Oldukça farklı bir girişim “Çocuk Genç Sanat Tiyatro…” Çocukların ve gençlerin sanatla kaynaşmasını amaçlayan oluşum bunu gerçek deneyimler üzerinden yapıyor. Sadece sahne gösterisi hazırlamadıklarını vurgulayan markanın Kurucu Ortağı İdil Türkmenoğlu “Sahne sanatlarının kamera önü ve arkasında gerçek deneyimle öğrenileceğini biliyoruz. Bizim en önemli farkımız çocuklara ve gençlere gerçek deneyimi sunabilmek” diyor. Hem dijital hem de konvansiyonel sanat alanlarında çocuk ve gençleri üretime teşvik eden oluşum edindiği tecrübelerle pek çok markayla da iş birliği yapıyor. Ancak İdil Türkmenoğlu yaptıkları tüm çalışmaları tek bir amaca bağlıyor: “İyi insan yetiştirmek”
Artık pek çok şeyin iç içe geçtiği bir dünyada yaşıyoruz. Sanat, dijital içerik evreni, tiyatro, yaratıcılık, estetik algı ve daha pek çok şey. Elbette tüm bunların temelinin küçük yaşlardan itibaren atılması önemli bir fark yaratıyor. Buradan hareketle çocuk ve gençlerin birçok sosyal beceri ve sanat aktivitesini tek bir noktadan deneyimlemesini sağlama misyonuyla kurulmuş Çocuk Genç Sanat Tiyatro (ÇGST). Gelin, markaların ve ailelerin bu sosyal girişimde nasıl konumlandıklarından çocukların dijital içerik havuzundaki mevcudiyetinin önemine dek pek çok konuyu Çocuk Genç Sanat Tiyatro Kurucu Ortağı İdil Türkmenoğlu’ndan dinleyelim.
Çocuk Genç Sanat Tiyatro bünyesinde çocuklara nasıl bir deneyim sunuyorsunuz?
Müzik, dans, sahne oyunculuk, kamera oyunculuk, tasarım, diksiyon, seslendirme, sosyal beceri çalışmalarımız mevcut. Yaratıcı drama dersi veren, etkinlik düzenleyen, günlük ya da haftalık oyun grupları yürüten bir işleyişimiz yok. Sahne sanatlarının kamera önü ve arkasında gerçek deneyimle öğrenileceğini biliyoruz. Bizim en önemli farkımız çocuklara ve gençlere gerçek deneyimi sunabilmek.
Sürekli düzenlediğiniz etkinlikler neler? Çocuklar burada hangi yeteneklerini geliştiriyor?
Eylül-Haziran arasında tam bir okul yılı boyunca beş yaşından itibaren çocuklarla, farklı yaş gruplarıyla ve yetişkinlerle çalışıyoruz. Ayrıca farklı gelişen çocuklarımız da var. Bir seviye belirleme çalışmasından sonra yaşına ve düzeyine uygun gruplara yerleştirilen çocuk ve gençler tüm yıl boyunca haftada en az üç saat çalışıyor. Her yaş ve seviye için ayrı ayrı belirlenmiş akademik bir programı var ve bu sebeple devamlılık gerektiriyor.
ÇGST, öncelikle iyi insan yetiştirmeyi hedefliyor. Farklılıklara saygı duyan, vicdanlı, meraklı, sorumluluk alan, kendini doğru ifade eden, başkalarıyla birlikte çalışabilen gerektiğinde liderlik eden, kültürü ve sanatı yaşamı boyunca bırakmayacak çocuk ve gençler yetiştiriyor. Çocuklar ve gençler için sanatı bir araç olarak kullanarak; estetik algı, direnç, farkındalık, beden farkındalığı, yaratıcılık, kişisel özellikler ve sosyal beceriler üzerinden ilerleyerek projeler üretiyor ve uyguluyor. Tiyatro geleneğine yüzde yüz bağlıyız.
Nasıl bir öğrenme modeli uyguluyorsunuz?
ÇGST’de kürsüsüz model uygulanıyor. Öğrenmenin karşılıklı olduğuna inanıyoruz. Her çocuğun ya da gencin kendini ifade etmesi için özgür ve güvenli alanı var. Normal gelişen çocuklar gibi, sosyal dezavantajlı ya da doğuştan gelen handikaplarla yaşamak zorunda kalan gençler ve çocuklar da atölyelerimize katılıyor. Bu tüm çocukların gelişimi ve farkındalığı için de çok değerli. Saha deneyimi imkânı da oluyor. Seslendirme yapan çocuklarımız var. YouTube projelerinde de ÇGSTliler yer alıyor.
Özel günlere dair projeleriniz de oluyor mu?
Pandemi döneminde çalışmalarımızı online yaptığımız için çocuklarla kaliteli etkileşim kurabilmek adına ciddi bir teknik yatırım yaptık. Neredeyse salonumuzdan yayıncı hale gelince kurumlara da atölyeler düzenlemeye başladık. Pandemide evde sıkışmış çalışanlara ve ailelerine danstan müzik atölyelerine kadar sayısız çalışma yaptık. Bazen Shakespeare ile duyguları konuştuk, bazen de bir saat içinde oluşturduğumuz koreografiyle klip yaptık. En keyiflileri özel günler için tasarladığımız, sanatın her dalını içeren şenliklerdi. Şişecam, Unilever, Kale, Doğuş, Abdi İbrahim, Akkim aklıma ilk gelen markalar. Canlı online atölyeler yaparken, dijital içerikler de üretmeye başladık. Çünkü yaratıcı ve farklı içerik bugün çok kıymetli. Güçlü ekibimizle yaratıcı, çevik ve verimli üretim yapabildiğimizi gördük. Şirketler için özel eğitim içerikleri de oluşturduk. Ayrıca yüz yüze etkinlikler de yapıyoruz. Çocuk şenlikleri, festivaller, AVM etkinliklerine, bazen çocuklardan “flash mob” gibi özel projeler üreterek, bazen atölyelerimizle ve Hipp desteği ile Sen Yaz Ben Oynarım adlı çocuk oyunumuzla katılıyoruz.
YouTube’a da iş yapıyorsunuz. Bu noktada içerikler hangi kriterler doğrultusunda belirleniyor?
Her hafta sonu iki gün dolu dolu, 6-19 yaş arası çocuk ve gençlerle geçiyor. Bu kuşakların ne izlediğini ne dinlediğini, neyi sevip sevmediğini öğrenip güncelleniyoruz ve içerikler bu şekilde oluşuyor. Onların kuşakları da doğal olarak bu içeriklere olağanüstü ilgi gösteriyor. Geri dönüşler hep olumlu…
Truva Yaz Sanat Kampı’nın sonunda çocuklar ne tür yaşam pratikleri kazanmış oluyor?
Müzik, dans, oyunculuk, tasarım çalışmalarıyla bir haftada birbirini yeni tanıyan çocuk ve gençlerin ürettikleri sonuca inanamazsınız. Çanakkale, uygarlık ve tiyatro tarihinin zengin olduğu topraklar üzerine kurulu. Kamp içerikleri bu topraklarda doğmuş, gelişmiş sanat anlayışlarını tiyatro ve yan disiplinlerini merkezine alarak oluşturuldu. Temel akademik programımız devam ederken, bir yandan da dönemin sanat anlayışını öğretip uygulatıyoruz. Sonra onları birleştirip kendi ifadelerimizle bir performans yaratıyoruz. Biz metnimizi kendimiz yazıyor, şarkılarımızı kendimiz besteliyor, kostümlerimizi kendimiz tasarlıyor ve uyguluyoruz, danslarımız bizden çıkıyor ve böylece her biri benzersiz oluyor.
Genlerinde dijitalle doğan bu kuşak hangi tür içerikler üretmeyi ve tüketmeyi seviyor?
Daha ziyade oyun, gaming, sinema, diziler ve yeme içme üzerine içerikleri seviyorlar. Kendilerine hitap eden bazı komedi programlarını izliyorlar ki, çoğumuz bu içeriklerden onlar sayesinde haberdar olduk. 500 bin aboneli içerik üreticisi gençlerden bizim değil bu kuşağın haberdar olması da onlara çekici gelen içeriğin ne çabuk yayıldığına en iyi örnek.
Biraz da Migros TV iş birliğinden bahseder misiniz?
Migros TV bir dijital kanal olarak hızlı büyüyor. Ve belki de bu iş ilk “creative non-fiction” işi oldu. 13 bölüm Ben Kimim adlı mini bir program hazırladık. Eğlenceli ve yaratıcı oyuncuların dilinden tarihe mal olmuş insanların hikâyelerini en sade ve komik şekilde seyirciye aktarıyor proje. Oyuncu, hangi kişinin hayatını anlatıyorsa o kişiymiş gibi bize bilgiler veriyor. Hatta kostümünden aksesuarına, saçından makyajına kadar tam bir sahne performansına dönüştürüyor bu oyunu. Önce tamamen kendi olarak oynamaya başladığı bu oyunda gittikçe anlattığı ve oynadığı kişinin şekline bürünüyor. Tavrı, mimikleri ve tüm duygusuyla anlattığı kişi oluyor. Asla ama asla kim olduğunu söylemiyor, ismini vermiyor. Sıradan ansiklopedik bilgileri değil; satır aralarında kalmış, o kişiler hakkında bugüne kadar duymadığımız, belki biraz da özel hayatlarına dair küçük güzel sırları dinliyoruz. Çok iyi görünürlük ve etkileşim aldı. Yeni sezon için yeni bölümler hazırlandı. Ayrıca çocuk-gezi program hazırlığımız da var.