10 yıl önce 1 milyon dolar bile olmayan dizi ihracatı bugün 350 milyon dolara ulaştı. ABD’den sonra en çok dizi ihraç eden ikinci ülke konumunda olan Türkiye’nin bu seviyelere gelmesinde Global Agency’nin CEO’su İzzet Pinto’nun da payı büyük. “Binbir Gece”, “Muhteşem Yüzyıl” ve “Gelinim Olur Musun?” gibi pek çok yerli projenin dünya çapında fenomen haline gelmesini sağlayan Pinto ile Türk dizi sektörünü ve ihracatını derinlemesine konuşmak için bir araya geldik. Pinto “Eskiden Türk formatı diye bir şey yoktu. Artık Türk dizileri bir marka” diyor.
Binbir gece dizisiyle birlikte bütün dünyanın kapıları açıldı
✓ Global Agency’ı 2006 yılında kurdum. Daha önce Türk yazarlarını yurt dışına açıyordum. Telif hakları konusunda deneyimim vardı. Programları da denemek istedim ve ilk olarak “Gelinim Olur Musun?” yarışmasını yurt dışına açtım. Program ilk başta İtalya ve Lübnan’da yayınlandı ve çok beğenildi.
✓ 2008 yılında dizi ihraç etmeye başladım. Daha önceleri Türk dizileri bir-iki ülkeye satılıyordu. İlk ihracat ettiğim dizi Binbir Gece’ydi ve bu yapımla birlikte bütün dünyanın kapıları açıldı. Muhteşem Yüzyıl’ın gelmesiyle birlikte Türk dizi ihracatında büyük bir başarı elde ettik.
✓ O dönem bütün birikimi Muhteşem Yüzyıl’ın tanıtımına yatırarak Cannes’da çok büyük bir lansman gerçekleştirdik. Bir Türk dizisi için o güne kadar yapılmış en büyük lansman oldu. 90’a yakın ülkede prime time’da gösterildi.
Dizi bizimmiş gibi sahipleniyoruz
✓ Tek başıma başladığım bu işte bugün 28 kişilik bir ekiple devam ediyorum. Kataloğumuzda 150’den fazla proje var. Bunların yarısı yarışma formatı yarısı dizi. Bu projeler sadece yayınlanan yapımlardan oluşmuyor, fikirlere de önem veriyoruz. İnsanlar fikirlerini bize sunuyor beğenirsek demosunu çekiyoruz. O sayede yurt dışına öneriyoruz.
✓ Temsil ettiğimiz format yayınlanmış bir projeyse ilk etapta bizim kültürümüze yakın ülkelere yöneliyoruz. Eğer ki hiç denenmemiş veya yayınlanmamış bir projeyse fikir aşamasında ekibime danışıyorum. Onların onayıyla birlikte yatırım yapıp demosunu çekiyor ve kanallara öneriyoruz. Yaptığımız iş uzun soluklu.
✓ Anlaşmasını yaptıktan sonra yapımların bütün haklarını biz temsil ediyoruz. Projelerin menajeri oluyoruz aslında. Dizi bizimmiş gibi sahipleniyoruz. Oyuncuları dünya prömiyerine götürüyoruz. Fuarlarda hem projelerin sunumlarını hem de en yoğun olduğu gün önemli projelerin lansmanını yapıyoruz. Yılda 15 fuara katılıyoruz.
✓ Yapımların her aşamasındayız. İlk olarak yapımcılar senaryoyu bize yolluyor. Detaylı inceliyor ve yorumlarımızı veriyoruz. Türkiye’de yayınladıktan sonra tanıtım çalışmalarına başlıyoruz. Yurt dışında müşteri bulduktan sonra lisans anlaşmasını yapıyoruz. Diğer ülke kanallarını ikna etmede reyting raporlarını kullanıyoruz.
Birçok bileşen Türk dizilerini başarılı hale getiriyor
✓ Dizi ihracatına başladığımızda ilk yıllarda sadece 10 ülkede yayındaydık. 5 yıl sonra bu rakam 50 ülkeye, 10 yıl sonra 100 ülkeye çıktı. Bu büyük bir başarı hikayesi. Bize yılda yaklaşık 500 proje sunuluyor ve sadece 10 tanesini seçiyoruz. 10 proje içerisinden de 2-3 tanesi tutuyor. Genelde temsil ettiğimiz projelerin yüzde 50’si yayınlanmış yapımlar.
✓ Amerika daha çok game show’ları, Avrupa moda yarışmalarını, Balkanlar ise bilgi yarışmalarını seviyor. Birçok bileşen Türk dizlerini başarılı hale getiriyor. Türk dizileri yabancı dizilere göre ağır ilerliyor. Örneğin ABD dizileri çok hızlı. 5 dakika kaçırırsanız kaybolmuş hissedersiniz. Ama Türk dizileri öyle değil. Daha yavaş bir akışta geçiyor ve bu büyük bir avantaj sağlıyor.
✓ Bunun yanında Türk dizilerinde çok fazla müzik kullanıyor ki insanlar bunu çok seviyor. Oyunculukların çok doğal bulunulması, başarılı senaryolar, İstanbul ve Kapadokya gibi şehirlerin güzelliği Türk dizilerinin tutulmasında büyük etken.
✓ Dizi ihracatının Türkiye’nin turizmine olan yansımalarını hep birlikte görüyoruz. Son yıllarda insanların diziler sayesinde dünyanın her yerinden Türkiye’ye geldiğine tanık oluyoruz. Hatta Güney Amerika’dan öğrenciler Türkiye’ye okumaya geliyor.
Prime time’da yayınlanabilecek formatlara ihtiyacımız var
✓ Eskiden Türk formatı diye bir şey yoktu. Artık Türk dizileri büyük bir marka. Global Agency sayesinde Türk formatları tüm dünyada biliniyor. Tabii çok daha iyi noktalara gelebiliriz. Çünkü Türkiye’den çıkan formatlar gündüz ve akşamüstü kuşağında ciddi başarılar elde ediyor. Ancak bizim daha çok prime time’da yayınlanabilecek formatlara ihtiyacımız var.
✓ “The Voice”’un değeri minimum 250 milyon dolar. Çünkü 80 ülkede yılda 30 bölüm yayınlanıyor. Uluslararası franchise yakalarsanız çok ciddi bir değere sahip olabiliyorsunuz. Bu yüzden prime time projelerine yatırım yapmak istiyorum. Bunun gibi birkaç tane şarkı yarışması çıkarabilirsek sektör için ciddi başarılar elde edebiliriz. Global Agency olarak ses getirecek yeni yapımlar üzerine çalışıyoruz.
Türk dizi sektörü ve TV kanallarının durumu çok etkiliyor bizi. Burada işlerin tutması gerekiyor ki tutan yapımları ihracat edebilelim. Artık TV’lerin sabrı da azalıyor. Eskiden TV’ler daha sabırlıydı ancak bugün ilk bölümlerde tutmazsa hemen yayından kaldırabiliyorlar.
✓ Dijital platformlar bizi negatif etkileyecek. Netflix Türkiye ilk geldiği zaman Binbir Gece, Muhteşem Yüzyıl gibi Türk dizilerini satın aldı. Ama istediği başarıyı elde edemedi. O yüzden yeni dizilerin siparişleri veriyor.
✓ Gelecekte TV’ler daha çok canlı yayın programlarına dönecek. Özellikle de spor gibi canlı yayınlanan etkinlikler ve yarışmalar gibi eğlence içeriklerine yer verecek. İlerleyen dönemde dizilerin daha çok dijitalde olacağını düşünüyorum.