Yeni Dünya
21 Ekim 2015, Çarşamba. Bugün özel bir gün! “Geleceğe Dönüş” hayranlarının uzun yıllardır beklediği günden bahsediyoruz…
Yiğit Kulabaş [email protected]
Geleceğe Dönüş – 21 Ekim 2015
Seksenli yılların kült serisini seyredenler hatırlayacaktır: Kahramanlarımız Doktor, Marty ve sevgilisi Jennifer 21 Ekim 1985 günü zaman makinesine atlayıp tam 30 sene uzağa giderler. Ve 21 Ekim 2015 Çarşamba günü birkaç saatliğine de olsa kendilerinin otuz sene sonraki halleriyle, çocuklarıyla ve en önemlisi gelecekteki “yeni dünya” ile tanışırlar.
Şimdi gelin Geleceğe Dönüş’ün 21 Ekim 2015’i ile bugünün gerçek 21 Ekim 2015’ini karşılaştıralım.
1- Uçan Arabalar
Daha filmin jeneriğinde uçan arabalarla karşılaşırız. 2015’te ana yolların tamamı gökyüzüne taşınmıştır. Tabelalar, trafik işaretleri, billboardlar da gökyüzüne asılı bir şekilde durmaktadır. Trafik yine yoğun, taksi şoförleri yine çılgındır. Araba tasarımları iddialıdır. İhtiyaçlar değişmiştir öte yandan – uçmak kadar konmak da önemlidir mesela. Yerlerde “No Parking” (Park etmek yasaktır) yerine “No Landing” (Konmak yasaktır) yazar.
Bugün durum ortada… Geçtiğimiz sene ilk prototipler ortaya çıkmaya başladı. Aeromobil 3.0 bolca heyecan uyandırdı. Karada gidebilen araba hızlanarak kanatları açılabiliyor ve sonrasında uçabiliyordu. Mayıs ayında test sürüşleri esnasında düşmeseydi daha iyiydi. Ama yılmak yol, aynen devam… Tesla ve Google da nasıl olsa yakında el atacaktır konuya.
2- Akıllı Giysiler
Doktor Marty’e bir çanta uzatır. Çantada 30 sene sonrasının, yani 2015’in kıyafetleri bulunmaktadır. Önce Nike ayakkabılar çıkar çantadan. Ayakkabılar kendi kendine bağlanabilmekte, ayağa göre şekil alabilmektedir. Bantlar üzerindeki küçük led ışıklar yanınca Nike logosu ışıldamaya başlar. Üzerine giydiği mont da yine otomatikman vücuda göre şekil almakta, gerektiğinde temel komutları verebilmektedir. Örneğin kahramanımız havuza düşüp kıyıya çıktığında mont “Kurutma işlemi başlamıştır” der. Filmin ilerleyen sahnelerinde iki polis memuresi görürüz. Şapkalarının üzerinde yine mini bir bant ekran bulunmakta, burada led harflerle yazılar akmaktadır.
Gelelim bugüne. Tüm dünyayı nesnelerin interneti ve “wearables” fırtınası sarmış durumda. Ama filmdeki kolay kullanım yok hala. İnsan odaklı düşünemiyoruz çünkü… Nike 2011 yılında filmdekine benzer bir modeli sınırlı sayıda üreterek geliri Michael J.Fox’un yakalandığı Parkinson hastalığına karşı yürütülen kampanyaya bağışladı. Görünüm aynı olsa da ufak bir detay eksikti sadece – ayakkabı hala otomatik bir şekilde bağlanamıyordu.
3- Sanal Gerçeklik
Evdeyiz. Çocukların her ikisinde de gözlerinde bir cihaz var. Oculus Rift’i ve türevlerini andırıyor. Cep telefonu gibi de kullanılıyor alet. Ama hünerlerini tam hissedemiyoruz. Gelen görüntülü arama için televizyonun başına geçiyor Marty. Bugünün Facetime ya da Skype’ını andıran bir ortam söz konusu. Seksenli yıllar için gelecekle ilgili iddialı tahminler bunlar…
Belli ki filmin ana sponsorlarından birisi AT&T. İletişimle ilgili hemen her sahnede şirketin logosu beliriyor. Telefon çağrısı bir ekrandan diğerine kesintisiz aktarılıyor ve filmin en absürt sahnesiyle karşılaşıyoruz. Patron “Kovuldun!” diye bağırıyor. Ekranda dev harflerle kovuldun yazıyor ve evde bulunan çeşit çeşit faks cihazından “Kovuldun” yazısı çıkıyor.
Doktorun da kullandığı bir alet var. Dürbün-tablet karışımı gibi bir cihaz. Nereye baksa ek bilgilere ulaşabiliyor. Aynen bugünün artırılmış gerçeklik örneklerinde olduğu gibi.
4- Profilleme
Video konferans esnasında ıskalamamamız gereken önemli bir detay daha var. Ekranda Marty’nin bir iş arkadaşı beliriyor. Sol alt köşede kişiyle ilgili önemli özellikleri görüyoruz. Sırasıyla işi, çocuklarının isimleri ve yaşları, fanatik basketbol taraftarı olduğu, et ve Meksika yemeklerini sevdiği ama balıktan hoşlanmadığı, favori içkilerinin isimleri dönüyor alt köşede. Bu görüşmeden hemen sonra bir çağrı daha geliyor. Bu sefer arayan patron… Patronun profili de yine aynı şekilde ekranda dönüyor. Adam kovuldun diye bağırırken sol alt köşede hangi yemeklerden hoşlandığı yazıyor hala. Filmin internet öncesi dönemde çekildiğini hatırlatalım. Kim bilir belki de buradan ilham aldı internetin dev oyuncuları.
5- Pazarlama ve Ekranlar
Bolca ekran var “gelecekte”. Evdeki büyük ekrana video konferans seansını anlatırken değindik biraz. Ancak atlamamamız gereken bir kaç detay daha var. Eğer bir yayın yoksa ekran tablo olarak kullanılıyor. Ünlü bir sanat eseri duvarı süslüyor. Evin genç oğlu televizyon seyretmek istediğinde altı kanalın ismini söylüyor ve tablo kayboluyor, ekran altıya bölünüyor – her birinde ayrı birer kanal beliriyor. Görünüm bugünün youtube deneyimini andırıyor.
Meydandaki dev ekranlara geçelim isterseniz. Filmin çekildiği yıllarda henüz Times Square’de bile ekranların olmadığını hatırlatalım. Marty şehir meydanında dolaşırken binanın üzerindeki dev ekranda reklam oynamaya başlar: “Eski arabanızı sadece 39,999 USD’ye uçabilir hale getirebiliriz…”
Unutmadan, Hologram da var bir sahnede. Jaws 19 vizyona yeni girmiş ve dev bir köpekbalığı gelip sinemanın önünde duran Marty’i yemeye çalışıyor. Pazarlamanın geleceğinde ekranlar, etkileşim ve hologramlar var. Seksenlerde yapılan bu tahminlere 10 üzerinden 10 verebiliriz… Hem de yıldızlı 10.
6- Drone ve diğer uçan nesneler
Filmde uçan tek şey araba değil. En güzel sahneler uçan kaykayların olduğu bölümler. Hemen herkesin sırt çantasında bir kaykay var. Tekerlek yerine altlarında mıknatısı andıran bir düzenek bulunuyor. Kaykay yere paralel bir şekilde havada duruyor bu vesileyle. Üzerindeki kişinin hareketleri ve yön vermesiyle uçmaya başlıyor alet. Onca senedir uçan kaykayların hayaliyle bekliyoruz.
Bunca uçan nesne varken insanın gözü drone da arıyor doğal olarak. Acaba düşünmüşler mi? Bingo! Sokakta köpek gezdiren bir drone ile karşılaşıyoruz. Köpek önde, mini bir uzay mekiğini andıran drone da havadan takip ediyor.
7- Parmak izi Okuma
Filmin pek çok sahnesinde parmak izi okumayla karşılaşıyoruz. Jennifer’ı baygın bulan polisler parmağını okutarak kimlik tespiti yapıyorlar mesela. Yine aynı şekilde “2015’te” takside para ödemek için POS cihazına parmağınızı değdirmeniz yeterli. Eve girerken parmak anahtar görevini yerine getiriyor, kapıyı parmağınızı tanıtarak açıyorsunuz. Evden çıkmak için yine kapıya dokunmak gerekiyor – zira kapılarda tokmak ya da kol yok…
Parmak izi kullanımı konusunda son yıllarda önemli bir mesafe kat edildi. Ama hala Geleceğe Dönüş’ün 2015’indeki mertebeye ulaştığımız söylenemez.
8- Akıllı Ev
Hazır parmakla açılan kapılardan bahsetmişken akıllı eve geçelim. Eve giren kişi sıcak bir hoş geldin mesajıyla karşılanıyor, ışıklar kapalıysa otomatik yanıyor. Pencerelerde de özel bir sistem var. Dışarıya baktığınızda görülen manzara aslında bir içerik sağlayıcıdan geliyor. Apartman boşluğu yerine çok güzel görüntüleri seyretmek mümkün… Üstelik istediğinizde manzarayı değiştirebiliyorsunuz.
Evdeki akıllı cihazlardan biri de fırın. Emirler konuşularak veriliyor: “Pizzayı sulandır” Hoop, tepsiye konan minik pizza, lezzetli dev bir pizzaya dönüşüyor. Mutfakta istendiği zaman tavandan aşağıya doğru inen bir meyve servis cihazı bulunuyor. Emrettiğiniz anda istediğiniz meyveyi alabiliyorsunuz. Internet üzerinden yiyecek siparişi vermeyi andırıyor.
9- Akıllı Nesneler
Gelelim diğer detaylara. Bir sahnede Doktor elindeki kitabı çöpe atmak istiyor. Akıllı çöp tenekesi durumu idrak edip yanına yaklaşıyor; Doktorun çöpe gitmesine gerek kalmıyor. Sokaktaki ilginç nesnelerden biri de trafik durumunu gösteren özel düzenekler. Bakarak trafiğin ne kadar sıkışık olduğunu idrak edip, hangi yoldan gitmeniz gerektiğine karar verebiliyorsunuz.
Filmdeki efsane mekanlardan biri de Seksenler Cafe… İçeri girdiğinizde Michael Jackson çalıyor. Havaya asılı tüplü ekranlar aynı zamanda garson. Ekranlarda tanıdık yüzler görüyoruz. Her birinde ünlü bir kişinin avatarı var.
Benzer sistemler bugün toplantı odalarında kullanılmaya başlandı. Mini bir robot düşünün, yüzüne denk gelen bölümde bir ekran var – ve uzaktan bağlantı ile bu ekranda katılımcının yüzü belirebiliyor. Hatta uzaktaki kişi toplantı odasında dolaşabiliyor, sunum yapabiliyor bu sayede. Sistemi kullanarak fabrikalarını uzaktan ziyaret eden patronlar bile var.
10- Oyun
Marty Seksenler Cafe’ye girdiğinde bir en sevdiği oyunlardan “Vahşi Silahşörler”i görür. İki çocuk konsolun başında oyunun nasıl oynayacağını keşfetmeye çalışmaktadır. Marty kendinden emin adımlarla gelip iki silahı eline alır ve ekrana doğru ateş etmeye başlar. Takdir edilmeyi beklerken, çocuklar oyunun el kullanılarak oynanmasını aşağılarlar. Ne de olsa 2015’te oyunlar artık beyin gücüyle oynanmaktadır.
Bir başka deyişle, oyunları da uçan arabalar ve kaykaylarla birlikte “gelişim alanlarımız” arasına ekleyebiliriz. Daha gidilecek çok yol var.
Geleceğe Dönüş – Yeniden
Haydi, 21 Ekim 2015 hatırına tozlu arşivinize girip “Geleceğe Dönüş 2”yi tekrar seyredin. Hem de bu sefer çoluk çocuk. Emin olun onlar da çok zevk alacaklar. Bakarsınız uçan kaykayları, uçan arabaları yapacak o süper beyin sizin evden çıkar. Neden olmasın?