140 ülkede faaliyet gösteren BCW Global, Avrupa ve Amerika Bölge Başkanı Scott Wilson sürdürülebilirlik, çeşitlilik ve kapsayıcılığın müşterilerin “gerçekten endişe duyduğu” kavramlar haline geldiğini belirtiyor. Ancak ilkesel olarak bu kavramları benimsemenin yeterli olmadığının, söylemlerini eyleme dönüştürmeyen şirketlerin “greenwashing” yapmakla suçlanacağının da altını çiziyor. Geleneksel PR anlayışının daraldığını bu sebeple BCW Global’in kendini “entegre iletişim ajansı” olarak tanımladığını söyleyen Wilson ile PR sektörünün yeni gerçeklerini konuştuk…
BCW Global olarak hizmet anlayışınızın odağında ne var?
Sizi diğer iletişim gruplarından farklı kılan taraflar neler? BCW, dünyanın en büyük ilk üç entegre iletişim şirketlerinden biri. Biz bir PR ajansıyız ancak PR’ın alanı bugünlerde küresel anlamda daralmış durumda. Elbette halkla ilişkiler ve medya hala dünyamızın büyük bir parçası. Ancak bugünlerde kendimizi “entegre iletişim” kavramı üzerinden tanımlıyoruz çünkü artık birçok ajans gibi müşterilerimize sosyal medya kampanyaları ya da influencer marketing gibi hizmetler de sunmak zorundayız. Diğer GroupM ya da WPP şirketlerinden farklı olarak çok yönlü çalışıyoruz. Ayrıca yetenek tabanımızın 10 yıl öncesine göre çok daha genişlediğini söyleyebilirim. Öte yandan diğer şirketlerden farklı olarak global yönümüz ön planda. Mesela Türkiye’de sektörümüzün en büyük ajanslarından biriyiz.
Ancak dünyanın her yerinde güçlü olmamız gerekiyor. Müşterilerimiz çoğu zaman bizden birden fazla pazara yönelik çalışmamızı istese de kimi durumlarda tamamen yerel odaklı olmamızı talep edebiliyor. O sebeple hem global bir bakış açısına sahip olmak hem de iç pazara odaklanmak için güçlü ekiplere ve farklı ölçeklerdeki müşterilere hizmet sunma becerisine ihtiyacımız var. BCW gibi 140 ülkede faaliyet gösteren bir şirketseniz farklı ölçeklerdeki müşterilere hizmet sunma becerisi ekstra önem kazanıyor. Bugün çalıştığımız hemen her şirket Amerika’da, Avrupa’da ve Asya’da aynı anda var olmak istiyor. Pazardaki dinamikleri görüyor ve aynı zamanda sorunlara tutarlı bir şekilde çözüm üretiyoruz.
Pek çok alanda olduğu gibi PR sektöründe de ciddi bir dönüşüm yaşanıyor. Siz bu dönüşümü nasıl tanımlıyorsunuz?
PR sektörünün yeni gerçekleri neler? Dijitalleşme bu günlerde etkisini çok daha net ortaya koyuyor. Influencer marketing giderek önem kazanıyor. Bugün baktığınız zaman büyük gazete ve dergiler bile internet üzerinden okunuyor. Artık dijital ekiplerden bahsediyoruz. BCW olarak DIG (Digital Innovation Group) adını verdiğimiz ekiplerimiz var. Bu ekiplerin görevi yalnızca bugün var olan dijital dinamiklerin nabzını tutmak değil aynı zamanda yakın ve uzak gelecekteki potansiyel gelişmeler hakkında öngörülerde bulunmak ve ajansın buna göre hareket etmesini sağlamak. Örnek verecek olursam “Meta nedir?” “Halkla ilişkiler dünyasını nasıl etkileyecek?” gibi soruların yanıtlarını bulmaya çalışıyor DIG ekibimiz. Türkiye özelinde de bahsedersek, Effect BCW’nun Türkiye’nin ilk dijital ajanslarından biri olması ve teknolojideki 27 senelik tecrübesi, gündemi yakalayan atılımları global perspektifimizle çok örtüşüyor.
“Amaç” artık tüm kurumların öncelikleri arasında. Bu anlamda BCW Global olarak siz müşterilerinize nasıl bir anlayışla hizmet veriyorsunuz?
Bence halkla ilişkiler endüstrisinde “purpose” ve sürdürülebilirlik birbiriyle doğrudan ilişkili. Markalar bize sürdürülebilir strateji talepleriyle geliyor ancak “greenwashing” izlenimi yaratmaktan çekiniyorlar. Bu sebeple amaç söylediklerinizle yaptıklarınızın tutarlı olmasını sağlamak olmalı. Evet, şirketler topluma mesaj verme konusunda iyiler ama eylem ve söylem ne kadar tutarlı, buna bakmak gerekiyor. Biz söylemin ötesine geçerek daha fazlasıyla ilgilenen şirketlerle çalışmayı tercih ediyoruz. Artık tüketiciler bir çikolata alırken tat ve fiyatın ötesinde, satın aldıkları markanın toplum ve dünya için neler yaptığını da göz önünde bulunduruyor. Bu noktada tedarik zincirindeki sürdürülebilirlik anlayışı da önem kazanıyor. Biz de tüm bu süreçlere odaklanıyoruz. “Purpose” ve Sürdürülebilirlik konusunda uzmanlığımız, çözümlerimiz her geçen gün gelişiyor.
Halkla ilişkiler sektörünün öne çıkan trendleri neler? Sizce yeni dönemde PR sektörünü hangi eğilimler şekillendirecek?
Öncelikle kapsayıcılık ve çeşitlilik oldukça önemli konular olarak karşımıza çıkıyor. İletişim çalışmalarında tüketici kitlenizi tam olarak yansıtmanız gerekiyor. Sadece beyaz influencer’larla çalışırsanız bu beyaz olma- Earned-Plus yaklaşımımızla satın alınan medya tarafında da önemli bir avantaj sağlıyoruz. Ödenilmiş, kazanılmış, edinilen medya günümüzde hedef kitleye mesajlarımızın efektif bir şekilde ulaşması için PR tarafında yeni gelişen uzmanlıklar. Sahip olunan, kazanılan ve satın alınan mecraların doğru yönetilmesi ve en optimum sonuçların suyan tüketicileri görmezden geliyorsunuz anlamına gelir. Ya da engelli bireyleri… Çeşitlilik ve kapsayıcılık müşterilerin gerçekten endişe duyduğu bir kavram haline geldi.
ABD’de yükselen “Black Lives Matter” hareketinin altında da bu gerçek yatıyordu. Ancak ilkesel olarak çeşitlilik ve kapsayıcılığı benimsemeniz yeterli değil. Bu anlayışı eyleme de dökmeniz gerekiyor. BCW olarak “polikültür uzmanlığı” adını verdiğimiz anlayışla çeşitlilik ve kapsayıcılık konusunda çok başarılı olduğumuzu düşünüyorum. CEO’da dahil olmak üzere iş gücümüzün önemli bir bölümünü kadınlar oluşturuyor. Yaş konusundaki çeşitliliğimizi de korumaya çalışıyoruz. Bugünlerde PR ajanslarında 30’lu yaşlarını aşmış kaç çalışan var? Mesela ben 54 yaşındayım. Bazen görece yaşlı olan ya da sektörümüze daha sonra giren insanları işe almak konusunda da iyi bir iş çıkarıyoruz ama bu anlamda hala kat etmemiz gereken çok yol var.
Z kuşağı iş hayatındaki varlığını artırırken arkadan bambaşka bir kuşak, Alfa’lar geliyor. Siz bu iki kuşağı nasıl değerlendiriyorsunuz? PR sektörü bu yeni kuşaklara ulaşabilmek için hangi kaslarını güçlü tutmalı?
Gençler artık ciddi bir iklim krizinin içinde olduğumuzun çok farkında ve bu konuda hükümetlerden de şirketlerden de daha duyarlılar. Bu duyarlılıklarını da yüksek sesle dile getiriyorlar. Gezegeni istismar edenlerin bu durumu değiştirmesi için de cesurca meydan okuyorlar. Gezegen için bir seferberlik başlatan gençlerin bu tutumu elbette halkla ilişkiler stratejilerinde de karşılık buluyor. Halkla ilişkiler endüstrisinin yetenekli gençler için de giderek daha çekici hale geldiğini düşünüyorum.
Bu işi yapmak isteyen gençler için sektör bazı yönleriyle göz alıcı heyecan verici. Ancak biraz önce de konuştuğumuz gibi iletişim sektöründe değişim ve dönüşüm çok hızlı. İletişim araçları hızla çeşitleniyor ve sektöre girmek isteyen gençlerin de bu değişimin gerektirdiği becerilere sahip olması gerekiyor. Bu söylediklerim çalışma hayatında yerini alan Z kuşağı ve alacak olan Alfa kuşağı için de geçerli.
Dünyada büyük bir enflasyon dalgası yükselirken ufukta da bir ekonomik kriz görünüyor. Böyle bir sürece girerken PR ajanslarına önerileriniz neler olur?
Türkiye’de uzun yıllardır enflasyonun zorluklarıyla uğraşıyorsunuz ancak enflasyon dalgası, Batı Avrupa’ya görece daha geç geldi. Müşterilerimiz bir süredir artan yaşam maliyeti kriziyle uğraşıyor. Enflasyon, artan yakıt maliyetleri, enerji krizi, alınan maaşları yetersiz kılıyor. Ancak tüm bunlara rağmen parlak, zeki ve genç yeteneklere hak ettiklerini vermeye çalışıyoruz. Sektörümüzdeki bu genç insanlar doğal olarak kariyerlerini hakkıyla sürdürmek ve terfi etmek istiyor.
Sektör olarak enflasyon karşısında sürdürülebilir olmak için genç iş gücüne ihtiyacımız var ve onlara sahip çıkmamız gerekiyor. Özellikle Avrupa bölgesinde şahsen çok memnun olduğum iyi bir ilk yarı geçirdik. Sektör olarak hala iyimser olmamızı sağlayacak birçok nedenimiz var ama elbette temkinli olmakta da fayda var. Çeşitli jeopolitik ve ekonomik baskıların olduğunu hepimiz görüyoruz. Ancak bu zorlukların ödülleri de olacaktır. İnsanların bana bir durgunluk veya bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu söylemelerini engellemeye çalışıyorum çünkü şu anda işlerimiz iyi ve müşteriler hala bir şekilde bize geliyor. Bu dönemde her zamankinden daha çevik olmamız gerekiyor. Müşterilerimiz de bizden bunu bekliyor…