Göçün durduğu, kendine yeten bir kent ekonomisi hayal mi?
“Hayır hayal değil! Lüksemburg gibi kendine yeten bir ekonomi neden olmayalım?” diyor Ordu Belediye Başkanı Dr. Hilmi Güler ve iddiasını sonuçlarla ortaya koyuyor. Küresel bir gıda krizi olduğunu varsaydığımızda Ordu hem kendine hem de bölgesine yetecek üretime sahip. Yeter ki kaynakları hoyratça tüketmeyip kıymetini bilelim…
“Klasik belediyecilik yapmayacağız” mesajını verdiği, benimse “Haber takibi yapacağım Başkanım” dediğim toplantı pandemi öncesindeydi. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’nda pek çok yeniye ve ilke imza atmıştı Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler. Göreve geldiğinin ikinci yılında yapmayı vaat ettiklerinin bir envanterini paylaşmak üzere şimdi bizi yine Ordu’ya davet ediyordu. Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Başkanı Celal Toprak, Ordu Perşembeli, “Haydi gidiyoruz” deyince kalabalık bir gazeteci ve iş insanıyla düştük yollara…
Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler, klasik belediyeciliğin zaten yerel yönetimlerin görevi olduğunu, bu kapsamda yapılagelenlerin sözünün edilmemesi gerektiğini söylüyor. Ordu’nun bahşedilmiş güzellikleri ve sahip olduğu potansiyele uygun olarak; tarım, turizm, enerji, sosyal hizmetler, kırsal kalkınma ve hayvancılık, kültür-sanat, kent estetiği ve gastronomi alanlarına odaklanılması gerektiğini söyleyen Başkandan “Sürdürülebilir Turizm ve Bir Yerel Kalkınma Modeli – Ordu” konulu bir sunum dinliyoruz.
“Karşı çıkanlar oldu ama bugün yanımızdalar”
“Projeleri uygulamaya başladığımızda karşı çıkanlar oldu ancak zaman içerisinde eserler ortaya çıktıkça dikkat çekmeye başladı. Üretim ağırlıklı bir kalkınma ve belediyecilik kavramını benimsedik. Aradan geçen 2 yıl gibi bir süre içinde yapılan çalışmaların ne kadar doğru olduğunu özellikle pandemi döneminde gördük. Yaklaşımımız, Ordu’nun ekonomisine ne kazandırabilir, vatandaşlarımıza ne kadar ek girdi sağlayabiliriz odağındaydı. Bu nedenle vizyonumuzu geniş tutmak durumundaydık” diyor Başka Hilmi Güler ve göreve geldiklerinde de bu yaklaşımla tarım, turizm, enerji ve yazılım şirketlerini kurduklarını söylüyor.
Farklı bir belediyecilik modeline gereksinim olduğunun altını çizen Başkan, modelin üretim esasına dayandırıldığını belirtiyor. İlk zamanlarda birçok tepkiye neden olan çalışmalar Başkan Güler’in kendi yakın çevresinden de tepki almış. Tarım başta olmak üzere üretime yoğunlaşan yerel yönetim anlayışı sonrasında turizm, yazılım ve enerji şirketlerinin devreye girmesiyle büyümüş.
Birincil hedefin gıda üretim ve enerji olduğunun altını çizen Başkan Güler, köy-kent ilişkisi güçlü olan Ordu ekonomisinde tarım ve hayvancılığın önemli bir yer tuttuğunu söylüyor. Doğal güzellikler açısından da turizmin öne çıktığını aktaran Başkan, rüzgârlarıyla ünlü kentte yenilenebilir enerjisinin önemli olduğunun altını çiziyor.
Dün de bugün de gelecekte de en önemli konu tarım
Başkan Güler sonuçları rakamlarla konuşmayı seviyor ve hayvancılık alanında yapılanları tek tek sıralıyor, “Göreve geldiğimizde damızlık koyun, kaz dağıttık. Bugün sayıları üç katına erişti. Kazlarıyla ünlü Ağrı’ya dahi satış yapar konuma geldik. Yöresel ürünlerin desteklenmesi amacıyla satış reyonları ve pazarları açtık. Kadınlarımız üretime yöneldi ve kazanç sağlamaya başladı. Boş ve âtıl arazileri değerlendirerek üreticilere tohum desteği verdik. Bugün o boş araziler üretim alanları oldu. Sera isteyene sera kurduk, üretilen sütün ekonomik kazanca dönüşmesi için süt evleri inşa ettik. Yılda 50 bin adet yumurta üretiliyorken bugün rakam 12 milyona ulaştı. Dubai’ye yumurta ihraç ediyor. Diğer yandan tarım arazilerinde üretilen ürünler için sözleşmeli tarım uygulaması başlattık. Üreticimizden aldığımız ürünleri hem satışını yapıyor hem de aşevimizde değerlendirerek 19 ilçemizde bulunan ihtiyaç sahiplerimize ulaştırıyoruz” diyor.
Sıradan olana dur diyen turizm anlayışı
“Yayla turizmini geliştirmek üzere Çambaşı yaylasındaki kayak tesisini büyütüyoruz. 5 yıldız konforunda otel inşasına da başladık. Çam ormanlarının arasına bungalov evler inşa ettik, merkezlerimizin görsel estetiğini yeniledik. Kabadüz, Mesudiye, Akkuş ve Aybastı yaylalarında kış festivalleri düzenledik. Hoynat Adası, Yason Burnu, Ünye Çamlık ve Asarkaya kent ormanlarında yeni sosyal tesisler inşa ettik, Çınarsuyu tesislerini halka açtık. Yaylalarda balon turizmini başlattık. Dünyada denize, karayoluna, havaalanına ve şehir merkezine en yakın yamaç paraşüt alanı olan Boztepe’nin zirvesine paraşüt pisti inşa ettik. Denizden daha fazla yararlanmak için Şehit Temel Şimşir Gemisi’ni turizme kazandırdık. Gençler için spor sahaları inşa ettik, su sporlarının gelişmesi için kano ve yelken kulübü kurduk. Düne kadar boş olan denizde bugün yelkenler, kanolar, gezinti gemisi turluyor.”
Nitelikli tarımla turizmi birleştirmek hayal mi?
“Geçmişte göç veren şehrimiz pandemi sonrası göç alır hale geldi. Asıl amacımız tarımla turizmi birleştirerek bölge insanının doğduğu yerde doymasını sağlamak. Göçü önlemek istiyoruz. Yanık gurbet türkülerinin yerini keyifli türküler almalı.
Memnuniyetle söylemeliyim ki özellikle pandemi döneminde Ordu yüksek sayıda göç aldı. Üretim konusunda teşviklerimizin yanı sıra alım garantili ürünlerin dikimini sağladık. Şimdi her ilçemizde ticari değeri olan birden fazla ürün ekiliyor. Tüm ilçelerimizde üretim sürerken verimli topraklarımızın kıymetini üreticilerimize bir kez daha hatırlattık.
Bugün sanayi tesisi kurmak isterseniz en az 1,5 yıl uğraşmak gerekiyor. Ancak toprak 6 ay içinde ürün veriyor. Yatırdığını daha kısa sürede geri alıyorsun. Sonuçlardan hepimiz memnunuz ve başarılamaz denileni başardık”
“Ordu’nun da bizim de enerjimiz yüksek”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı döneminden başlayarak köklü sorunlara çözüm üretmek üzere çalışmalar yaptığını dile getiren Ordu Belediye Başkanı, on yıllara dayanan vahşi çöp sorununu nasıl çözdüğünü şöyle anlatıyor, “Göreve geldiğimizde vahşi çöp depolama sorununun toplumsal problem haline geldiğini gördük. Ünye, Fatsa ve Perşembe ilçesinde deniz kenarı ya da doğada bulunan çöp alanlarını kapattık. Altınordu ve Ünye ilçemizde bulunan ayrıştırma tesislerimizde yenilikler yaptık. Çaybaşı İlküvez’deki katı atık depolama tesisimizi enerji tesisine dönüştürdük. Bugün gelinen noktada çöpten enerji üretiyor ve özel şirketlere satıyoruz.
Ordu’nun rüzgârı serttir. Akkuş’un yaklaşık 2 bin rakımlı tepesine Rüzgâr Enerji Santralleri (RES) kurulmasını sağladık. Şimdi aynı ilçede yeni bir tepeye RES kuracağız. Kendi HES’imizden kendi tesissilerimizin enerji ihtiyacını karşılıyoruz. Yeni inşa ettiğimiz Şehirlerarası Otobüs Terminali’nin çatısına da paneller kurduk böylelikle kendi elektriğini üretmesini sağladık. Özellikle yenilenebilir enerji alanında çalışmalarımız devam edecek.”
Ekipten proje liderleri yetişmeli
Başkan Güler, çalışmaların doğal olarak kendi liderlerini çıkardığını söylüyor ve devam ediyor; “Ordu Büyükşehir Belediyesi olarak birçok alanda faaliyet ve çalışma içerisindeyiz. Bunların çoğunu kendi imkanlarımızla yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Aslında başarı Büyükşehir Belediyesinin teşkilat şemasıyla bağlantılı değil, durumsal liderlik yapabilecek yeni liderlerin yetişmesi için yol açtık. Sonuç itibariyle biz bir takımız herkesin birbirine yardımcı olduğu bir yönetim anlayışına sahibiz. Bu sayede işleyiş daha hızlı ve daha ekonomik oluyor.
Yetenekleri öne çıkarmak önemliydi. Bu amaçla belediye çalışanlarıyla birebir görüşerek neler yapabileceklerini ve varsa projelerini dinledim. Bu sayede potansiyeli olan birçok cevheri ortaya çıkartmış olduk.”
Fındığı üretmek değil satmak zor
Türkiye’nin en büyük tarım ihracat ürünlerinden biri olan fındığa ilişkin ilginç veriler paylaşıyor Bakan Güler ve Türkiye’nin dünya fındığının yaklaşık yüzde 75’ini ürettiğini, Ordu’nun ise dünya fındık üretiminin yüzde 25’ini, Türkiye üretiminin yüzde 35’ini gerçekleştirdiğini belirtiyor. “Fındığın tanıtımı üretiminden daha zor” olduğunu dile getiren Başkan, “Öncelikle tanıtım ve pazarlama yoluyla üreticilerimizin kazançlarını artırmamız gerekiyor” diyor ve devam ediyor,
“Başlangıçta satmak daha zordu ancak süreç içindeki çabalarla bu sıkıntı ortadan kalktı, şimdi yeni pazarların oluşturulması ekonomik açıdan çok daha önemli. Yeni pazar demek rekabet demek. Yeni pazar demek ürün değerinin artması demek. İnanıyoruz ki ilimiz başta olmak üzere ülkemizde üretimi yapılan fındığın değeri her geçen gün daha da yukarıya çıkacak ve üreticilerimiz daha fazla gelir elde edecek.”
Gözüm de gönlüm de doydu!..
İki günlük yoğun programa ayak uydurmak kolay olmadıysa da Başkan Hilmi Güler, tüm zamanını biz habercilerle birlikte geçirdi. Üstüne her sorumuzu yanıtladı. Bölgede yetişen otlar, fındığın füzyon kullanımından en taze doğal haline kadar uygulandığı börekler, tatlılar ve Perşembe’nin leziz çayı eşlik etti sohbetlerimize.
Çikolata Parkı ile Kybele Pastanesi’ndeki ikramların tadı hala damağımızda, gemi turunda yediğimiz dondurma ise nefis yöre meyvelerinden. Boztepe, Hoynat Adası, Yason Burnu Ordu’yu ve sahip olduğumuz değerleri unutulmaz kılıyor. Alt yapısı yenilenen Sırrı Paşa Caddesi ise İstiklal Caddesi ayarında. Cadde bütünüyle kent mobilyası olmuş.
Ordu Belediye Başkanı Hilmi Güler yapılanları anlatmaktan hoşlanmıyor, onun yerine biz anlatalım ve bir cümleyle özetleyelim: Ordu; gidilesi, görülesi hatta yaşanası bir kent. Deniz, dostluk ve sükûnet arayanlara duyurulur.
*Haberin başında gördüğünüz fotoğraf Ordu Merkez girişinde Kentsel Sit Alanı içerisinde bulunan Taşbaşı Kültür Merkezi‘ne (Taşbaşı Kilisesi) aittir… 1853’te inşa edilen yapı 1937-1977 yılları arasında cezaevi olarak da kullanılmış, 1983 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore edilmiştir. 2000 yılında kültür merkezine dönüştürülen kilisenin arkeoloji müzesine dönüştürülme çalışmaları sürüyor.