Fairmont Quasar Istanbul’da 10 – 13 Haziran 2024 tarihleri arasında düzenlenen 2024 Global Liderler Zirvesi, Fairmont markasının dünya genelindeki üst düzey yöneticilerini ve sektörün önde gelen isimlerini bir araya getirdi. “Sinerji, Performans ve Mükemmeliyet” ana temasıyla gerçekleştirilen konferans, çeşitli atölyeler, paneller ve networking seanslarına ev sahipliği yaptı. Etkinlik öncesi Fairmont ve Raffles’ın Global CEO’su Ömer Acar ile bir araya geldik ve Acar’ın İsviçre’de başlayan kariyer yolculuğundan Türkiye’deki otelcilik yatırımlarına kadar birçok konuştuk. Türkiye’nin kendileri için hayli önemli bir pazar olduğunun altını çizen Acar, yeni otellerin de yolda olduğunu söylüyor.
Lüks otelciliğin global arenadaki önemli isimlerinden Ömer Acar… Kariyerine İsviçre’deki otelcilik okulunda başlamış. Yaklaşık 10 yıl boyunca Four Seasons’ta edindiği deneyimlerin ardından Harrods’da yiyecek içecek direktörü olarak yoluna devam etmiş. Acar, şimdilerde ise Accor çatısı altındaki Fairmont ve Raffles markalarının global yönetiminden sorumlu. Söylemişimizde Fairmont’un etkinlik odaklı yapısına, Raffles’ın ise kişiselleştirilmiş lüks deneyimine odaklandığını söyleyen Acar ile hem Türkiye’nin turizm potansiyelini hem de Fairmont ve Raffles markalarının geleceğe yönelik projelerini konuştuk.
Fairmont ve Raffles’ı temel olarak birbirinden ayıran noktalar neler?
Raffles ve Fairmont birbirine çok yakın markalar… Ama kendi içlerinde dinamikleri farklı. Fairmont daha etkinlik odaklı, sosyalleşme odaklı bir marka. Herkesin birlikte olduğu, kutlama yapılabilecek alanlarıyla öne çıkıyor. Ancak bu lüks olmadığı anlamına gelmiyor. Pazartesi-cuma arası da daha kurumsal bir müşteri kitlemiz var. Hafta sonları ise daha çok çocuklu aileler geliyor. Onlar çok önemli bizim için. O yüzden iki dinamiği bir arada yürütüyoruz. Otel lobisinde otururken bir gelin damat ya da köşede oynayan çocukları görebilirsiniz… Raffles’ta ise daha kişiselleştirilmiş bir lükse deneyimi söz konusu. Her şey size göre yapılıyor. İstedikleriniz neyse, ne beğeniyorsanız çok özel çok daha detaylı çalışılıyor Raffles’ta.
Fairmont için Raffles’a göre daha “ulaşılabilir lüks” diyebilir miyiz?
Fiyatlandırma açısından bunu söyleyebiliriz. Ama şu çok önemli: Fairmont’ın ölçeği çok büyük. Oysa bazı Raffles’ların içerisinde davet salonu bile yok. Paris’te davet salonu yok örneğin. Ama bu salonlar Fairmont’ta çok önemli. Büyük salonlarıyla pek çok etkinliği yapmaya uygun Fairmont. Sporunuzu da yapabiliyorsunuz buralarda şık restoranlarını da deneyimleyebiliyorsunuz. İçinde pek çok katman barındırıyor…
Fairmont’un hedef kitle profili ile Raffles’ın hedef kitle profili arasında nasıl bir fark var?
O tamamen harcamayla ilgili bir durum. Raffles müşterisinin satın alma gücü daha yüksek. Her jenerasyonun çok harcayanı var, az harcayanı var. Biraz daha kişiselleştirilmiş bir deneyim isteyen, kafasını dinlemek isteyenler Raffles’ı, kutlama yapayım isteyenler ise Fairmont’u tercih ediyor…
Türkiye’deki ile globaldeki konumlama paralel mi yoksa farklılıklar var mı?
Paralel. Ancak Türkiye için daha başka projelerimiz de var. Bir araya gelmek için İstanbul’u seçmemizin birkaç nedeni var. Birincisi Türk olmam. İkincisi doğu ve batıyı birleştiren bir konumda olması. Üçüncüsü ise Türkiye’de şu anda iki üç tane önemli proje olması. Onlarla ilgili de gerekli görüşmeleri yapacağım.
Türkiye’ye yönelik yeni projeler neler? Biraz tüyo alalım sizden…
Bodrum’da yeni projelerimiz olabilir, İstanbul’da yeni bir şeyler olabilir… Onlarla ilgileniyorum. Türkiye’deki faaliyetlerimizi artırmak istiyoruz.
Türkiye operasyonları nasıl gidiyor?
Çok iyi. Geçen sene deprem herkesi sarstı. Hem maddi hem manevi olarak. Pandemiden sonra seyahatler de azalmıştı. Şimdi yine başladı herkes seyahatlere. O yüzden pasta yine büyüdü. Daha rekabetçi bir pazar içindeyiz. Öte yandan bir Türk olarak gururla söylüyorum ki Türkiye’deki servis kalitesini başka bir ülkede bulmak çok da mümkün değil.
Bu sebeple tecrübelerinden faydalanmak istediğimiz Türk yöneticileri globalde değerlendiriyoruz. Hatta bu hafta da bununla ilgili toplantılarımız var. Bu çok büyük bir gurur. Ayrıca bu kişiler kendilerini de bir marka haline getirdi otelcilikte. Yakında Paris Olimpiyatları için Paris’e yeni bir ekip gelecek.
Hangi ülkelerden daha çok misafirleriniz var?
Amerika’da yerli misafirimizin çok daha fazla olduğunu görüyoruz. Ama Paris’te yüzde 35’i Amerikalı yüzde 35’i Orta Doğulu’dur. İngiltere de buna yakın. Ama Uzakdoğu’da ya da Orta Doğu’da profiller biraz daha farklı. Genel olarak ülkelere göre profiller değişiyor. Türkiye’de ise daha çok Rusya ve Avrupa’dan misafirimiz var. İngiltere, Almanya, Fransa’dan misafirlerimiz var. Tabii ki Ortadoğu vazgeçilemez bir gerçek şu anda. Hafta sonları özellikle lokal pazardaki misafirlerimizin sayısı artıyor.
Lüks tüketici, söz konusu konaklama olduğunda kendilerine ne sunulmasını bekliyor? En büyük ihtiyaçlar hangi noktalarda yoğunlaşıyor?
Yiyecek içecek kesinlikle ilk sırada. Onun dışında sürdürülebilirlik bizim için çok önemli. Bir otel seçerken belki sürdürülebilirlik konusunu göz önünde bulundurmuyorsunuz ama o oteli tekrar tercih etmede sürdürülebilirlik önemli bir etken oluyor. Bu noktada biz de daha az atık üreten, sürdürülebilir ürünler kullandığımız süreçler tasarlıyoruz.
Sürdürülebilirlik hangi pazarlarda daha önemli?
Avrupa bu konuda çok hassas. Sürdürülebilirlik konusunda Türkiye son 5 yılda atağa geçti. Bu anlamda otellerin inanılmaz bir farkındalığı var. Fairmont, bunu layıkıyla yerine getirmeye çalışan Accor markasının bir parçası. Devamlı ve zorunlu eğitimler veriyoruz. 2 ayda bir, 3 ayda bir bu eğitimleri alıyoruz. Biz eğitim aldığımız zaman çalışanları da eğitebiliyoruz ve bu bir hareket olarak devam ediyor.
“Wellness, wellbeing, prolonglife…” Bunlar da önemli trendler olarak öne çıkıyor.
Sadece yeme içme için ya da sadece hafta sonları eğlenmeye gelen kitlenin oranı nedir?
Yiyecek içecek bizim ciromuzun yüzde 30-35 kadarını oluşturuyor. İstanbul yemeye içme konusunda çok seçeneğin dolayısıyla çok rakibin olduğu bir yer. Ancak buna karşın güçlü bir varlık gösteriyoruz.
Bu yılı hem globalde hem Türkiye özelinde nasıl bir yıl bekliyorsunuz?
Tabii jeopolitik olaylar herkesi geriyor. Bunun bir yansıması illa ki oluyor. Ama ben projelere baktığımda yatırımların risklere rağmen devam ettiğini görüyorum. O konuda bir yavaşlama olduğunu gözlemlemedim. 5 sene sonra buraya gelip konuştuğumuzda açılan otel sayısına şaşırırız muhtemelen.
Siz Türkiye’de kaç yeni otel açmayı planlıyorsunuz?
Bir rakam öngörümüz yok. Eğer iyi bir ortak, iyi bir konum olursa biz tabii çok ilgileniriz. Ama İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerimizde Raffles’ı, Fairmont’ı ve Accor’un diğer markalarını da görmek isteriz.
Bir Türk olarak bizim iddialı olduğumuz hizmet sektöründe, böyle büyük bir operasyonun başında olmak size ne hissettiriyor?
Her sabah, otelcilik işine 18 yaşında başladığımdan beri hissettiğim aynı enerji ve tutku ile uyanıyorum. 100 yılı aşkın geçmişe sahip iki markanın başında olmak büyük bir sorumluluk. Bu sorumlulukla, durmaksızın çalışıyoruz ve daha iyi hale getirmek için çabalıyoruz.