“Gerçek” alışveriş fırsatı ayağınıza geldi
Dijital dönüşümün en iyi göstergelerinden bir tanesi de alışveriş deneyimi… Hepimiz, özellikle pandemi döneminde, yavaş yavaş fiziksel mağazaları bırakıp online alışverişi kullanmaya başladık. Koltukta otururken aldığımız ürünler ayağımıza kadar geldi. Tabii ki gerçeğe en yakın alışveriş deneyimi olan artırılmış gerçekliği devreye sokan markalar daha fazla talep gördü, görmeye de devam edecek. Ne demiştik: “Alışveriş için ayaklar değil, eller çalışıyor! Hızı ile şaşırtan gerçek alışveriş evinize kadar geldi haa-nııım!”
Kolay ve farklı deneyim: Artırılmış gerçeklik
Dijital dönüşüm; hız, kolaylık, farklılık algılarımızı da dönüştürerek bu beklentileri hayatımızın farklı alanlarına aksettirmemizi beraberinde getirdi. Öyle ki artık dijital platformların bizim ilgi alanımıza göre belirlediği yapımları izlemek konusunda ısrarcıyız; toplantılarımızı “online platformlarında yapıyoruz, herhangi bir şeyi yaymak istiyorsak konunun muhataplarına ulaşmak yerine sosyal medyaya yazıveriyoruz.
Farklı deneyim ile hız bir araya gelince de Artırılmış Gerçeklik (Augmented Reality-AR) devreye giriyor. Bu gerçeklik türü, mevcut gerçekliği zenginleştiren bir deneyim çeşidi. Çevremizde algıladığımız fiziksel uyaranların, bilgisayar kaynaklı grafikler, video, ses, GPS gibi verilerle birleştirildiği bu teknolojide, oluşturulan duyusal unsurlar gerçek zamanlı olarak zenginleştiriliyor ve dijital dünya ile “gerçek” gibi algılanan bir etkileşim yaratıyor.[1] Bu, cihazların cisim tanıma özelliğinin kullanılmasıyla sanal nesnelerin gerçek görüntülerin üzerine bindirilmesi olarak tanımlanabilir.
Gerçekliği artır, satışları yükselt
Buradan hareketle insanların bu dijital dönüşümü alışveriş konusunda da talep ettiklerini söylemek yanlış olmaz. İnsanlar Covid-19 sürecinden önce de alışverişlerinde teknolojiyi kullanma eğilimindelerdi ve salgından sonra bu durum iyice arttı. İnsanların sıklıkla, “Mağazaya gitmek istemiyorum, mağazaya gitsem de orada çok vakit geçirmek istemiyorum ama bazı ürünler de denemeden gözle görmeden alınmaz, napsak ya?” dediğini de duyar olduk. E, bu noktada teknoloji de durur mu yapıştırıyor cevabı: “Artırılmış gerçeklik var!”
Covid-19 sonrası e-ticaret ciddi bir talep artışı yaşadı. Fiziksel olarak hizmet veremeyen pek çok yer odağını online kanallarına yönlendirdi. Biz de dışarı çıkamadığımız için online’a daha fazla yüklendik. Dolayısıyla 2019 yılına göre 2020 yılında e-ticaret çözümlerine ilgi yüzde 1400 arttı. Bu konuda en çok ilgi çeken alanlardan biri olan artırılmış gerçeklik teknolojisi, e-ticarette etkisini her zamankinden fazla gösterdi. Gerçeğe yakın bir alışveriş deneyimi tüketicileri özlem duydukları ya da zamansızlıktan dolayı yapamadıkları fiziksel alışverişe yakınlaştırırken, online alışverişin istenmeyen sonuçlarını ortadan kaldırdı.
İnsanlar bu teknolojiyle beraber alışveriş yaparken hem farklı bir deneyim yaşıyor, hem de teknolojinin hızından faydalanarak alışverişini en kolay şekilde yapıyor. Bu sebeple artırılmış gerçeklik de e-ticaretin yükselişi ile kullanım oranını artırıyor. Shopify’a göre Artırılmış Gerçeklik özelliğine sahip ürün sayfaları için dönüşüm oranları artırılmış gerçeklik özelliği olmayan sayfalara göre yüzde 250 daha yüksek. Örnek olarak Houzz, alışverişte artırılmış gerçekliği kullandığı için müşterilerinin 11 kat daha fazla satın almaya yöneldiğini ve 3 kat daha fazla uygulama içerisinde zaman geçirildiğini söylüyor.[2] Üstelik araştırmalara göre, müşterilerin yüzde 40’ı bu tür bir teknolojiyle deneyebildikleri bir ürüne daha fazla ödemeyi de sorun etmiyor.[3]
Fırsatları değerlendiren kazanır!
Peki, bu teknoloji nasıl kullanılır ve markalar/şirketler için ne gibi fırsatları beraberinde getirir? Amazon, Ikea, L’Oreal Paris, Converse, Sephora, Nike, GAP gibi markaların da hali hazırda kullandıkları artırılmış gerçeklik ile alışveriş deneyimine birkaç örneğe göz atalım:
Nike, her beş kişiden üçünün yanlış numara ayakkabı satın aldığı gerçeğinden yola çıktı ve en doğru ayakkabı numarasını bulmak için geliştirilmiş Nike Fit adında AR teknolojisini piyasaya sürdü. Uygulamada tek yapmanız gereken akıllı telefonunuzun kamerasını açıp ayaklarınıza doğru tutmak. Uygulama, sonraki aşamada ayakkabı numaranızı 2 mm hassasiyetle buluyor. Nike Fit, bu endüstrideki müşterilerde oluşan anlaşılmazlığı çözmek için geliştirilmiş ilk dijital teknoloji uygulaması olarak dikkat çekiyor.
L’Oréal Paris de kullanıcıların yüzlerine sanal makyaj uygulayarak kozmetiklere kişiselleştirmeyi getiren Makeup Genius uygulamasını başlattı. Kullanıcı, bir göz farı veya rimelin kendi yüzünde nasıl görüneceğini, fiziksel bir mağazaya gitmeden görebiliyor. L’Oréal CDO’su (Dijital Müdürü) Lubomira Rochet, bu uygulamalarıyla ilgili şunları söylüyor: “Burada yapmaya çalıştığımız şey, tüketici sorunlarını çözmek ve onların doğru ürünlere, doğru renklere, doğru rutinlere karar vermelerine yardımcı olmak ve bu kişiselleştirme çağında daha derine inmek.”
Bu iki örnekten de anlaşılabileceği üzere; bir şeyler için daha az efor sarf etmenin yollarını arayan yeni nesil tüketiciler, artırılmış gerçeklik uygulamalarıyla alışveriş yaptıklarında hem kendilerini daha özel hissediyor hem de enerjisini koruyacak yöntemlerle hayatını pratik hale getiriyor.
Bu teknolojiyi ürünlerine uygun bir şekilde entegre eden markalar da bu sayede marka bilinirliğini ve satışlarını artırıyor, daha fazla yeni insana ulaşabiliyor, maliyet anlamında daha kârlı çıkıyor, en önemlisi de insanlara “inovatif ve kullanıcı dostu marka” algısını kazandırarak marka bağlılığını artırıyor.
Artırılmış gerçeklik o kadar da gerçek değilse?
Geçenlerde Türkiye menşeili bir gözlük firmasının artırılmış gerçeklik teknolojisini kullandığını görerek mutlu oldum. Uygulama vasıtasıyla fotoğrafımı çektim, sonra denemek istediğim gözlükleri tıklayarak yüzümde nasıl görüneceğine baktım, ama iki gözlük denemeye anca dayanabildim. Süreç o kadar yavaş ilerliyordu ki bir online alışveriş sitesinden beğendiğim modeli alıp beğenmezsem geri verme seçeneği daha cazip geldi ve öyle de yaptım.
Dolayısıyla hızlı, basit, farklılaştırılmış bir deneyim vaadiyle insanlara sunulan bu teknolojinin teknik sorunlarla ya da pazarlanan ürüne uygun olmayan şekilde kullanıma açılması, müşterinin o markadan uzaklaşmasını, en nihayetinde de satışların ciddi anlamda düşmesini beraberinde getirecektir.
En’e olan talebin sonu yok!
Her şeyin bir öncekinden daha çabuk yenilendiği dijital çağda her zaman her şeyin bir üst versiyonu olacak. İnsanların bu kadar kısa aralıklarla “Bir sonraki nedir?” dediği noktada da markaların son dönem dijital teknolojilere farklı özellikler katarak öne çıkma yarışı da sonlanmayacak. Rekabetin kızıştığı marka dünyasında zaman kazandıran, en farklı deneyimi sunan, müşteriye kendisini en özel hissettiren teknolojilerden en önde geleni artırılmış gerçeklik ile alışveriş deneyimi, birbirinden ilginç ve inovatif gelişmelere sahne olacak. Bekleyelim ve görelim!
[3] https://worldef.net/e-ticarette-yeni-trend-genisletilmis-gerceklik/