Prime’dan adına yakışır etkinlik
Türk Telekom’un Salı geceleri İstanbul Boğazı’nın manzarası eşliğinde başlattığı etkinlik takdire şayan: Açık Havada Arabalı Sinema Geceleri… Olağanüstü koşulların markaları zorladığı bir gerçek, ancak bu zorluğun böyle yaratıcı işler ve uygulamalar doğurması gibi “iyi” bir yanı da var… İletişimciler olarak benzer örneklerin çoğalmasını heyecanla bekliyoruz…
Teknoloji ve yenilikleri takip etmenin, dönüşüme katılmanın, hayatın her alanında çok önemli olduğunu düşünenler çoğunluktadır herhâlde. Sadece düşünmekle de kalmayıp hem kendi hayatında bu dönüşüme ayak uydurmaya hem de çevresindekileri teşvik etmeye çalışanların da…
Ancak bu demek değildir ki kültürümüzü, değerlerimizi hemen terk edelim; bir kenara atıp “son moda” olanın peşine düşelim. Hele ki nostaljik değeri olan işlerle karşılaştığımızda, yani iletişim konusunda “duygulara hitap edebilme” becerisine sahip etkinlikleri gördüğümüzde kayıtsız kalmak mümkün değil…
Klasik olan kendini çoktan ispatladığı için kıymetlidir. Bu çerçevede, Türk Telekom’un salı geceleri İstanbul Boğazı’nın manzarası eşliğinde başlattığı etkinlik takdire şayan: Açık Havada Arabalı Sinema Geceleri.
Mekân seçiminin çok “doğru” olması bir yana, pandemi günlerinde sosyalleşmeyi sağlayan ve özlenen sinema atmosferini yeniden yaşatan bu etkinlik çok “şık” olmuş.
Açık hava sinemaları gençlik yıllarımızdan alışkın olduğumuz, ancak uzun zamandır terk edilmiş bir uygulamaydı. Buna bir de Amerikan filmlerinde görüp de imrendiğimiz arabalı versiyonun eklenmesiyle hem yaz aylarına yakışır hem de “sosyal mesafe” tedbirlerine uygun bir etkinlik çıkmış ortaya…
Şirket, açık havadaki arabalı sinema gecelerini Prime müşterileri için ücretsiz düzenliyormuş… İletişim boyutunda değerlendirdiğimizde, “başarı kriteri” saydığımız çok önemli unsurları barındırdığını görüyoruz. Bunlar; “duygulara hitap etmek” ve hedef kitlenin “kültür ve değerleriyle uyumlu olmak”… Tabii bir de sosyal mesafe kurallarında uygun yaşamamız gereken bu dönemde “beklentinin üzerinde davranış sergilemek” var.
Olağanüstü koşulların markaları zorladığı bir gerçek, ancak bu zorluğun böyle yaratıcı işler ve uygulamalar doğurması gibi “iyi” bir yanı da var. İletişimciler olarak benzer örneklerin çoğalmasını heyecanla bekliyoruz…
YouTube’un reklam ölçümlemelerini ıskalamamak lazım
Evden çalışma, uzaktan eğitim, online alışveriş ve çeşitli dijital toplantı platformlarını sosyalleşme için kullandığımız pandemi süreci, dijital dönüşümün gerçekleştiğini sağır sultana bile öğretti. Bundan sonra da dijital uygulamaların geliştirilerek devam edeceğine herkes emin olmuştur herhâlde.
Öte yandan dijital ortama reklam verme eğiliminin, analog medyayla neredeyse eşitlendiği; gazetelerdeki ilanlardan ziyade internette yayınlananların çok daha etkili olabildiği bir dönemde olduğumuzu da aklımızda tutalım.
Pazar ve kanaat araştırmalarına ait verilerin derlendiği online portal olan Statista açıklamış. Türkiye’de sosyal medya kullanıcılarının 2018 yılında 39,6 milyon olan sayısının, 5 milyondan fazla artarak 2023 yılında 44,8 milyona yükseleceği öngörülüyormuş.
Bu bağlamda YouTube’a yakından bakmakta fayda var. We Are Social ve Hootsuite tarafından hazırlanan, “2020 Türkiye İnternet Kullanımı Sosyal Medya, Mobil Kullanım ve E-Ticaret İstatistikleri”ne göre YouTube, dünyada olduğu gibi ülkemizde de en popüler sitelerden ikincisiymiş. Türkiye’de en çok ziyaret edilen site Google olurken, onu YouTube takip ediyormuş.
Video paylaşım sitesi, ayrıca “en çok kullanılan sosyal medya platformu” olmanın yanı sıra yine Google’dan sonraki en büyük ikinci “arama motoru” işlevini de görüyormuş… Kendi açıkladıkları verilere göre; her ay 2 milyarın üzerinde kullanıcı YouTube’a giriş yapıyor ve her gün 1 milyar saatin üzerinde video izleniyormuş.
Bu boyutlarda tercih edilerek müthiş bir potansiyele sahip olunca, reklam verenler için hizmet sunmayı da unutmamışlar elbette. YouTube’un sahibi Google, her ay düzenli olarak açıkladığı YouTube Ads Leaderboard ile video paylaşım platformunda en çok izlenen reklamları ülkeler bazında yayınlıyor.
Listede yer alan reklamlar, görüntülenme, izlenme, reklam (paid view) ve kazanılan izleme (earned view) oranları gibi kriterler göz önünde bulundurularak belirleniyormuş. Reklamcılık, yenilikçilik ve kullanıcıların reklamı sonuna kadar izleyip paylaşmaları da kriterler arasındaymış.
Buna göre, Türkiye’de YouTube üzerinden reklamları en çok izlenen markalar şöyle sıralanmış: 1. Doritos, 2. OMO Türkiye, 3. Pepsi Türkiye, 4. VakıfBank TV, 5. Google Türkiye, 6. Clear Türkiye, 7. Prima, 8. FIAT Türkiye, 9. Turkcell, 10. Türk Hava Yolları.
Tüm markaları tebrik ederiz; sektörlerinin iletişim konusunda birincileri olduklarını bir kez daha gösterdiler. Öte yandan reklamların hedef kitlelerinin sosyal medya kullanıcılarıyla uyumu değerlendirildiğinde içlerinden birini, VakıfBank’ı belki de ayrıca tebrik etmek lazım.
Sadece listeye girebilen tek banka olduğu için değil, kullanıcılarının yüzde 72’sini 16- 24 yaş arasındaki gençlerin oluşturduğu platformda bir banka olarak gençlere ulaşıp bu başarıya eriştiği için de.
Bundan böyle dijital dünyada olmamak, dünyada olmamakla eşdeğerde. O nedenle iletişim çalışmalarımızda bu ortamları verimli kullanmak için ciddi araştırmalar yürütülmesi gerekiyor.
İş, sadece internetten reklam yayınlamakla bitmiyor. Bunların etkisini ölçümlemek için geliştirilen yöntemleri incelemek, eleştirmek ve geliştirmek de gerekiyor. YouTube Ads Leaderboard sadece bir örnek. “İletişimin geleceği” başlıklı tartışmalarımızda, bu yöntemler ilk gündem maddesi olmalı…