Danone Türkiye, büyük bir dönüşüm sürecini tamamlamanın ardından, uzun vadeli hedeflerine ulaşmak ve sürdürülebilir büyümeyi korumak için markalarını ve yetkinliklerini odak noktasına alıyor. “Başarıdan söz edebilmenin, yolculuk boyunca değişimle birlikte ilerlemekten ziyade, değişime yön verebilen bir lider olmakla mümkün olduğuna inanıyorum” diyen Danone Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Cem Küçükcan ile hem bu dönüşüm yolculuğunu hem de sürdürülebilir başarının ipuçlarını konuştuk…
Sürdürülebilir başarıya yön veren bir lider olmanın sırrı nedir?
Tüm dinamiklerin hızla değiştiği dünyamızda başarı başlı başına bir hedef olmaktan öte, uzun soluklu bir yolculuğun ta kendisi aslında. Dolayısıyla başarıdan söz edebilmenin, yolculuk boyunca değişimle birlikte ilerlemekten ziyade, değişime yön verebilen bir lider olmakla mümkün olduğuna inanıyorum. Nitekim Danone olarak dünyada 100 yılı aşkın, ülkemizde 40 yıla yaklaşan deneyimimizi, değişim ve yenilikten aldığımız güçle geleceğe taşıyoruz. Bu sayede koşullar her ne olursa olsun hiç vakit kaybetmeden hızla hareket ederek, girişimci ruhumuzu koruyor ve bunu da ürün & hizmet portföyümüze yansıtıyoruz. Geleceğe hazırlanmak, uzun vadeli hedeflerimize ulaşmak ve sürdürülebilir büyümemizi korumak için odak noktamızı hem markalarımıza hem de yetkinliklerimize yatırım yapmak olarak konumlandırıyoruz.
Başarının, sürdürülebilir değer yaratma çabalarının toplamı olduğuna inanan bir lider olarak, sorumluluklarının yalnızca fabrika kapılarıyla sınırlı olmadığı yaklaşımıyla hareket eden Danone’de paydaşlarımızın, toplumun ve gezegenin faydasını gözeterek her zaman iyinin peşinden koştuğumuzun altını çizmek isterim. Etki alanımızı yalnızca ürünlerimizle temsil etmiyor, dünyamızın geleceğine katkı sunan inisiyatifler almaya da önem veriyoruz.
“Etki alanımızı yalnızca ürünlerimizle temsil etmiyor, dünyamızın geleceğine katkı sunan inisiyatifler almaya da önem veriyoruz.”
Danone son dönemde büyük bir değişimden geçti. Yaşadığınız bu dönüşümün ardındaki içgörüler nelerdi?
Dönüşümü her anlamda sahiplenen bir marka olarak, 2021 yılında “Önce Yerel” adı verilen yeni bir yapılanma sürecine girdik. Faaliyet gösterdiğimiz tüm ülkelerde hayata geçirilen bu dönüşümle, Türkiye’de de tarihinde ilk kez sütlü ve bitkisel bazlı ürünler, su ve içecek, anne & bebek beslenmesi ve medikal beslenme ürünleri olmak üzere tüm iş birimlerimizi Danone Türkiye çatısı altında bir araya getirdik. Her bir ürün kategorisinin kendi dinamikleri, hizmet verdiği tüketicilerin farklı ihtiyaçları ve faaliyet gösterdiği ekosistemin kültürü göz önüne alındığında, daha önce benzeri görülmemiş bir dönüşümü temsil etmiş olduk. Başlangıçta zor görünse de birbirimizden öğrendiğimiz, kategorilerimiz arasında sinerji yarattığımız, verimliliğimizi artırdığımız bir dönemi hep birlikte şekillendirdik. Günümüzde kaynaklarımızı daha verimli ve etkin kullanmamıza olanak tanıyan bu yeni yapımızla, daha hızlı gelişen ve birlikte güçlenen bir ekosistemi mümkün kıldık.
Üstelik bu denli büyük bir değişim sürecini başarıyla yürütmenin meyvelerini hızlıca toplamaya başladık. Geçtiğimiz sene Danone Türkiye olarak önemli bir sorumluluk daha üstlendik ve Lüleburgaz Üretim Yerleşkemize yaptığımız 450 milyon TL’nin üzerindeki yatırım ile malnütrisyon (yetersiz beslenme) tedavisinde kullanılan medikal beslenme ürünlerinin yerli üretimini hayata geçirdik. Bu sayede Danone Türkiye Lüleburgaz Üretim Yerleşkesi Danone’nin hem sütlü ürünler hem medikal beslenme ürünlerini üreten bu kapsamdaki ilk hibrit fabrikası oldu. Bu alanda Türkiye’deki ihtiyaca cevap vermenin yanı sıra aralarında Macaristan, Slovakya ve İngiltere’nin de bulunduğu çok sayıda ülkeye ihracat yapıyoruz. “Mümkün olan en fazla sayıda insana gıda yoluyla sağlık ulaştırma” misyonumuz rehberliğinde sürdürülebilir değer yaratmak için hayata geçirdiğimiz yatırımlara böylesine önemli bir değişim sürecinde bir yenisini daha eklemenin gururunu taşıyoruz. Üstlenmiş olduğumuz bu sorumluluk, değişimden aldığımız gücün en kıymetli göstergelerinden biri.
Pandemi sonrası değişen sağlık ve beslenme anlayışlarına uyum sağlamak için Danone portföyüne yeni ürünler ekledi mi?
Salgın hastalıkların, iklim krizinin, dünyada etkisini sürdüren sosyo-ekonomik birçok değişimin sonucunda “sağlık”, tarih boyunca hiç olmadığı kadar dünyanın odağı haline geldi. “Mümkün olan en fazla sayıda insana gıda yoluyla sağlık ulaştırma” misyonuyla faaliyetlerini sürdüren bir şirket olarak; güçlü Ar-Ge kaslarımızın getirdiği avantajla, bu yeni dünyada da tüketicilerimizin beklentilerini hızla karşılamaya devam ediyoruz. Daha iyi yeme-içme alışkanlıklarını teşvik etme sorumluluğumuzdan da hareketle, tüketicilerimizi yenilikçi ürünlerle buluşturuyoruz. Örneğin bağışıklığı güçlendiren ürünlerin önem kazandığı bir dönemde, mevcut Activia portföyünü, içeriğini ve formatını zenginleştirerek tüketicilerimize sunduk. Nitekim son dönemde gerek sürdürülebilirlik gerekse beslenme alanında yükselişe geçen trendlerden biri olan bitkisel bazlı beslenmeye olan eğilimi de yakından takip ediyor ve bu alandaki tüketici ihtiyacına Alpro markamızla karşılık veriyoruz. Önümüzdeki dönemde de inovasyon ve değişimden aldığımız güçle, her yaştan tüketicimizin beklentilerine yanıt verecek yeniliklere odaklanmaya devam edeceğiz.
Dönüşüme liderlik etmeyi nasıl başardınız? Bu süreçte başarınızı korumanızı sağlayan kilit unsurlar nelerdi?
Bu dönüşümde ilk hedefimiz Danone Türkiye için yeni bir kültür, yeni bir dil, yeni bir yönetim anlayışı benimsemek oldu. Pandemi gibi tüm dünyada belirsizliğin hâkim olduğu bir süreçte koşullara uyum sağlayabilme kabiliyetimizi test ederken, bir yandan da dayanıklılığımızı geliştirmemize olanak tanıyan önemli sorumluluklar üstlendik. Bu dönemde, gücümüzü doğru ekip olmaktan ve yüksek motivasyonla değişime hızla ayak uydurabilmekten aldık. Doğru ekibi bir araya getiren ise doğru kültür ve çalışma ortamına imkân sağlamaktı. Hata yapmaktan korkmadan hareket ederek, bir yandan kısa vadeli planlarımızı hayata geçirirken diğer yandan da uzun vadeli planlarımızla geleceği şekillendirmeye odaklandık.