“Sosyal medyada sağlık iletişimi nasıl yapılır?” Sorusuna cevabım
Kanserle Dans Derneği 2012 senesinde, sosyal medyada sağlık iletişimi nasıl yapılır sorusuna cevap olarak ortaya çıkmış bir topluluktur. Bu kadar iddialı konuşmamın bir dayanağı var elbette.
Bundan tam 4 sene önce açılan bir blog ve Facebook sayfasının, gerek Türkiye’de gerekse dünyada binlerce destekçiye sahip bir dernek olacağı kimsenin aklına gelmiyordu muhtemelen.
Kanserle Dans Derneği’nin yapılanması diğer derneklerden biraz farklı. Dünyanın her yerinden gönüllüler; gücünü sosyal medyadan alan derneğe güçleri, yetenekleri, bilgileri ve zamanları yettiğince destek oluyorlar. Bu gönüllüler arasında pek çok akademisyen (onkolog, genel cerrah, jinekolog, beslenme uzmanı, vb.), kanser hastası, kanser hastası yakını, ilaç ve sağlık endüstrisi çalışanları var. Kartvizitimde taşıdığım birkaç ünvan arasında beni en çok gururlandıranı da elbette Kanserle Dans Derneği’nin gönüllülüğü.
Derneğin resmi Facebook sayfasını incelediğinizde göreceksiniz ki dijital iletişim seminerlerinde üzerine her fırsatta bastığımız “çift taraflı iletişim” dinamiklerine çok dikkat ediliyor. Bir kere hepsinden öte herkes birbirine “ailem” diye sesleniyor ki bence bundan daha güzel bir kazanım olamaz bir STK için.
Derneğin sadece Facebook sayfası aracılığıyla her ay eriştiği kişi sayısı 2.900.000 dolayında. Bu derece geniş yayılımı olan, etki gücü yüksek ve sürekliliği gönüllüler tarafından sağlanan sosyal medya iletişimi sayesinde milyonlarca kişi kanseri daha yakından tanıyor. Bu sayede her gün –bir yandan çok üzücü de olsa- pek çok kişiye erken teşhis konuyor. Bu sayede binlerce kişinin ömrü uzuyor, malum erken teşhis hayat kurtarıyor.
Şubat ayı başı itibariyle Kanserle Dans Derneği’nin yine sosyal medyada yürüttüğü özel bir farkındalık kampanyası var ki şu an itibariyle erişilen kişi sayısı 1 milyonu bulmuş durumda. Meme kanserlerinin kendi içinde farklı tipleri var. Bunlardan biri, %15-20 oranında görülen HER2 pozitif meme kanseri. Bunun teşhisi için kullanılan yöntemler sayesine eğer kişide bu tip (HER2 pozitif) saptanırsa, hedefe yönelik tedavi tabir edilen yöntemlerle hastanın hayatta kalım süresi uzatılabiliyor.
Dernek yönetimi bu konuda şunların altını çiziyor:
“Sosyal medyada başlatmış olduğumuz HER2 pozitif kampanyası ile hastalarımızı ve hasta yakınlarımızı meme kanserinin tek bir türü olmadığı, hastalarımızın doktorlarına tedavileri boyunca tedavileri ile ilgili soru sormaları gerektiği konusunda bilinçlendirmek istiyoruz. Özellikle hastalığı HER2 pozitif türü olanların, hem tedavi öncesi hem de süresinde yapılan testler, alınan ilaçlar ve uygulanan tedaviler ile ilgili soru sormalarını istiyoruz.
Eskiden Her2 pozitif meme kanseri korkulacak meme kanseri türlerindendi, ancak son senelerde gelişen yeni tedavi çeşitleri ve özellikle hedefe yönelik ilaçlarla hem yaşam kalitesi hem de hastanın yaşam süresi uzatıldı.”
İhtimal vermiyorum ki geleneksel basın yayın organları sayesinde bu kadar hızlı ve geniş bir yayılım sağlanarak milyonlarca kişi konudan haberdar edilebilsin. Dijital medyanın bize sağladığı en büyük avantaj, faydalı bulduğumuz bilgiyi çevremizle o anda paylaşabilmemiz.
“Sosyal Medyada Sağlık İletişimi Nasıl Yapılır?” sorusuna cevabım ise çok net: Yapacaksanız Kanserle Dans Derneği gibi yapın.