Geçici avantajlar çağındayız, birini yakalayın!
Yöneticilerin de patronların da hayali “sürdürülebilir rekabet avantajına” sahip olmak. Unutun, hepimiz unutalım! Rekabetin güçlü olduğu sektörlerde kabusa dönüşen “avantaj” durumunun sürdürülebilir olmadığını kabul ederek yaşamayı artık öğrenmek gerekiyor. Peki, on yıllardır sürdürülebilir avantaja sahip olan şirketler yok mu? Var elbette. Eğer GE, IKEA, Unilever, Çin merkezli Tsingtao Biracılık (1903’den beri) ve Swiss RE Sigortacılık (1860’dan beri) gibi bir kısım hisselerinizi GE almadıysa huzurunuz kaçmaya devam edecek demektir. Sürdürülebilir avantaja sahip olmak mümkün değilse sektörün güçlü diğer şirketleri rekabet etmekten vaz mı geçsinler? Elbette hayır!
Columbia Business School profesörlerinden çok sayıda iş kitabının yazarı Rita Gunter McGraht epey önce, “Geçici avantaj” kavramını ortaya attığında, “İşler iyi gidiyor durumu idare edelim zihniyeti” bu durumdan pek hoşlanmamıştı. Öyle ya, bu yaklaşım şirket yönetimlerine sürekli iğneli fıçıda olacağını hatırlatıyordu.
Elbette bazı sektörlerde sürdürülebilir avantaj bir hayal. Örneğin tüketici elektroniği, FMCG, yayıncılık, gibi çalkantılı sektörler sürekli değişimden nasibini alıyor. İşin bir diğer yanı da teknolojiyle hızlanan her süreç şirketlerin aynı anlayışla uzun yıllar boyunca aynı stratejide kalamayacağını söylüyor. Kaldı ki bir uyarı da stratejistlere; köklü bir strateji için altı ay aynı verilerle zaman kaybetmek kadar şirkete zarar verecek başka bir şey daha olamaz!
Peki, ne olacak? Sürekli değişimin tek çare olduğunu söyleyelim. Bir de küresel örnek var: 1990’ların devasa tekstil şirketi Milliken&Company. Şimdilerin yenilikçi tekstil ve kimya ürünleriyle tanıdığımız şirketin tüm rakipleri Çin’deki ucuz İK avantajı nedeniyle üretimlerini Uzakdoğu’ya taşırken fırsatın sektörde değil sektörün ekositeminde olduğunu gördü. Akıllı, zeki ve çevik şirketler ise “sürdürülebilir avantajın” değişmez bir kural olmaktan çıktığını yeni normalin “geçici avantaj” olduğunu çoktan keşfettiler.
Geçici Avantaj nasıl yakalanır?
Hem cirosal büyüklüğü yani cüssesi, hem yetenekli çalışan sayısıyla ulaşılmaz gözüken kurumsal şirketler varken bu işi nasıl başaracağız sorusunu sorduğunuzu düşünüyorum. Rita Gunther McGrath “Geçici Avantajın Anatomisini” çıkarmış. Diyor ki, süresi ne olursa olsun her avantajın yaşam döngüsü aynıdır, tek mesele bu döngüyü yöneten liderin yeteneğidir. Liderin adımları nedir sorusuna da; Harekete Geçme, Yükseliş, Kullanma, Yeniden Yapılanma ve Geri Çekilme demiş.
Gelin açıklayalım:
- Farkındalık yaratarak rekabet avantajı sağlayacağını düşündüğünüz fikri belirlediğinizde “Harekete Geçme” aşaması başlar. Sürekli yeni fikirler bulup tutkuyla takip edecek insan kaynağına ihtiyaç vardır.
- İkinci aşama “Yükseliştir”. Doğru zaman ve ölçekte fikrin vaadini hayata geçirecek sabırlı iz sürücüler iş başında olmalıdır.
- Fikir hayata geçti, uygulama başarılıysa “Kullanma” dönemi başlar. Bu aşamada analitik karar verebilen, verimlilik konusuna dikkat kesilecek stratejik bakış açısına sahip olanlar öne çıkar. Süreç içinde rakiplerin de aynı yoldan gelmesiyle avantaj zayıflamaya başladığında “verim odaklı çalışanlar” uyarıları görüp durumu üst yönetime aktarmalıdır.
- İşte bu noktada çeviklik devreye girer, “Yeniden Yapılanma” döneminde şirketin kaynaklarını radikal şekilde gözden geçirmekten çekinmeyecek cesur doğruculara ihtiyaç vardır.
- Aşka bağlandığınız bir fikrin “Geri Çekilme” zamanının geldiğini görmek ve “ricat” borusunu çalarak aksiyon almak ise mantıklı, kararlı profesyonellere ihtiyaç duyar.
Üç ölümcül tuzağa bir de yedi tehlikeli yanılgı eklendi!
Pek çok kez şirketlerin iş yapışlarında Rahatlık, Yetkinlik ve Kişisel Beğeni Tuzağı ölümcüldür demiştim. “Geçici avantaj” fırsatını kaçırtan “Yedi Tehlikeli Yanılgı” da bakınız nelermiş:
- İlk olma tuzağı: Pazar olgunlaşmadan işe girişme
- Üstünlük tuzağı: Şirket yönetiminin kibri.
- Kalite tuzağı: Gereksiz kalite tutkusu yüksek fiyat demektir.
- Kaynakları yönlendirme tuzağı: Kaynakları eskiyen fikre yatırma inadı.
- Görünmez alan tuzağı: İnovatif fikrin sahipsiz kalması.
- Güç elde etme tuzağı: Benim departmanım en büyük ve öyle kalmalı direnişi.
- Aralıklı inovasyon tuzağı: Yenilikçi fikirlere itibar etmeyip, arayı açmak.
Bu tuzaklardan kurtulmak mümkün mü?
Rita Gunther McGrafth’a göre mümkün.
- Sektörünüzü değil daha geniş alanları düşünün: Dünya değişti sektörler arası geçişkenlik arttı.
- Çalışanlarınızın belirlenen alanlarda deneyim yapmasına izin verin.
- Yeniliklere baştan büyük yatırımlar yapmak yerine gelecekte yatırım yapabileceğiniz küçük girişimerde bulunun. Biri illaki köklenecektir. Çözüme değil çözmeye aşık olun ve yanıtı bulmak için tekrar tekrar denemekten bıkmayın.
- Müşterilerinizi dinleyerek deneyimlere ve problemlerin çözümüne odaklanın.
- Güçlü ilişkiler ve networkleriniz olsun ya da bunlara sahip çalışanlarınız.
- Yeniden yapılanmada kırıp dökmeyin, geri çekilirken müşterilerinizi üzmeyin, ürkütmeyin.
- Erken aşama inovasyon hem iyi, hem benimsenmesi zordur. Henüz demlenmemiş ürün ya da hizmeti sunarken acele etmeyin.
Bir de sekizinci çözüm ekleyelim; sürekli deneyimleri yineleyerek öğrenme yöntemini benimseyin ve “geçici avantaj kazanmanın” hızla ilişkisini asla unutmayın, ihmal etmeyin. “Hele durun bir bakalım ne oluyor?” diyen liderlerin zamanı çoktan geçti….
“Stratejinin de bir stratejiye ihtiyacı var!” adlı makaleyi okumak için TIKLAYIN…