Balığın nerede olduğunu bilmek yeter mi?
Düşünün…
Çok iyi bir yelkenli tekneniz var…
Denizdesiniz ve balığın nerede en fazla olduğunu biliyorsunuz…
Tekneyi balığın çok olduğu açık denizlere götürüp getirecek tecrübeniz var.
Oraya vardığınızda da balığı nasıl yakalayacağınızı biliyorsunuz… Ama tek başınıza bu yeter mi?
Yetmiyor, yetemiyor…
Oraya sağ salim varabilirsiniz…
Teknenizde işini iyi bilen balıkçılar olabilir…
Ancak…
Ancak orada esecek sert ve ters bir rüzgar, eliniz boş dönmenize sebep olabilir.
Daha da kötüsü, tekneniz sürüklenebilir veya alabora olabilir…
Bu sizin beceriksizliğiniz midir, talihin size bir oyunu mudur gerçekte?
İşini bilen balıkçılar ve tekneler, denize açılmadan önce havayı iyi tartar…
Gerçekten hava ve deniz müsaitse, kıyıdan çok açıklarda zengin balık yatakları arar…
Peki, baktınız hava bozacak gibi değil.
Balığın yerini biliyorsunuz ve mürettebatınıza güveniyorsunuz… Gittiniz ve orada hiç olmayacak bir şey oldu.
Fırtına çıktı ve siz, eliniz boş döndünüz.
Yapmanız gereken, alabora olmadan döndüğünüze şükretmek ve uygun havada bir daha denemek…
Alabora oldunuz belki de ve sadece canınızı kurtardınız…
Bu durumda yapmanız gereken yine şükretmek…
Bir kere yapılan tekne bir daha yapılır.
Hem de eskisinden daha sağlam, daha güç koşullara dayanacak şekilde.
Sözün özü, hayatta başarısızlık diyebileceğimiz her şeyin müsebbibi insanın kendisi değildir.
Biz, yapabileceğimiz her şeyi yaptıktan sonra, gerisine ister şans deyin, ister nasip.
Her şey olacağına varır.
Tabii, siz bu süreçte “ben elimden geleni yaptım” deme iç huzuruna sahip olmalısınız.
Gerisini nasip kısmet kapsamına sokarsanız, kendinizle olan probleminizi çözmeye başlarsınız.
Unutmayın ki, çevremizde yer alan her canlı ve maddenin özel bir görevi var.
E bütün bu varlıklar kendi gibi davranıyor.
Su boğuyor, ateş yakıyor…
Cam, ters tutarsanız elinizi kesiyor…
Tanımadan kendinizi teslim ettiğiniz her insan canınızı yakıyor. Bütün bunları bildiğimiz halde, her canlıdan ve her maddeden neden farklı bir işlev bekliyoruz ki?
Su boğacak, ateş yakacak…
Yalancı yalan söyleyecek, hain ihanet edecek…
Neticede herkes ve her şey kendine yakışanı yapacak.
Peki biz, kendimize yakışan ne yapıyoruz?
Veya yaptığımız neyi kendimize yakıştırıyoruz?
İnsan olmak problemli bir iş.
İnsan kalmaya çalışmak daha büyük problem.
Siz, hayatınızın kaptanı olarak yola çıkarken, ancak geminizi, mürettabatınızı ve havayı seçebilirsiniz.
Ama hepsini de aynı anda doğru seçmek bir mucize gibi.
Kaptanlar da ne kadar çok sefere çıkarsa o kadar tecrübe kazanmıyor mu zaten?