“Birlikte hareket etmenin” keşfi
2021 yılında pandeminin getirdiği belirsizliklere ve krizlere rağmen bir yandan normalleşmeye, yaraları sarmaya çalışırken bir yandan da ardı arkası kesilmeyen orman yangınları, yanardağ hareketlenmeleri, deprem, fırtına, sel ve müsilaj sorunu gibi iklim felaketlerinin yaşandığı; ekonomik, siyasi, sosyal krizlerle başa çıkma, başa çıkarken bir yandan da kurumların, markaların, liderlerin, iletişimcilerin gündemlerinde baş döndürücü bir değişimin, dönüşümün, dayanışmanın yükseldiği, insana, canlılara, gezegene paydaşlara odaklanmanın değerinin ve öneminin anlaşıldığı bir yıl oldu.
Öte yandan içimizi yakan orman yangınlarında hepimizin elini kolunu bağlayan sel felaketlerinde toplumun tüm kesimlerinin gösterdiği dayanışma ve genç, pırıl pırıl sporcularımızın, takımlarımızın dünya, Avrupa, Olimpiyat şampiyonlukları, kürsü başarıları, yangın sonrasında Akdeniz ormanlarında olduğu gibi umutlarımızın yeniden yeşermesine vesile oldu.
Devletin, kurumların, markaların, STK’ların, iş dünyasının, fikir liderlerinin; iklim sorunu, toplumsal cinsiyet eşitliği, eşitsizliklerin azaltılması, kadına yönelik şiddet, kapsayıcılık, çeşitlilik gibi toplumsal kalkınmanın odağındaki konularda farkındalığının yükseldiği, sürdürülebilirlik vizyonunun, UNDP’nin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları entegrasyonun arttığı, pek çok sektörün, liderin, iletişimcinin sürdürülebilirlik değeri yaratmak için çalışmayı artırdığı bir yıl oldu. 17 “Küresel Amaç” için harekete geçmezsek 2030 için çok geç olacağını anladık. Karbon ayak izimizi, su ayak izimizi azaltmak için hepimizin yapacak pek çok şey olduğunu göreceli olarak anlama ve harekete geçme yılıydı 2021. Göreceli diyorum zira hâlâ sürdürülebilirlik kavramını süreklilikle karıştıran; anlamını, önemini kavrayamayan pek çok kişi, kurum, kuruluş var ne yazık ki… Yine de 2021 yılı “anlama ve tüm paydaşlarla birlikte harekete geçme” yılı oldu. Birlikte harekete geçmek bir “kültür”, bir ortak “vizyon” olmaya başladı.
Artık şirketlerin “etki yöneticileri” var
The World Economic Forum’da 2021 yılında paydaş kapitalizmi; gelişim, insanlık ve gezegen için oluşturulacak global ekonomi, iklim krizi ve sıfır karbon hareketi, işin geleceği konuları yine sürdürülebilirlik ekseninde ele alındı. COP26’da ormanların geliştirilmesi gerektiği çıktısı ülkelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve iş dünyasının yakından takip ettiği gündemler oldu. Modadan teknolojiye, sanayiden spora döngüsel /yeşil ekonomi, sürdürülebilir üretim ve tüketim, geri/ileri dönüşüm ve en önemlisi sürdürülebilirlik iletişimi gibi konular odağımız oldu. Şirketlerin Kurumsal İletişim bölümlerine “Sürdürülebilirlik” pozisyonları, globalde “Etki” yöneticileri eklenmeye başlandı.
Bunlarla birlikte doğru, şeffaf, samimi ve iyi iletişimin öneminin daha da anlaşıldığı, iletişim dilinin, iletişimin, medyanın, iletişim sistemlerinin/ araçlarının biçim değiştirdiği, iletişimcilerin sorumluluğunun, görevinin etkisinin değiştiği, paydaşların, tüketicilerin, Z kuşağının beklentilerinin belirleyici olduğu bir dönem oldu.
Kaliteli içeriğin önemini anladık
2021 yılında iletişimin temelinde yatan bileşenleri ve değer yaratmanın, paydaşlarına: “Her daim yanındayız” diyerek bambaşka bir duygusal bağ kurmanın, tüm temas noktalarında iyilik odağıyla gönüllere taht kurmanın itibarın koruma kalkanları olduğunu daha iyi anladık. Fonksiyonel fayda iletişiminden, toplumsal/sosyal fayda iletişimine dönüşümün etkisini daha çok hissettik. Nitelikli iletişimin, doğru mecraya doğru iletişimin, sürekli iletişimin, kaliteli içeriğin önemini anladık. Empati kurmanın, özümüzde dönüp etik değerlerle hareket etmenin esas olduğunu anladık. Son yıllarda gördüğümüz birbirini değersizleştirme/kutuplaştırma refleksi yerini kapsayıcılık, kimseyi geride bırakmama, nezaket gibi değerlere bıraktı. İş veren markası olarak iyi yönetişim ve iyi iletişim, kısaca iletişim biçimi çok önem kazandı.
Geleneksel-dijital ayrımı bitti
Sesli iletişimden veri odaklı iletişime, çevrim içi-çevrim dışı mecraların yönetiminden hibrit çalışma sistemine geçiş iletişim ekosistemindeki paradigmaları da değiştirdi, çeşitlendirdi. Markalar medya iletişimi yanı sıra geliştirdikleri projelerle kendi mecralarını yaratmaya, kendi medyalarını da yönetmeye başladı. Ez cümle iletişimcilerin kapsama alanı gelişti, genişledi. Yaratıcılıkları arttı. Geleneksel ya da Dijital PR diye bir ayrım artık kalmadı, bilen için zaten yoktu. İş dijitalleşti, dünya dijitalleşti. Sektör olarak başarıyla atlattığımız bu süreç, 2022 için umut veriyor. Çoğunlukla kurumsallığını tamamlamış şirketlerin olağan olarak yürüttüğü iletişim faaliyetleri artık her ölçekteki kurum için kabul gören bir araç haline geldi.
İletişim profesyonelleri stratejik liderlik yapacak
İletişim dinamiklerinin dönüşümü ölçümlemeyi de etkileyecek 2022 yılında medya kazanımları, erişim, etkileşim raporları artık yeterli olmayacak. İtibar araştırmaları, etki analizleri, itibarı riski analizleri, sürdürülebilirlik raporları, endeksleri iletişimcinin ölçme değerlendirme göstergeleri olacak. İletişimcilerin geleceğin tasarımcıları rolleri güçlenecek. İletişimin biçimi, dinamikleri yeniden şekillenecek. Kurumsal amacın yönetilmesinde, kurumsal markayı ve kurumsal kültürün yönetiminde, işveren markası olarak iç ve dış iletişimde, paydaş iletişiminde ve toplulukla iletişimde iletişim süreçlerin yönetilmesinde, itibar ve itibar riskleri yönetiminde iletişim profesyonelleri stratejik liderlik yapacak.
Ayrıca verdiğimiz bir mesajın, arka planını öngörmediğimiz bir davranışın, bir paylaşımın kodlarını/ referanslarını daha iyi çözebilme, anlama yeteneklerimizi geliştireceğiz. Sonunu düşünerek başlamayı refleks haline getireceğiz. Hatalarımızla da cesurca, samimiyetle barışacağız. 2022 yılı biz iletişim profesyonelleri kadar Türkiye Halka İlişkiler Derneği-TÜHİD için de çok önemli. 1972 yılında Alâeddin Asna, Ahmet Ramazanoğlu, Affan Başak, Ayşegül Dora, Babür Ardahan, Canan Usman, Cüneyt Koryürek, Ender Gürol, Mehmet Akter, Mehmet Turaç, Necdet Günkut, Rıdvan Menteş ve Sağlam Dalaman tarafından kurulan TÜHİD’in 2022 yılında 50. yılını kutlayacağız. Derneğimizin ilk başkanlığı Alâeddin Asna tarafından yapılmış, daha sonra Betûl Mardin, Engin Vardar, Ergüder Tırnova, tekrar Alâeddin Asna, Meral Saçkan, Fügen Toksü ve Gonca Karakaş tarafından yürütülmüş. Halkla İlişkiler alanında önderlik, saygınlık, güvenilirlik, iş birliği ve etik değerleri üzerine kurulmuş olan derneğimizin 50. yılında mesleğimizi geleceğini hep birlikte tasarlayarak bir yönetim fonksiyonu olarak konumlamak ve mesleğimizi markalaştırmak, genç iletişimcilere daha çok yer açmak iletişim profesyonellerinden akademisyenlere, medyadaki dostlarımıza tüm iletişim ekosistemine değer katmak, en büyük hedefimiz. İletişimin birleştirici gücüyle iyi iletişimin, iyiliğin hep kazandığı daha iyi bir yıl olması dileğiyle…