Yöneticiler çalışanların duygularından haberdar mı?
Yöneticiler uzun zamandır hem kendi hem de çalışanlarının yorgunluğuyla mücadele etmek adına bir denge arıyor. Geçen bir buçuk yılda tüm dünya büyük bir değişimi göğüsledi. Herkesin önceliklerini sorguladığı ve işte zamanını nasıl geçirdiğini yeniden düşündüğü bir dönem oldu. Herkese uyan tek bir yanıt olmasa da şirketlerin daha anlayışlı ve çalışanlarının başarılarını destekleyen bir ortam oluşturabilmek için uygulayabileceği adımlar var.
Psikolojik rahatsızlık yaşamamak “esenlik” anlamına gelmiyor
Psikoloji söz konusu olduğunda büyük bir uyanış içerisinde olduğumuz görünüyor. Fakat şöyle bir detay da var ki esenlik sadece psikolojik rahatsızlık yaşamamak anlamına gelmiyor.
Zihinsel olarak formda olmak kendinden eminlik, sevdiğimiz şeylere bağlanmak bir süper güçtür. Bu çalışanların motivasyonunu da doğrudan etkiler. CNN için yapılan bir araştırma çalışanların yüzde 55’inin sıkışmış hissettiğini ortaya koyuyor. Halbuki çalışanlar ancak destek gördüklerini hissettiklerinde üretkenliklerini artırabilir. Liderler acının etkisini tamponlayarak büyük bir boyuta gelmeden yaşanan bu tükenmişliği önleyebilir.
Unutulmamalıdır ki çalışanlar, yaptıkları işin anlamlı olduğunu hissettiklerinde, işlerinden ayrılmak isteme olasılıkları daha düşüktür.
Hedefler ve uygulanan politikalar uyuşmalı
Liderler, tükenmişliği yönetmeyi, kapsayıcılığı teşvik etmeyi ve insanların gelişimine yatırım yapmayı önemsediğini söylüyorsa, bu hedeflere öncelik verdiklerini gösteren politikalar uygulamaları gerekir. Mesela verimliliğe odaklandığını söyleyen bir şirket zaman aşımına uğrayan toplantı trafiklerine geçit vermemeli.
Değişimin katalizörü orta yönetim
Konuşmaların çoğu hibrit, uzaktan veya yüz yüze çalışma modeli etrafında toplandı ancak bunu tamamen pandemiye bağlamamak gerek. Pandemi sürecinde olalım ya da olmayalım bunlar özellikle son 10 yıl içerisinde kurulan tüm şirketlerin düşünmesi gereken modellerdi. Neticede verimli ve yaratıcı çalışan yeteneklerin nerede olduğunun bir önemi yok!
Uzaktan çalışmada yöneticiler artık işe giriş çıkış saatleri, bilgisayar başında geçirilen süre gibi bilgilere sahip değiller. Bu nedenle, orta yönetimin artık birden fazla lider, proje yöneticisi, koç ve hatta “terapiste” ihtiyacı var. Tipik olarak bir organizasyonun üçte ikisini yöneten orta düzey yöneticiler, organizasyonun kültürü üzerinde orantısız bir etkiye sahip. Orta yönetimin, ister hedeflenen gelişim programları yoluyla isterse iletişim hatlarını geliştirerek olsun, olumlu organizasyonel değişim için katalizör olmasını sağlamak çok önemli. Yani insanlarla direkt bağlantı kurarak şirket değerlerinin koruyucuları olması beklenen orta yönetimin, güçlü ve donanımlı olması gerekiyor.
İş süreçlerini yeniden tasarlarken çalışanlara da söz hakkı verilmeli
Yöneticiler, pandemi sonrası bir dünya için iş süreçlerini yeniden tasarlarken, yapabilecekleri en önemli şeylerden biri, çalışanları bu sürece dahil ederek temsil ve kontrol duygularını güçlendirmektir.
Pandemi yalnızca insanlarla konuşmanın değil onları dinlemenin de önemini pekiştirdi. Çalışanlarınızın bakış açılarının farkında olmak kurumsal kültürde onların da payının olduğunu hissettirmek onlara daha iyisini yapmak adına cesaret verecektir.
Motivasyon hakkında açıkça konuşur, ekibinizin ihtiyaçlarını dinler ve ardından somut adımlar atarsanız sadece salgından güçlü çıkmakla kalmaz büyümeyi de düşünebilirsiniz.