Vodafone Türkiye geçtiğimiz ay yeni İK stratejilerini çok konuşulan bir kampanyayla duyurdu. Kendileriyle çalışmanın “güzel iş” olduğunu söyleyen Vodafone Türkiye ekibi, “Epic iş görüşmesi” kampanyasıyla daha önce iş başvurusunda bulunmuş adayları iş görüşmesine davet etti. Adaylar kendilerini bekleyenden habersizce içeri girdiğinde onları Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy ve marka yüzü, ünlü oyuncu Aras Bulut İynemli karşıladı. Samimi ve keyifli diyaloglar ise milyonlarca izlenmeyle karşılık buldu… Kampanyanın detaylarını ve gerisindeki kapsamlı dönüşümü Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy ve Vodafone Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Nazlı Tlabar Güler ile konuştuk…
Söyleşi: Günseli Özen, Ferruh Altun
Kuşkusuz son yılların en ilginç çalışmalarından biri Vodafone Türkiye’nin “Epic İş Görüşmesi…” Evet, fikir çok yeni, ilk defa ortaya konmuş bir fikir değil ancak samimiyeti ve gerisindeki güçlü projeyle birleşince ortaya da hayli güzel sonuçlar çıktı. Nitekim kampanya filminin kısa sürede iki milyona yakın izlenmesi de bu doğru kombinasyonun bir sonucu.
Çalışmayı konuşmak için Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy ve Vodafone Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Nazlı Tlabar Güler ile, tam da gizli çekimlerin yapıldığı, Genel Müdürlük binasındaki odada bir araya geldik. Ancak konuştukça Nazlı Tlabar Güler’in de dediği gibi kampanyanın Vodafone Türkiye’nin İK stratejisindeki büyük döşümün sadece küçük bir parçası olduğunu gördük.
Ve elbette Engin Aksoy’un ne denli samimi ve ulaşılabilir bir CEO olduğunu da…
Kampanyaya geçmeden önce gerisindeki yapılanmayı konuşalım: Vodafone’un İK stratejileri nasıl bir dönüşümden geçiyor?
Nazlı Tlabar Güler: “Mutlu Vodafone Ekosistemi”nin bir parçası olarak en iyi işveren markası olmak değil, en iyi çalışan deneyimini sunmak bizim amacımız. Çünkü biz mutluluğun içeriden dışarıya gidebileceğini düşünüyoruz. Pandemi döneminden sonra yeteneklerimizin yurt dışına göçüyle birlikte “yetenek savaşları” iyice kızıştı. Dolayısıyla mutlu bir çalışan grubu yaratmak daha da önemli bir hale geldi. Vodafone’un içinde çok iyi ve kaliteli bir yetenek havuzu var. Aslında bunu devam ettirmek ve daha iyi hale getirmek için bu yolculuğa çıktık. Bu sadece bir İK projesi değil. Biri İK biri de iş kolunda olmak üzere 20 kişilik bir liderlik takımı kurduk. Ayrıca, dışarıdan nasıl algılandığımızı da bağımsız şirketlerle ölçümlüyoruz.
Yaptırdığınız araştırmalara göre Vodafone dışarıdan nasıl algılanıyor?
Engin Aksoy: Repütasyon araştırması yapıyoruz. Bunu Vodafone grubu bizden bağımsız olarak tüm ülkelerde yapıyor. Araştırmaya göre son yıllarda ciddi bir repütasyon artışımız var. Türkiye’de yapılan bu araştırmaya göre, Türkiye’nin en önde gelen şirketlerinden biri olduğumuzu söyleyebilirim.
Nazlı Tlabar Güler: Bağımsız bir firmayla focus grup çalışmaları ve kültür anketleri yaptık. Sonuçlara göre hangi alanlara odaklanmamız gerektiğini tespit ettik. Yeteneklerimizi yurtdışına kaptırdığımız gerçeği Türkiye’de global bir çalışma ortamı yaratma ve global fırsatlar sunma konusunda ilerlememiz gerektiğini gösterdi. Bunun gibi ayrışabileceğimiz farklı fırsat alanlarını belirledikten sonra, bu 20 kişilik takımla çalışmaya başladık. Bir buçuk senedir de hummalı bir şekilde çalışıyoruz. Gördüğünüz “Epic iş görüşmesi” bu kapsamlı çalışmanın sadece iletişim bacağındaki tarafı…
Oluşturduğunuz 20 kişilik liderlik ekibinin öncülük ettiği diğer İK projeleri neler?
Nazlı Tlabar Güler: Vodafone çok kapsayıcı ve kuvvetli bir organizasyon. Gelişim odağı bizim için çok önemli. Bir de buranın dinamizmi ve sürekli yeniliğe açık olması bizim çok önem verdiğimiz bir konu. Şirket içinde We-Novate adını verdiğimiz bir hackhathon düzenledik. Hackhathon’a onlarca farklı projeyle 100’ün üzerinde çalışan katıldı. Şirket içinde kamp kurduk ve son 10’a kalan takımların projelerini değerlendirdik. O kadar güzel projeler geldi ki seçim yapmakta hayli zorlandık.
Bizim 26 yaş altı genç bir popülasyonumuz var. Onlara yeni bir program açtık ve hepsini bir değerlendirmeden geçirip en iyi olanını Londra’da eğitime gönderdik. Özellikle Vodafone Global’de üst düzeyde ilişki kurabilecekleri, Vodafone’un stratejilerini çok daha iyi anlayabilecekleri, gelişebilecekleri “London Rise” adında bir program oluşturduk. Bir de çalışanlarımızın daha iyi hissetmelerini sağlayacak bir “wellbeing” programımız var… Bütünsel olarak wellbeing halini destekleyecek yeni inisiyatifimiz oldu. Haftanın 2 günü ofise geliyoruz. Organizasyonumuzdaki bazı alanlar daha da esnek çalışıyor. Bu esnekliğin de çalışanların iyi olma ya da afiyette olma haline çok faydası oluyor. Yazın uzaktan çalışıyoruz. Performans kültürü son derece hâkim bir organizasyonuz. Esnekliğin dengeyi sağlamak için faydalı olduğunu düşünüyoruz.
20 kişilik ekip çalışma süreçleriyle ilgili düşüncelerini de paylaşıyor. Örneğin onboarding-offboarding süreçlerinin iyileştirilmesi gibi… Buradaki bütün dönüşleri alıyoruz. Ardından da İK ekibi olarak süreçleri iyileştirmek için çalışmalara başlıyoruz. “Bir kere Vodafone’lu hep Vodafone’lu” diyoruz. Bugün inhouse’da belki 3 bin 200 çalışan var ama ekosistem de 15-16 bin kişi var. Ama hepsi Vodafone’lu ve Vodafone markasını temsil ediyor.
Kampanya fikri nasıl çıktı ortaya?
Nazlı Tlabar Güler: İletişim stratejisi tarafında birkaç fikrimiz vardı. Gelecekler de var. “Epic İş Görüşmesi” diye adlandırmıştık biz bunu. Engin Bey’e sunduk ve o da hemen kabul etti. Aslında çok alışılagelmiş bir şey değil. Engin Bey hiç çalışmadı… Sabah set hazırlandı, konuyu anlattık, Aras geldi ve adayların gelmesiyle hemen başladık. İşlerimiz de onların sayesinde çok rast gitti.
Engin Aksoy: Yaptığımız her işte tüm paydaşlarımıza dokunmayı hedefliyoruz. Dört tane çok önemli paydaşımız var. Çalışma arkadaşlarımız, müşterilerimiz, ekosistemimiz ve hissedarlarımız. Dört paydaşın da aynı anda mutlu olmasını sağlamak bizim görevimiz. Yaptığımız her işte “Paydaşlarımız ne der” diye bakıyoruz. Bu proje için de rol yaptığımızı söyleyenler olmuş. Rol yapmadık. Anlattığımız her şey doğru. Videodakiler gerçekten çalışan adayları. İnanın daha önce hiç hazırlanmadan kapıdan içeri girdik, adaylar da aynı şekilde.
Çekim tamamladıktan sonra “herhalde o kadar da iyi bir iş çıkarmadım” dedim Nazlı’ya. Beni motive etmek için olumlu konuşuyorlar sandım. Sonuç benim beklediğimden de olumlu çıktı.
Projede iş görüşmesine de giren çok ulaşılabilir bir CEO görüyoruz. Gerçekten de kurum içinde size ulaşmak bu kadar kolay mı?
Engin Aksoy: Ne kadar çok insanı dinlerseniz o kadar çok şey öğrenirsiniz. Benim görevim doğru insanları bulup onların maksimum performanslarını ortaya çıkaracakları bir ortam hazırlamak. Sonrasını arkadaşlarımız kendisi yapıyor zaten. Maksimum performans için insanların huzurlu çalışması lazım. Ayrıca benim bu ortamı sağlayabilmem için insanları mümkün olduğunca tanımam gerekiyor. Saha ziyaretleri yapıyorum, müşteri ziyaretleri, bölge ziyareti… Hem de kendi içimizde “Engin ile Kısa Paslaşmalar” programını yürütüyoruz.
“Epic İş Görüşmesi” kampanyası bir çalışan markası iletişimi kadar bir CEO iletişimi kampanyası görevi de görüyor… Böyle baktığınızda, bu kampanya sizin iş yapış tarzınız hakkında ne söylüyor?
Engin Aksoy: Önemli olan samimi olmak, şirket olarak bir hedef koymak ve hep beraber insanların koşmasını sağlamak. Vodafone ölçeğindeki şirketlerde hedeflerin büyük olması lazım. Bizim amacımız yaptığımız her işte etki yaratabilmek. Toplumsal dönüşüm de ancak öyle olabilir. Biz şirketimizin ölçeği, teknolojinin bize verdiği imkanlar, içerideki insan gücümüze ve insan sayımıza baktığımızda büyük işler yapmak istiyoruz ve bu vizyonla hareket ediyoruz. Yaptığımız iş toplumun çoğuna dokunacaksa bizim için önemli.
Fayda odaklı işler içerisinde sizin için ayrı bir yeri olan projeler var mı?
Engin Aksoy: İki projeyi söyleyebilirim… İlki deprem bölgesinde hayata geçirdiğimiz projeler. Birini Habitat ile diğerini AÇEV ile yapıyoruz. Hem ebeveynlere hem de çocuklara psikososyal destek ve teknoloji eğitimleri veriyoruz. Tek bir konteyner kalana kadar bu projelerimize devam edeceğimizi taahhüt ettik. İkincisi de Kadın Voleybol Milli Takımı ile yaptığımız Vodafone Sultanlar Ligi… Çünkü topluma ilham veren bir başarı hikayesi var ve bu sadece sahada kazanılmış bir başarı değil. Her bir oyuncunun çok güzel bir hikayesi var. Biz bu hikayelerin duyulmasını da istiyoruz.