız buluyor. Hediyeleşmenin AB SES ve orta ve üst yaş grubunda daha çok sevilen bir aktivite olduğu görülürken, 24 yaş altı gençlerin yeni yıl için hediyeleşme ritüeline en az katılan grup olduğu gözleniyor. Yüzde 34 kendisi için de hediye almayı ihmal etmezken, bu davranışın metropollerde yaşayan 35-44 yaş grubunda özellikle yaygın olduğu hissediliyor.
Uzun süredir evde kalan ve yılbaşı akşamı için tek alternatifi evde kalmak olacak olan tüketiciler için evi süslemek de bir nebze çekici bir aktiviteye dönüşmüş durumda. Geçtiğimiz yıl yılbaşında evini süsleyerek yılbaşı atmosferini evine taşıyanların oranı sadece yüzde 13 iken, bu yıl için evini süsleyen ve süslemeyi düşünenlerin oranının yüzde 23’e çıktığı görülüyor. Evi süsleme konusunda – yeni yıla dair diğer ritüelleri de en çok benimseyen – AB SES (yüzde 37) ve 35-44 yaş grubunun (yüzde 34) daha hevesli olduğu gözleniyor.
Yılbaşı akşamına gelince…
Tüketicilerin yüzde 35’i yılbaşı için program yapmayı sevdiğini, yüzde 23’ü ise 2020’ye girerken yılbaşı kutlaması yaptığını dile getiriyor. Yeni yılı ve ritüellerini en çok seven AB SES, yüzde 40 ile geçtiğimiz yıl en çok kutlama yapan kesim. Kutlamaları ağırlıklı olarak evde yapan tüketiciler (yüzde 69), bu akşamı genellikle çekirdek aile ve yakın akrabalarıyla geçiriyor. Dışarı çıkmayı tercih eden yüzde 13’lük kesim için geceye eşlik edenler ise genellikle arkadaşları. Yüzde 15’lik bir kesim ise yılbaşını “tatil fırsatı” olarak değerlendirip farklı bir şehirde (yüzde 10) ya da yurt dışında (yüzde 8) geçirmeyi tercih etmiş.
Pandemi koşullarına rağmen yüzde 22’lik kesim bu yıl da program yapmaktan geri durmuyor. Yüzde 77’si -biraz da zorunlu olarak- ev içi kutlamalara yönelirken, yüzde 20’lik bir kesim şartlar uygun olursa başka bir şehre gitmeyi (yüzde 5) ya da yurt dışına çıkmayı (yüzde 15) hayal ediyor.
2021’den umutlu muyuz? Neleri değiştirmek istiyoruz?
2020’nin genel atmosferi geleceğe dair umutlarımızı da büyük ölçüde kırmış durumda, toplumumuzun yüzde 40’ının 2021’den hiçbir beklentisi yok. Yüzde 60’ımız ise her şeye rağmen yeni yılın yeni umutları ve başlangıçları temsil ettiğini, bireysel hedefler koymak ve kararlar almak için bir vesile olduğunu düşünüyor ve 2021’in 2020’den daha iyi olacağını umut ediyor.
Umudu elden bırakmayan kesimin tamamına yakını kendisi ve hayatı için bazı “yeni yıl hedefleri” ile motivasyonunu yüksek tutuyor. 2020’nin mutsuzluklarının ardındaki temel sorun olan maddi durum, yüzde 55 ile tüketicilerin 2021’de iyileştirmek istediklerinin başında geliyor. Motivasyonlar yüzde 26 ile evini ve yaşam alanını güzelleştirmek, yüzde 22 ile özel hayatını güzelleştirecek adımlar atmak, yüzde 14 ile ise iş değişikliği yapmak olarak dağılıyor. Kötü alışkanlıkları bırakmak (yüzde 19) ve düzenli spor yapmak (yüzde 19) da 2021’e dair diğer önemli hedefler arasında. Erkeklerin iş değişikliği yapma (yüzde 20), kadınların eve/yaşam alanını güzelleştirme (yüzde 33); gençlerin ise yüzde 35 ile özel hayatlarına daha çok odaklanmak istedikleri gözleniyor.
SENCE
Türkiye’nin “Anlık İçgörü Platformu” SENCE, FutureBright Group’tan yepyeni bir dijital çözüm. SENCE, Türkiye’nin en çok kullanılan ve 50 milyonu aşkın kullanıcıya sahip yerli mesajlaşma uygulaması BiP üstünde çalışan bir servis olarak, hiçbir online panelin ulaşamadığı büyüklük ve çeşitlilikte tüketiciye hızlı erişim imkanı sağlıyor. Anlık mesajlaşma doğasında akan dinamik yapısıyla anket yapmayı eğlenceli hale getiren platformda, kullanıcılar yanıtladıkları anketlerle hediyeler kazanırken, cep telefonunun çektiği her yer veri ve içgörü kaynağına dönüşüyor.